Röportaj 15.10.2019 08:00 Güncelleme: 16.10.2019 08:20

'GALATA VE PERA ÇEVRESİNE HAYRANIM'

Portekiz geleneksel müziğini hem kendi ülkesinin hem de dünyaca ünlü şairlerin sözleriyle buluşturarak Fado'ya yeni kapılar açan Cristina Branco, İstanbul'a geliyor. Gazetemiz YeniBirlik'e konuşan Branco, Galata ve Pera çevresindeki sokakların gizeminin çok ilgisini çektiğini belirtti.
'GALATA VE PERA ÇEVRESİNE HAYRANIM'

Sema SEZEN

Son yıllarda Portekiz müziğinde daha çağdaş tınılara yönelen sanatçı, 2016 yılında Menina, 2018 yılında Branco albümlerini müzikseverlerle buluşturdu. En büyük heyecanlarından biri de yazmak olan Cristina Branco, alkali beslenme üzerine “RoadCook” isimli bir de kitap yayımladı.

 Yeni albümlerinden ve 20 yılı aşan müzikal yolculuğunun en sevilen şarkılarından oluşan bir repertuvarla 20 Ekim’de Cemal Reşit Rey Konser Salonu’na İstanbullu hayranlarıyla buluşacak Cristina Branco ile konuştuk.

Sizi bir kere daha Türkiye’de dinleyeceğimiz için çok mutluyuz. İstanbul ve Türk dinleyicilerine dair hatırınızda neler var? 

İstanbul’a çok güçlü bir tutku duyuyorum. Birçok kültürün kesişim noktası olması dolayısıyla çok zengin ve etkileyici. Boğaz ve kıyısı boyunca önüne serilen tüm şehir, sema dansının ve tasavvuf şiirinin gizemli ve yüce hali beni çok etkiliyor. Özellikle Galata ve Pera çevresine hayran olduğumu herkese anlatıyorum. O eski sokaklar bana birçok hikâyeyi gizliyor gibi geliyor ve bende müthiş bir merak uyandırıyor. 

Bu kez nasıl bir programla geliyorsunuz? 

Konserin genelinde Menina ve Branco albümümden şarkılar olacak. Albümüme “Branco” yani beyaz ismini vermem tesadüf değil, tüm renklerin toplamı gibi... Eşitliği, çeşitliliği, duvarların yıkılmasını teşvik ediyor. Benim müziğim birleştirici olmayı ve sevgiyi anlatıyor. Bu nedenle dürüstlük, kültür, bilim, insanlık gibi temel değerlere göndermeler yapacağımız bu anları kutlayacağımız bir konser olacak. Kendimizle, insanlarla ilgili hikâyeler anlatıp güzel vakit geçireceğiz. 

Ne zaman yeni bir albüm yapsanız yeni fikirlerle dolu oluyor, her seferinde başka başka hikâyeler, sound’lar görüyoruz. Menina ve Branco albümlerinizi nasıl anlatırsınız? 

Menina ve Branco için benim şimdiye kadar yaptığım işlerin 4.0 sürümü diyebiliriz! Bu iki albümle beraber farklı, daha genç yazarlar keşfettim, bu da müziğe daha farklı yaklaşmamı sağladı. Daha rahat, gerçekliğe daha yakın, daha normal bir yaklaşım… Hatta yeni bir “normal” keşfettim. Her ne kadar hâlihazırda orada olsalar benim için her şey yeniydi. Meğer keşfetmemişim. Bu insanlar benim gözlerimi ve kulaklarımı açtılar. Orijinalliğe, yeni ve taze şeylere duyduğum merak ve ilgi bu iki albümle maksimuma ulaştı!

‘Dünya giderek küçülüyor’

Kaotik dünyamızda insanlığın en büyük problemi ne sizce? 

Dünyanın giderek küçüldüğünü görüyoruz, bu nedenle farklı kültürlerden ve dinlerden insanların birlikte yaşamayı öğrenmesi gerekiyor ki bu da son derece zorlu bir süreç. 

Müzik, daha iyi bir dünya için iyileştirici olabilir mi? 

Kesinlikle olabilir!

‘BENİM İÇİN ÇOK ÖZEL BİR ŞARKI’

Müziğinizi etkileyen, idolüm diyebileceğiniz isimler var mı? 

Birçok isim sayabilirim. Amalia Rodrigues, Billie Holiday, Elis Regina, Joni Mitchell, Nick Cave, Beatles, Chico Buarque, Caetano Veloso… Bu liste uzar, gider. 

Amalia Rodrigues’e çok büyük bir hayranlık duyduğunuzu biliyorum. Peki, sizde yeri ayrı olan bir şarkısı var mı? 

Ah, hepsi öyle güzel ki, bir tane seçmem gerçekten çok zor. Live albümümde de bana en çok ilham veren Amalia Rodrigues şarkılarını söylemiştim. Yine de bir tane seç derseniz… “Cansoço” benim için çok özel bir şarkıdır. Yorgun bir kadının hikâyesi, aşkta acı çekmekten yorulmuş bir kadın…

Özellikle turne zamanları çok yoğun bir programınız olmalı. Özel hayatınızla kariyerinizi nasıl dengeliyorsunuz? 

Bunun yolunu şöyle bulabildim. Attığım her adımda kendime ve sevdiklerime karşı dürüst olarak hayatımı bölümlendirmeye çalışıyorum. Müziğe karşı duyduğum büyük sevgi için, müzikle yaşayıp nefes alabildiğim için ailemin anlayışına ve saygısına ihtiyaç duyuyorum. Aksi halde ben de daha farklı olurdum, bir anne olarak, bir eş olarak… Her şeyi doğru oranda dengelemek her zaman çok kolay olmuyor ama böyle bir hayatı yaşamak her şeye rağmen çok güzel!

‘YAZMAKTAN ÇOK KEYiF ALDIM’

“RoadCook” isimli bir kitap yazdınız, bir alkali beslenme kitabı. Bu konuda bir kitap yazmaya nasıl karar verdiniz? Alkali beslenme ile nasıl tanıştınız? 

Yıllar boyunca maruz kaldığım alerjiler ve vokal rahatsızlıklar sonucunda yaşadığım kötü tecrübeler beni sağlıklı beslenmeye yönlendirdi. Aslında ışığı yakan doktorumdu. Ses tellerini korumak için suyun alkali olmalı demişti. Sudan yola çıkarak besinlerin de bir ph çizelgesi olduğunu ve her ürünün asidikten alkaliye geniş bir skalada konumlandırıldığını öğrendim. Ve bu konudaki bilgimi genişlettikçe başkalarıyla da paylaşmak istedim. Doğrusu yazmaktan çok keyif aldım.