Kültür Sanat 10.04.2020 08:00 Güncelleme: 10.04.2020 11:29

1400'lü yıllarda KOVID-19 tedbirlerini uyguladı: SABUNCUOĞLU ŞEREFEDDİN

Kendi denediği ilaç ve tedavi yöntemlerini içeren ilk Türkçe cerrahi eser Mücerreb-name'yi yazan, devamında Fatih Sultan Mehmet döneminde tıp alanında önemli eserler veren Türk hekim ve cerrah Sabuncuoğlu Şerefeddin, Koronavirüs için şu an alınan tüm tedbirleri Orta Çağ'da salgın hastalıklar için önermişti.
1400'lü yıllarda KOVID-19 tedbirlerini uyguladı: SABUNCUOĞLU ŞEREFEDDİN

Sema SEZEN

Türk Tıp Tarihine önemli eserler bırakan Türk hekim ve cerrah Sabuncuoğlu Şerefeddin (1385 - 1468), dönemin bilim dili Arapça-Farsça olmasına rağmen 60 yıldan fazla süren hekimliğinde yaşadığı deneyimlerini ve deneylerini Türkçe olarak kaleme aldı. Öte yandan kitapları da tercüme edip, Türk Tıp literatürüne tıp terimleri türetmişti.

FATİH DÖNEMİ MEŞHUR

HEKİMLERİNDENDİ

Tıp bilgini Sabuncuoğlu Şerefeddin’in tam adı Şerefeddin bin Ali bin el Hac-İlyas-Sabuncuoğlu’dur. Şerefeddin Sabuncuoğlu, Osmanlı’nın (Fatih Dönemi) meşhur hekimlerinden biridir. 1386 yılında Şehzadeler şehri Amasya’da dünyaya geldi. Babasının adı Ali Çelebi’dir.
Babası ve dedesi gibi o da hekimlikle uğraşmıştır. Burhaneddin Ahmed’den tıp eğitimi alan Sabuncuoğlu Amasya Darüşşifası’nda tamamlamıştır. Çok genç yaşta hekimlik yapmaya başlamış ve kitaplarında yazdığına göre Sabuncuoğlu 17 yaşından itibaren hasta tedavi etmiş bir hekimdir. Usta- çırak usulünde çalışan Sabuncuoğlu tam 14 yıl hekimlik yaptı.
Kendisini cerrahi alanında geliştirdi. Türk Tıbbının babalarından biri olarak gösterilen Sabuncuoğlu, farmakolojiden anatomiye, anatomiden nörolojiye kadar birçok alana dair çalışmalar yaptı. Birçok zehrin de panzehrini buldu. Sabuncuoğlu İbn-i Sina, Hipokrat gibi alimlerden etkilenmiştir.
Şerefeddin Sabuncuoğlu’nun yaşantısına ait bilgiler oldukça kısıtlı kalmış olsa da bu Türk hekiminin eserleri, Rönesans döneminde Batı tıbbı için kaynak olmuştur.

