Seyahat - Turizm 14.08.2019 03:00

KARAYİP ADALARI İÇİNDE CENNET ADA Saint Thomas…

Karayip Denizi'nde bir ada ama muhteşem duygular hissettiriyor.
KARAYİP ADALARI İÇİNDE CENNET ADA Saint Thomas…

Amerika Birleşik Devletleri Virjin Adaları

Karayip Denizi’nde bir ada ama muhteşem duygular hissettiriyor.

Saint Thomas, Karayip Denizi'nde kendi halinde yaşayan bir halka sahip ada.  Amerika Birleşik Devletleri'ne bağımlı topraklarından Amerika Birleşik Devletleri Virjin Adaları'nın bir parçası. 83 km²'lik yüzölçümü ile Saint Thomas, Saint Croix'nın ardından ülkeyi oluşturan adaların yüz ölçümü bakımından en büyüğü.

Bu bölgedeki takım adalar Antiller, Virjin Adaları, Küçük Antiller, Leeward Islands, Virgin Adaları oluşmuş. İlginç yanı 1917'de Amerika tarafından 25 milyon dolara satın alınmış. Diğer bir iki adayı da promosyon olarak vermiş Portekizliler. Halk olarak zenginler. Kimseye müdaneleri yok. Zenginliğin başlıca nedeni büyük Cruiseların (Koca transatlantik gemiler) uğrak yeri olması. Hatta biraz tembel ve bazen hiç misafirperver değiller. Fakaaat bu adanın denizi mükemmel olduğu için dünyanın dört bir yanından turist akıyor buraya.

ABD Virjin Adaları "Amerika'nın Karayiplerinin Cenneti" di. 

Bu ada yaşayanları çalışmayı pek sevmiyor demiştim. Ama eğlenmeyi iyi biliyorlar. Yaptıkları karnavalı izlemek için her ülkeden binlerce insanı topluyorlar. Bu festivallerden biri de “Moko jumbies” denilen uzun tahta bacaklıların geçit töreni yaptığı bir Karnaval.

İşte rengarenk giyinmiş o uzun bacaklı geçit töreninde dans ettiğini görüp, Creole lehçesinin çürüyen Patoislerini duyunca çok farklı bir dünyada olduğunuzu anlıyorsunuz. (Patoist Jamaikalıların İngilizceden devşirdiği bir dil) Uzun bacaklılara da "Moko" deniyor. Biraz Şaman biraz Zombi anlamında kullanıyorlar.   

Adlarını bilmediğiniz tatlarını deneyimlemediğiniz birçok meyve sizi bekliyor. Resimdeki Papayaları sokakta bulan bazı turistler kopartıp yiyorlar. Karnaval zamanı giderseniz, birbirinden farklı tatlarda yiyecekler, mis gibi kokan çiçekler, bozulmamış doğa ve sömürge tarihini yaşayacaksınız.  

Festivalde herkes renkli kıyafetlerle. Venedik’teki gibi burada maske yok ama yüzler kapalı. Bunun nedeni, gelir düzeyi farklı olan kişilerin rahat rahat eğlenebilmesiymiş.

Her ada farklı bir şey sunar.  "Rock City" denilen, Semt St. Thomas’ın lüks bölgesidir.  Ana cadde boyunca üst seviye Vitrinler sizi sergi alanında geziyormuşsunuz gibi karşılayacak. Bu tepeden ufkun inanılmaz sonsuzluğunda güneşin dansını izleyebilirsiniz.   

St. John, 7.000 dönümden fazla özel park alanı ve etrafındaki bozulmamış plajları ile balayı çiftleri ve doğa severler için cennet. Masmavi tertemiz, Karayip Denizi'nin güneyinde, daha az ziyaret edilen St. Croix, Virjin Adaları'nın hem geçmişine hem de gününe bir bakış sunan şeker kamışı tarlalarının ve rom damıtımlarının olduğu, değişik içeceklerin tadımlarının yapıldığı bir yer. Kum pudra gibi. Deniz pırıl pırıl daha ne ister insan.

St. Thomas Koyu. Hırçın okyanus dalgalarından kaçan gemilerin sığındığı liman olmuş tarih içinde. Şimdi ise lüks yatların villaların olduğu bir koy.

 Adaya adını veren Filozof Thomas Aquinas veya diğer adıyla Aquinolu Thomas, 1225-1274 yılları arasında yaşayan, bilgi felsefesi, metafizik, siyaset ve ruhun ölümsüzlüğü konularındaki yorumlarıyla skolastik düşünceye önemli katkılar sağlamış biri. 1225 yılında İtalya’nın Roccasecca, şehrinde doğmuş, 1322'de Aziz ilân edilmiş. , 7 Mart 1274 yılında da ölmüş.

Adaya vardığınızda sizi renkli kıyafetleriyle sizi dansçı kızlar karşılıyor. Turistlerin pek ilgi gösterdiği hanımlarla fotoğraf çektirmek için kuyruk oluşuyor.

Adayı araba kiralayıp gezebilirsiniz. Ama yanları açık bu kamyonetlerle de bir rehber eşliğinde gezmek çok zevkli oluyor. Değişik bölgelere plajlara gidiyorsunuz. Tabii bir de hediyelik eşya satılan manzarası güzel marketlere uğranıyor.

Adaların olmazsa olması sevgili eşekler burada da var. Sahibi tarafından fotoğraf çektirmek için gezdirilen eşeğin günlük kazancı da oldukça yerinde. Döviz ile düşündüğünüzde kıskanıyorsunuz eşeğin günlük kazancını.

Parklara girerken para ödüyorsunuz. Biz sıcaktan memnun şortlarla  gezerken, biletçi hanım hırkasıyla ayrı bir güzellik sergiliyordu. Hava sıcaklığı en az 30 derece.

Bukalemunlar adanın her yerinde. İlk gördüğünüz zaman çok heyecanlanıyor fotoğraf çekmek için koşturuyorsunuz. Ama sonra alışıyor ve tepki vermiyorsunuz. 

Birbirinden güzel adalar, değişik tatlar ve yolculukta edindiğiniz dostluklar size çok büyük keyif veriyor. Umarım bir gün siz de gidersiniz. Bana “Maşallah” deyin de çok gezeyim size yazayım.