Güncel - Yaşam 15.07.2019 12:15 Güncelleme: 15.07.2019 12:46

Belgeseliyle ses getirecek

Liderleriyle, halkıyla, başta polis teşkilatı olmak üzere birçok kurumuyla birlikte 'yedi düvel'e karşı topyekün mücadele verilen, 15 Temmuz darbe girişimi gecesini kaleme alan İstanbul İl Emniyet Müdürü Dr. Mustafa Çalışkan'ın "15 Temmuz Kıyam(Et) Gecesi ve Milli Vuruş" kitabı, belgesel oldu.
Belgeseliyle ses getirecek

Gazeteci-yazar Avni Özgürel'in metin yazarlığını yaptığı, TAYF Sanat-Ayfer Özgürel'in yapımcılığını üstlendiği 50 dakikalık belgeselde, İstanbul Başsavcısı İrfan Fidan, İstanbul İl Emniyet Müdürü Dr. Mustafa Çalışkan, İstanbul İl Emniyet Müdür Yardımcısı Sinan Kökten, İl Emniyet Müdür Yardımcısı Kayhan Ay ve Musevi Cemaati Başkanı İshak İbrahimzade gibi, başta kitapta adı geçenler olmak üzere, o geceyi yaşayan pek çok kişi, belgeselde yer aldılar. İngilizce ve Türkçe olarak hazırlanan ve kitapla aynı adı taşıyan "15 Temmuz Kıyam(et) Gecesi Ve Milli Vuruş" (The Night At The End of Days the Nation Strikes) belgeselinde, gecenin kahramanları, Fetullahçı Terör Örgütü'nü (FETÖ) ve 15 Temmuz darbe girişimi gecesi yaşananları ilk kez kamera karşısında anlattılar.

İstanbul Başsavcısı İrfan Fidan: 'Türkiye’deki sözde aydınlar'

Belgeselde, mart ayının sonlarında Amerika’da yaşayan terörist başının orada yaptığı bir konuşmayı anlatan bir İstanbul Başsavcısı İrfan Fidan, askeriyedeki örgüt mensuplarına söylenen, “Cennet kılıçların gölgesi altındadır.” sözlerini hatırlatarak, "Karşımızda dini bir yapılanma yok. Karşımızda bir istihbarat yapılanması var. Karşımızda terör yöntemlerini de kullanan, bu konuda uzmanlaşmış bir istihbarat yapılanması var, bir casusluk şebekesi var. Hadiselere böyle bakmak lazım." dedi. Fidan, "Aydınlar bence farkındaydılar ama işlerine gelmiyordu. Bu örgütün kimleri temsil ettiğini, arkalarında hangi devlet ya da devletlerin olduğunu bizden çok daha iyi biliyordu, Türkiye’deki sözde aydınlar. Bunu söylemek zorundayım." ifadelerini kulandı.

İstanbul İl Emniyet Müdürü Dr. Mustafa Çalışkan: 'Kesinlikle hiçbir polis silah teslim etmeyecek'

İstanbul İl Emniyet Müdürü Dr. Mustafa Çalışkan, 15 Temmuz günü MİT üzerinden gelen DEAŞ ile ilgili ciddi bir ihbar  olduğundan söz ederek, darbe girişimi gecesi yaşadıklarını şu sözlerle aktardı:

"Yapacağımız operasyonun planlaması içindeydik. Yanımdaki Emniyet Müdür Yardımcısı arkadaşıma bir telefon geldi. Rütbeli bir askerin telefon ettiğini, darbe yaptıklarını ve teslim olmalarını söylüyor. Kan akmamasını, teslim olurlarsa bir sorun olmayacağı şeklinde bir telefon aldığını söylüyor. Tekrar bir telefon geldi. Yine başka bir Emniyet Müdür Yardımcısına aynı telefon: 'Teslim olun, biz darbe yaptık. Kan akmasın.'

İlk söylediğim söz arkadaşlara: “Kesinlikle hiçbir polis silah teslim etmeyecek.” 