FATİH SULTAN MEHMET’E ESERİNİ SUNDU

Sabuncuoğlu, ilk eğitimini gördükten sonra, Amasya Darüşşifası’nın ünlü hekimlerinden Nahcivani’den tıp eğitimi aldı. Öğrendiği pratik tıp bilgilerini, okuduğu kitaplar ve yaptığı gözlemlerle derinleştirdi.
Amasya Darüşşifası’nda on dört yıl hekimlik yaparak birçok öğrenci yetiştirdi. Candaroğlu İsfendiyar Bey (1385-1440) zamanında, Kastamonu’ya giderek, Kastamonu’da da hekimlik yaptı. Fatih Sultan Mehmed’e Cerrahiyyetu’l-Hanıyye adlı eserini sunmak için İstanbul’a da giderek, dönüşünde Bolu, Gerede ve Tosya’ya uğradı. Fatih Sultan Mehmed için “Olgun ve erdemli hükümdarın katında bilim dışında geçerli şey oktur” diye övgüyle söz etti.
Sabuncuoğlu’ndan ilk kez söz eden kaynak, XV. Yüzyılda cerrah İbrahim bin Abdullah tarafından cerrahlık alanında kaleme aldığı Alaim-i Cerrahîn adlı Türkçe cerrahi eserdir. II. Bayezid’in (1483-1508) Mora Seferi sırasında fethedilen Modon Kalesi’nde bulunan, Platon (MÖ 427-347), Galenos (131-200), Hippokrates (MÖ 460-377) ve İbn-i Sina’nın (980-1037) tıbbi görüşlerini yansıtan Yunanca ve Süryanice yazılmış olan Çindar isimli tıp kitabı Cerrah İbrahim bin Abdullah tarafından Alâim-i Cerrahîn adıyla Türkçeye çevrilmiştir. Cerrah İbrahim, bu çeviriye XIV.-XV. yüzyılın ünlü Türk hekimlerinden Hacı Paşa, Akşemseddin, Beşir Çelebi, Hekim Şirvani ve Şerefeddin Sabuncuoğlu’nun eserlerinden de çeşitli ilaç ve yöntemleri eklemiştir.
Kaynaklar: Salihoglu Z, Basagaoglu I. Türk Cerrah Şerafeddin Sabuncuoğlu’nun 15. yüzyıldaki anestezi teknikleri, 5 .balkan tıp tarihi ve etiği kongresi 11-15 Ekim 2011, İstanbul Basagaoglu I, Karaca S, Salihoglu Z Anesthesia Techniques in the Fifteenth Century by Serafeddin Sabuncuoglu: Anesth Analg 2006;102:1287–99 Başağaoğlu I. Salihoğlu Z, Karaca S. Anesthesia techniques by Serafeddin Sabuncuoglu. 5 th international congress, international society for history medicine,25-28 Ekim 2010,İstanbul.Amasyaninsesi.net, yolcu360.com, biyografya.com, Wikipedia, genceegitim.com, Muhtar Tevfikoğlu / “ Ali Emiri Efendi” (Türk Kültürü, 88(8), s. 244-270, 1970), Prof. Dr. İlter Uzel / XV. Yüzyılın Önemli Hekimi Şerefeddin Sabuncuoğlu (Bilim ve Ütopya, Ekim 2000. Hakkında XV. Yüzyıldan itibaren söz eden eserler bulunan Şerafeddin Sabuncuoğlu ile ilgili yerli ve yabancı geniş kaynak listesi bu makalede belirtilmiştir), İhsan Işık / Ünlü Bilim Adamları (Türkiye Ünlüleri Ansiklopedisi, C. 2, 2013) - Encyclopedia of Turkey’s Famous People (2013).

ORTA ÇAĞ’DA SABUNCUOĞLU

KORONAVİRÜS TEDBİRLERİNİ BİREBİR SIRALAMIŞTI

Koronavirüs (KOVID-19) tedbirlerini, Orta Çağ’da Amasyalı hekim Sabuncuoğlu Şerefeddin (Sabuncuzade Şerafeddin Efendi) tüm salgınlar için önermişti. Yüzyıllar önce Sabuncuoğlu Şerefeddin’in önlemleri ile bugün tüm dünyada alınan tedbirler birebir örtüşüyor. Mücerrebname adlı eserinde Salgın hastalık günlerinde ne yapılması gerektiğini şöyle anlatıyor:
“Bi iznillah nesne dokunmaz..”
l Ellerini onat yu (Ellerini güzelce yıka)
l Galebeliğe girme ( Kalabalığa girme)
l Selamı uzakça vir ( Uzaktan selamlaş)
l Eyi yi vü eyi iç ( İyi ye iyi iç )
l Haste isen yativir (Hasta isen yat)
l Taşra çıkma (Dışarı çıkma )
l Taşrada yüzün ört (Dışarıda yüzünü kapa)

