Röportaj 18.11.2020 03:00

'İzleyici bu dönemde bize daha fazla sahip çıkmalı'

Yönetmen ve oyuncu İrfan Kangı bütün tiyatrocular gibi pandemi döneminde sanatı yaşatmak için çaba harcıyor. Kangı, bu zorlu dönemde nasıl özel tiyatrolar riski göze alıp perde diyorsa, izleyicinin de pandemi önlemleri alınmış tiyatroları boş bırakmayarak özveride bulunmasını diliyor.
'İzleyici bu dönemde bize daha fazla sahip çıkmalı'

SEMA SEZEN

Şaşkın Aşıklar’ın gösterimi devam ederken Aralık ayında sahneye konulacak olan "Seviyorsan Git Ayrıl Bence" oyununun hazırlıkları da devam ediyor. Yönetmen ve oyuncu İrfan Kangı, tiyatrodan, sinemaya ve diziye uzanan bu yolculukta sanatın gücüne ve seyircinin desteğine inandığını belirtiyor.

-Şaşkın aşıklar oyunuyla bu sezonda da varsınız ve yeni bir oyun hazırlığı içindesiniz. Toplumu etkileyen olayların ilacı sizce de sanat mı?

Yüzde yüz doğru bir motto bu. Yüzyıllardır toplumları iyileştiren şey sanatın tüm dallarıdır. Bazen bir şarkı, bazen bir gösteri sanatı, bazen bir edebi eser insanları iyileştirir, yol gösterir ve yeniler. Hele hele şu an tüm dünyayı kapsayan bir hastalık hadisesinin olduğu dönemde vücutları iyileştirecek şeylerin ilacı bilimde, ruhları iyileştirecek şey ise sanatın içinde. Bu yüzden biz de hem oynamaya hem üretmeye devam ediyoruz. Hastalık bizim davranış biçimlerimizi değiştirebilir ama yaşam tarzımızı değiştirmemeli.

-Tiyatro seyircisi şu dönemde oyunlara, oyunculara, tiyatroya sahip çıkıyor mu? Özel tiyatroların yaşaması için neler yapılmalı?

Pandemi öncesi ile şu an arasında büyük fark var. İnsanların korkmasını anlayabiliyorum ama dikkat çekmemiz gerek noktalar var. Örneğin iki koltuk boş bir koltuk dolu olarak yerleşim düzeni sağlanan, herkesin yüzünün aynı yöne dönük olduğu, maske takılmış insanların steril salonlarda izlediği bir etkinlikten bahsediyoruz. Dolayısıyla hiçbir tiyatro salonu metrobüsten, AVM’den, sokaklardan, cafelerden ya da maçlardan daha tehlikeli değil. Bu anlamıyla biz nasıl ki özel tiyatrolar olarak riski göze alıp perde diyorsak izleyicinin de bize her zamankinden daha fazla sahip çıkması elzemdir.

"SAHNE ÜZERİNDE TEMPOLU BİR İŞ İZLEYECEKLER"

-"Biraz Seviyorsan Git Ayrıl Bence" oyununuzdan söz eder miniz? Yazıyor, yönetiyor ve oynuyorsunuz aynı zamanda? Oyun neyi anlatıyor, nasıl bir rejiyle sahneye koyacaksınız?

Seviyorsan Git Ayrıl Bence tam bir pandemi dönemi oyunu. Hatta özel olarak pandemi dönemi için yazdım. İlk tek perdelik oyunum. Seyirciler steril bir salonda 1 saat 10 dakika, bol kahkahalı bir oyun izleyip evlere dönecekler. Oyun boşanmak üzere olan bir karı kocanın ilk evlenme teklifi yapılan çay bahçesinde buluşmalarıyla ortaya çıkan komik durumları anlatıyor. İlişkilerini ve evliliklerini sorgulayan çiftimiz didişirken araya giren bir çaycı eğlenceyi katlıyor. Rejisel anlamda şunu söyleyebilirim. Diğer oyunlarımda olduğu gibi sahne üzerinde tempolu bir iş izleyecekler. Bunun sözünü verebilirim.

-Bu arada yeni bir sinema filminiz bitti ve 80'ler dizisinde de yer alıyorsunuz? Biraz da dizi ve film oyunculuğundan söz eder misiniz? Oyunculuk sizin için bir bütün mü yoksa her dalın ayrı trükleri mi var? Sizin tercihiniz hangisi?

Verdiğim eğitimlerde dediğim cümleyi tekrar ederek başlayayım cevaba. Oyunculuk oyunculuktur. Sinemada da tiyatroda da dizide de sadece teknik farklılıkları vardır. Bu farklılıklar bütün dinamikleri, oyun pozisyonunu, koşulları ve oynama biçimlerini değiştirir. Her dalın kendine ait yazılmış ve yazılmamış kuralları kanunları mevcuttur. Fakat dizi sinema benim işimken tiyatro benim yaşam biçimim, her şeyim. Sahne benim yuvam, kalem. Tercihim belli oldu sanırım.

-Seyirci neden sanatın peşini bırakmamalı?

Her insanın ihtiyaçları var. Yemek, içmek, uyumak dinlemek ve dinlenmek. Bunların peşini bırakamıyorsak sanatın nasıl bırakabiliriz. Zorluklarda sığınılacak bir limanı bırakmak mümkün müdür? Ağladığınızda başınızı dayayacak bir omzu bırakmak olur mu? İşte tam da bu nedenlerden sanat bırakılmaz, bırakılamaz.