Röportaj 08.05.2020 08:45 Güncelleme: 08.05.2020 08:46

HAYATIN DURDUĞU GÜNLERDE SEÇKİN PİRİM

Bugünkü konuğumuz ünlü sanatçı Seçkin Pirim. Yarattığı özgün çalışmalar ile resim ve heykele yeni bir boyut getiren Pirim, uluslararası arenada da ülkemizi gururla temsil ediyor.
HAYATIN DURDUĞU GÜNLERDE SEÇKİN PİRİM

Beyza Sinem ÇAĞLAR

Bugünkü konuğumuz ünlü sanatçı Seçkin Pirim. Yarattığı özgün çalışmalar ile resim ve heykele yeni bir boyut getiren Pirim, uluslararası arenada da ülkemizi gururla temsil ediyor. Kendisi ile hayatın durduğu bugünlerde neler yaptığını konuştuk… Tabi ki sosyal mesafemizi koruyarak...

Kendinize evde bir rutin oluşturdunuz mu? Gün içinde neler yapıyorsunuz?

Normal zamanda da rutinler ile yaşayan biri olarak tabi ki hemen ev rutinlerimi oluşturdum. Bir de evde olma halini de genel olarak seven biri olduğum için bu durum bana sıkıcı gelmedi. Sadece bunun zorunlu bir hal olması, benim kararım dışında olması durumu biraz tedirgin edici. Atölyeme gidememek ve fiziken heykellere başlayamamak da biraz üzücü benim için. Ama bu durumu da düşünsel kısmını verimli kullanarak arttırmaya çalışıyorum. Tabi ki yaşadığımız bu korkutucu durum ve endişe hali arada tüm bunları yapmama engel oluyor ne yazık ki. Kendimi bazen sadece haber okurken buluyorum tüm gün....

Daha önce hiç yapmadığınız / aklınıza gelmeyen ama evde kalınca yapmaktan zevk aldığınız bir şey oldu mu?

Çok çalışmayı ve boş kalmamayı seven biriyim. Daha önce gerçekten çok tatmadığım şey tamamen hiçbir şey yapmadan bomboş durmak olmuştu. Arada evde bunu yaşıyorum. Bu durumdan çok korkardım ama öyle olmadı. Arada deneyimlemek iyimiş.

Bu süreçte keşfettiğiniz ve okuyucularımıza önereceğiniz film / dizi / kitaplar var mıdır?

Normal zamanda hiç televizyon izlemem. Dizileri, programları da pek bilmem. Gülmeyin ama gerçekten arada tek izlediğim, merak ettiğim şeyler belgesellerdir. Tabi bu evde kalma durumunda bu konuda da ilkleri tattım. İzlediğim bir sürü film, dizi, belgesel oldu. Benim için müthiş bir deneyimdi. Bir ara ne program ne varsa izledim. En çok etkilendiğim dizilerden biri UNORTHODOX oldu.

Dışarıda yapmayı en çok özlediğiniz şey nedir?

Kesinlikle atölyeye gitmek.

Herşey normale döndüğünde yapacağınız ilk şey ne olacak?

Gidip özlediğim insanlara kocaman bir sarılmak! Bizim yapımızdaki teması seven ülkeler için uzaktan merhabalaşmak gerçekten çok zormuş. Bunu bir kez daha anladım. Arada markete filan çıktığımda ve tanıdıkları gördüğümde uzaktan alışık olmadığım saçma hareketler yapmaya başlıyorum merhaba demek ya da sevgimi göstermek için. Gerçekten komik anlar yaşıyoruz...

Peki ilk gitmek istediğiniz yer neresi olacak?

Mart ayının sonunda New York’ta idim. Burdaki sergimi açtım ve aynı zamanda New York’ ta olan atölyemde vakit geçirdim. Planım  3-4 ay burada çalışmaktı ama ne yazık ki birinci ayın sonunda dönmek zorunda kaldım. Her halde ilk gideceğim yer orası olurdu: Eksik kalanı tamamlamak adına...

Sizce yaşadığımız ‘korona ve karantina günleri’, sonraki hayatımızda neleri değiştirecek?

Aslında buna neleri değiştirmesini isterdimin yanıtını versem daha iyi olur. Çünkü insanoğlu yaşadığı kötü deneyimleri ve bundan çıkarması gereken dersleri çok çabuk unutuyor. İlk zamanlarda, birçok kafa yapısının değişecekmiş hissi oluşuyor ama herşeyin tamamen normale döndükten sonra insanların gene umarsız ve duyarsız yaşam biçimlerine dönecek olma ihtimali beni korkutuyor açıkçası. Bundan sonra herkesin ortak kurduğu cümleler olan, doğaya saygılı bir yaklaşımın olduğu, daha az tüketimin olduğu, daha insancıl bir yaşam biçiminin olduğu, ilk hedefin iyi insan olmak olduğu bir gelecek ümid ediyorum...