Dr. Çalışkan köprüye dair yaşadıklarını ise şu ifadelerle dile getiriyor:

"Köprüye giderken ilk aklıma gelen kişi 1. Ordu Komutanımız. Birbirimizi tanıyoruz. Birbirimize karşı güvenimiz tam. 'İnanın' dedi 'bilgim yok.' O zaman dedim 'Lütfen, ben köprüye geçiyorum. Eğer uygunsanız buyurun köprüde buluşalım. Orada bir değerlendirme yapalım.' Daha sonra köprüye geldiğimde, köprünün Anadolu yakasından gelen yol üzerinde askerlerin iki araçla, yaklaşık 50-60 askerle, köprünün Anadolu yakasından gelen kısmını kapattıklarını gördüm.

Özel Harekatçı polislerle bir toplantı yaptım. Köprüdeki askerlere doğru yürümek istedik. Ben korumalarımla beraber konuyu anlayıp konuşabilmek için. Belli bir mesafede o tarafa yönlendiğimiz anda ateş etmeye başladılar; havaya ateş etmeye başladılar.

Ben onlara şunu söyledim: tereddüt eden, çekinen, korkan, karşımızda asker var duygusu olan var ise ayrılıp gidebilir. Hiç kimseye kızmayacağım. Orada gururla söylüyorum hiçbir polis tereddüt etmedi. Hepsi 'Hazırız, gerekirse ölürüz ama, biz burayı alırız' dediler." 

Çalışkan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve o gün başbakan olan Binali Yılıdırım'la gerçekleştirdikleri telefon konuşmalarını da aktararak, "İlk telefon o zamanki Başbakanımız Sayın Binali Yılıdırım’dan geldi. Konuşmamızda 'Biz köprüdeyiz siz merak etmeyin. Biz üzerimize düşeni yapacağız. Tedbirlerimizi alıyoruz Sayın Başbakanım' şeklinde bir görüşme oldu. Daha sonra Sayın Cumhurbaşkanımız ile ilk görüştüğümüzde,

- 'Olay nedir Mustafa Bey' diye sordu.

Sayın Cumhurbaşkanım köprüyü kapatmış askerler ve vatandaşın üzerine de ateş ediliyor. Biz de geldik karşılarında tedbirimizi aldık.

- 'Mustafa Bey' dedi, 'Sizin zırhlılarınız yok mu?'

'Var sayın Cumhurbaşkanım' dedim.

- 'O zaman siz de zırhlılarınıza bineceksiniz siz de gerekiyorsa onlara ateş edeceksiniz.'

'Emredersiniz Sayın Cumhurbaşkanım. Siz merak etmeyin biz gerekeni yapacağız' şeklinde bir konuşmamız oldu. İlk konuşma.

Sayın Cumhurbaşkanımızın canlı bir şekilde millete davette bulunması tüm milleti ayağa kaldırdı. Elinde silah yok, taş yok. Hiç birşey yok. Kadın, erkek, çocuk, genç hepsi sokağa yürüdü. Çok riskli bir iş. Çok zor bir iş. Tarihteki büyük liderlerin aldığı önemli kararlardan bir tanesiydi.

'Gerekirse ölün, öldürün' 

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile daha sonraki konuşmalarını Çalışkan şu sözlerden dile getiriyor:

"Sayın Cumhurbaşkanımız havalimanındaki durumu sordu. Kulenin durumunu sordu.

'Kule işgal altında Sayın Cumhurbaşkanım, şu an için işgal altında.'

- 'Ne kadar sürede alırsınız Mustafa Bey kuleyi' dedi.

'Sayın Cumhurbaşkanım 10-15 dakikada alırız.'

- 'Kule çok önemli Mustafa Bey” dedi.

Tabi böyle söyleyince, yorum olarak İstanbul’a gelebileceğini düşündüm. O telefonu kapatır kapatmaz iki şube müdürümü aradım. Kuleyi 10-15 dakikada almaları için 'Gerekirse ölün, gerekirse öldürün ama 10-15 dakika sonra bana kuleyi aldık diye dönün' talimatı verdim. Hiçbirisi, 'Ama, fakat, polisimiz az, silahımız yok, 15 dakikada olmaz, yetişemeyiz' gibi hiç birşey söylenmedi. Sadece 'Emredersiniz' dediler. Ve emredersiniz dediklerinin hepsinde de netice aldılar.

Ben de Sayın Cumhurbaşkanımıza, 'Sayın Cumhurbaşkanım kule bizim kontrolümüzde, bir sorun yok.' şeklinde bilgi verdim.