TÜM DENEYİMLERİNİ MÜCERREB-NAME’YE AKTARDI

Şerefeddin Sabuncuoğlu, ilk Türkçe cerrahi eser Mücerreb-name’yi 1468 (Hicri 873) yılında yazdı. Mücerreb-name (Deneysel Tedavi Yöntemleri Kitabı) bir ‘deneysel tıp’ kitabı olmasının yanında Sabuncuoğlu Şerefeddin’in kendi üzerinde denediği tedavi yöntemlerinin içerdiği için çok özel bir kitaptır. Kitapta Sabuncuoğlu Şerefeddin’in bizzat yaşadığı deneyler bulunuyor.

HAZIRLADIĞI PANZEHİRİ DENEMEK

İÇİN KENDİSİNİ YILANA ISIRTIR

Kitaptaki deneylerden iki örnekte şu detaylar yer alıyor: “Bir gün zehirli bir yılanı (engerek) olduğunu söyleyen yılancı gelir ve Sabuncuoğlu yapmış olduğu tiryaka (panzehir) güvenir ancak test etmek ister. Bunun üzerine yılanı getirtir (önceden tiryakı içmiştir) ve sol elinin orta parmağını ısırtır. Sonra bu tiryaktan şerbet yapıp içer ve yılanın ısırdığı yere de tiryaktan sürer ve yılan zehrinin parmağında ya da vücudunda bir etkisi kalmadığını söyler. Zehri kendi üzerinde denemesi onun ilacına ne kadar güvendiğinin ve cesaretinin de bir kanıtıdır.”

GÜÇLÜ PANZEHİRİN ADI: TİRYAK-I FARUK

İkinci örnekte ise bir horoz üzerinde yaptığı deney yer alıyor: “Tiryakının tazeliğini ve etkisini ölçmek için bu kez de bir horoz üzerinde deney yapar. Bir gün yine bir yılancı güçlü zehri olan bir yılanının olduğundan bahseder, yılanı inceleyen Şerefeddin zehrin kuvvetli olduğunu fark eder ve bu defa da bir horoz getirir.
Horozun budunun tüylerini yolar ve yılana 3 kez ısırtır. Bu defa tiryaktan küçük parçalar hazırlayıp horoza yutturur ve merhem şeklinde hazırladığı bir kısmını da yılanın ısırdığı yere sürer, horozu kümese geri koyar ve gözlem altında tutar. Bir süre sonra horozun yara yerinin yeşillendiğini görür. Ertesi gün tekrar gelip kontrol eder ve yeşil rengin kızarıklığa döndüğünü görür. Böylece tiryakın başarısını bir kez daha kanıtlamış olur. Burada kullandığı tiryakın Tiryak-ı Faruk olduğunu belirtir.”