'Acımasızca saldırın' demişler

Mustafa Çalışkan sözlerini bitirirken, "12 Mart’ ı okudum. 1960 darbesini okudum. 80’i çocuk olarak yaşadım. Hem sağdan, hem soldan darbelerle ilgili gerçekten bilgi sahibi, bir birikimim var idi. 60, 70, 80. Bunlardan çok çok farklı bir darbeydi bu. Bir tane uçak kalkıp da, her hangi bir yere veyahut da bir helikopter bir yere ateş etmemiştir. İlk defa darbe yapıp da vatandaşın üzerine ateş eden bir asker profili vardı. Ve acımasızca ateş eden bir asker profili vardı. Bu darbe yapan kişilere şunu söylemişler: 'Acımasızca saldırın.' Bunlarda tankla yürüdüklerinde, tankla geldiklerinde, helikopterle ateş ettiklerinde veya uçakla herhangi bir yeri bombaladıklarında tüm milletin teslim olacağını, siyasetin, yönetimin,  herkesin teslim olacağını düşünmüşler. Ama yanılmışlar." değerlendirmesinde bulundu.

İl Emniyet Müdür Yardımcısı Sinan Kökten: 'En acısı da..' 

İl Emniyet Müdür Yardımcısı Sinan Kökten de o geceyi anlatırken, "O vakitler açıkta bulunan FETÖ'cü Mithat Aynacı ZPT içinde idi, geçmiş dönemde Güvenlik şube müdürlüğü yapmış ve açığa alınmış bir zat. Asıl bizim endişemiz onu orada görünce başladı. İçeride onunla işbirliği yapacak hainlerin olma ihtimali yüksekti. Bu yüzden öncelikli olarak emniyet müdürlüğüne tüm girişleri kapattık. İçeri polisleri dahi almadık. En acısı da buydu. Polisin polise karşı tedbir alması. İçerde bir silah patlaması orayı kan gölüne çevirebilirdi." dedi.

İl Emniyet Müdür Yardımcısı Kayhan Ay: 'WhatsApp grubu bitinceye kadar'

Belirli yerlerde ateş yakıldığından, söz eden bir diğer İl Emniyet Müdür Yardımcısı Kayhan Ay, "Görevlilerimizi çatıya çıkardık ve inmelerine müsaade etmedik karşılık vererek ve onlarda cesaret edip yaklaşmalarına rağmen inemediler." şeklinde konuşarak, "Kalkışmanın bir FETÖ kalkışması olduğunu direk orada o kanaati tüm meslektaşlarımız anlıyor. Mithat Aynacı ve Osman Akkaya, oradaki Yarbay, yakalıyor. Ve bir telefon olduğu iletiliyor. Ve bir WhatsApp grubu olduğunu anlıyorum. İstanbul içindeki hareketlenme, konuşmalar, İstanbul’un çevre illerindeki kalkışma yapanlarla koordineleri, onları tespit ettik. O bilgiler doğrultusunda sabaha kadar, WhatsApp grubu bitinceye kadar o yönlendirmeleri yaptık. Her bir aşaması, her bir kendi aralarında 4-5 saat boyunca olan her bir konuşmayı, yazışmayı takip ettik. Nasıl koordine oldukları, bombalama talimatı verdikleri." şeklinde konuştu.

Musevi Cemaati Başkanı İshak İbrahimzade: 'İnsanları nasıl koruruzu bile düşünebiliyor'

Musevi Cemaati Başkanı İshak İbrahimzade İstanbul İl Emniyet Müdürü Dr. Mustafa Çalışkan'la olan konuşmasını aktarırken, "İşte bu akışın içinde birden bire bizim Balat’daki hastanemizden bir telefon geliyor ve telefon diyor ki buraya yaralılar getirilmeye başlandı. Bir mesaj yazayım dedim. Müdürüm bakın işte böyle böyle bir durum oldu. Bizim hastanemize yaralılar sevk edildi. Bu konuda ne yapacağımızı pek bilemiyoruz. Sayın Müdür aşağı yukarı 5-6 dakika sonra bizi arıyorlar. İşte İshak Bey böyle böyle bir durum var, böyle böyle bir kalkışma var. Biz bununla mücadele diyoruz. Sizden rica ediyoruz lütfen hastanedeki kimseyi teslim etmeyin. O hengamenin içinde kendisi bizleri arıyor. Oradaki insanlarını bile nasıl koruruzu bile düşünebiliyor." dedi.