AĞRI KESİCİ ÇAM REÇİNESİNDEN İLAÇ

Şerefeddin Sabuncuoğlu, Mücerreb-name’de bizzat deneyimlediği ve iyileştiren ilaçları kaleme aldı. Eser, Türk tıp tarihinde bir hekimin kendi buluşu ilâç ve tedavi metotlarını anlattığı ilk monografi olması bakımından önemlidir. Kitapta Sabuncuoğlu’nun tecrübelerinden bazıları şunlar:
“Sabuncuoğlu ve yardımcısı İstanbul’dan Amasya’ya dönerken bitlenmişler. Tedavi için cıva ve çam reçinesini karıştırıp, keten ipliğinden de fitili hazırlayıp ilacı sürerek boynuna bağlamış, kalanını da koltuk altlarına sürmüştür. Daha sonra bu yöntemin daha önce omzunda var olan ağrıyı da giderdiğini görmüştür. Amasya’ya döndüğünde bu tedaviyi de kullanmıştır.
Bir başka örnek de çocuk düşürücü ilaç ile ilgilidir. Ana karnında ölen bir çocuğun düşürülmesi için verdiği ilacın rahimde oluşan ura da iyi geldiğini görmüştür.”
Sabuncuoğlu bir hastalığı tedavi edemediğinde bu konuda bilgisi olan kişilerin yöntemini ve o konudaki eksiğini alçakgönüllülükle kabul edebilmiş ve o kişilerden tedaviyi öğrenmiş, hekimlik ahlakına sahip bir kişidir.
Bunların yanında Mücerreb-name ilaçlardan bahseder. İlaçların hazırlanışı, hastalıklara göre kullanılışı ve kullandığı malzemeler anlatması bakımından bir ‘ilaç rehberi, bugünkü anlamda bir farmakopeye benzer. Yirmiden fazla drog kullanarak hazırladığı ilaç terkiplerini en çok kullanılanlara öncelik verecek şekilde sıraladığı bu eseri 17 bölümden oluşuyor.
Sabuncuoğlu’nun kullandığı bitkisel droglar ise şunlar:
l Bezr-i Bassal(soğan): gaz söktürücü, ateş düşürücü, sindirimi kolaylaştırıcı.
l Zaferan(safran): Ağrı kesici, midevi ve tiryak terkiplerinde kullanılır.
l Gül(gül): Yumuşatıcı, sindirimi kolaylaştırıcı, göz hastalıklarında kullanılır.

TERCÜME EDERKEN TÜRKÇE TIP TERİMLERİ ÜRETTİ

Bilim dünyasına ilk defa 1920 yılında Doktor Hakkı Uzel tarafından yayınlanan bir makalede tanıtılan Sabuncuoğlu’nun eserleri günümüz diline İlter Uzel tarafından aktarıldı.
Sabuncuoğlu’nun tıp ve cerrahi ile ilgili biri tercüme ağırlıklı diğer üçü telif olmak üzere dört eserinin varlığı biliniyor. Akrabadin Tercümesi II.Beyazıt’ın valiliği döneminde hekimbaşı ve diğer hekimlerin talebi üzerine Şerafeddin Zeyneddin bin İsmail-ül Cürcani’nin “Zahire-i Harzemşahi” adlı eserindeki Akrabadin bölümünün çevirisidir. Sabuncuoğlu tercümeye iki bölüm ekledi. Sabuncuoğlu’nun önerdiği Türkçe tıp terimleri tercümeye ayrı bir önem katıyor.
Tanınmış olan ikinci eseri Cerrahiyyetü’l Haniyye’dir. Eserin bilinen üç kopyasından ikisi İstanbul Fatih Millet Kütüphanesinde diğeri de Paris Bibliotheque National’da yer alıyor. Eserde 138 resim ve 168 alet resmi bulunuyor.

Akrabadin Tercümesi

Bayezid şehzadeliği zamanında Sabuncuoğlu’ndan El- Cürcani’nin “Zahire-i Harzemşahi” adlı eserini tercüme etmesini istemiştir. Sabuncuoğlu, bu eserin sadece farmakoloji bölümünü çevirmiş ve 2 bölüm eklemiştir. Eserin içeriğini İlaçların özellikleri, hazırlanması, ilaçların etki ettiği yerler oluşturmaktadır. Eserin sonunda Türkçe Tıp Terimleri yazılmıştır.

Kitabü’l Cerrahiyyeti’l İlhaniyye

İlkine göre daha meşhur bir eserdir. Osmanlı’da yer almış eşsiz bir resimli cerrahi eseridir. Bazı görüşler “Kitabü’l-Tasrif” adlı eserin cerrahi bölümünün tercümesi olduğu yönündedir. Eserde kendi gözlemlerinin sonucu da bulunmaktadır. Eserde ameliyatların nasıl yapıldığına dair görsellerde mevcuttur. Eserin 3 tane kopyası bulunmaktadır. 2’si Türkiye’de 1’isi Paris Biblipthque National’ dedir. Toplamda 300’ü aşkın resim bulunmaktadır.