Siyaset - Politika 25.06.2019 16:18

Kemal Kılıçdaroğlu: 16 milyon İstanbullu demokrasi destanı yazdı

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, yenilenen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminde 16 milyon İstanbullunun demokrasi destanı yazdığını söyledi.
Kemal Kılıçdaroğlu: 16 milyon İstanbullu demokrasi destanı yazdı

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmasına, salonda bulunanların, "Her şey çok güzel olacak" sloganlarıyla başladı.

Sloganlara, "Her şey çok güzel oldu ama her şey çok daha güzel olacak." diye karşılık veren Kılıçdaroğlu, huzur içinde birlikte yaşamak, el ele, kol kola caddelerde, parklarda, sokaklarda gezmek istediklerini söyledi.

Kılıçdaroğlu, kimliklerinin, inançlarının, yaşam tarzlarının farklı olabileceğini ancak bayraklarının altında özgürce yaşamak istediklerini dile getirerek, "Bu güzel ülkede huzur içinde yaşamak hepimizin ortak amacı olmalıdır." ifadesini kullandı.

Kılıçdaroğlu, tiyatro ve sinama sanatçısı Enis Fosforoğlu'na Allah'tan rahmet diledi.

"Yeşile, ağaca sahip çıkmak"
Gezi Parkı odaklı olaylara ilişkin başlayan davayı da değerlendiren Kılıçdaroğlu, beton ormanında yeşile hasret milyonların ağaçların kesilmesine karşı çıktığını söyledi.

Kılıçdaroğlu, Taksim'de kimsenin burnunun kanamadığını, kitapların okunduğunu, yardımlaşmaların yapıldığını, sevgi gösterilerinde bulunulduğunu, halayların çekildiğini, yeryüzü sofralarının kurulduğunu, dünyanın en demokratik eylemlerinden birinin yapıldığını anlattı. Kemal Kılıçdaroğlu, bunların hazmedilemediğini, İstanbul Valisi'nin talimatı üzerine polislerin saldırdığını, hazırlanan iddianamelerin altının tamamının boş olduğunun ortaya çıktığını savundu.

"Bu hakimler borsada mı uğraşıyor?"
Osman Kavala'nın tutukluluğunun 601. gününde dün mahkemeye çıktığını anımsatan Kılıçdaroğlu, yeşile, ağaca sahip çıkmanın demokrasinin olmazsa olmazı olduğunu, insanların düşüncelerini şiddete başvurmadıkları sürece ifade edebileceğini kaydetti.

Kılıçdaroğlu, "Daha önce FETÖ'cü hakim, polislerin, bürokratların, savcıların hazırladıkları iddianameler vardı. O iddianameler sonucu beraat verildi. Aradan bir süre geçti; 'demokratik hakkınızı niye kullanıyorsunuz?' diye intikam alacaklar. Aynı iddianamelerden yola çıkıldı ve adına da yeniden kıymetlendirme denildi. Bu hakimler, borsada mı uğraşıyor, varsa delil getirsin." diye konuştu.

Gezi davasının çökmesine yol açacak en önemli cümleyi Kavala'nın mahkemede söylediğini savunan Kılıçdaroğlu, Kavala'nın, "Madem ki Soros'tan talimat alarak bunları yapmışım, Gezi'yi finanse etmişim, o zaman bu davanın şüphelisi olmaması garip değil mi?" dediğini söyledi.

Kılıçdaroğlu, amacın Soros olmadığını vurgulayarak, amacın Gezi eylemlerine katılan gençlerden intikam almak olduğunu, bunun için yola çıkıldığını öne sürdü.

Gezi olaylarının Türkiye'nin dünya siyaset tarihine bıraktığı miras olduğunu, toplumun nefes almasını sağladığını belirten Kılıçdaroğlu, "Her görüşten, kimlikten orada insanımız var. Bir eylem yapılıyor. Bu kadar basit. Onları çağırdılar, dönemin Başbakanı, Başbakanlıkta özel görüşmeler yaptı, bu eylemin sona erdirilmesi istendi. Bir süre sonra da eylemler bitti. FETÖ'nün taktikleri aynen devam ediyor. Aynı paralelde yürümeye devam ediyorlar. Kim ne derse desin Osman Kavala, Yiğit Aksakoğlu boşuna yatıyor; tıpkı Eren Erdem gibi. Kimse merak etmesin Türkiye'ye demokrasi, huzur, bereket gelecek, önü açılacak." diye konuştu.

"Sağduyulu hareket ettik"
Kemal Kılıçdaroğlu, 31 Mart'ta yerel seçimlerin yapıldığını, "Martın sonu bahar" sloganını kullandıklarını anımsatarak, martın sonunda Antalya, Adana, Mersin, Ankara, İstanbul'da baharı getirdiklerini anlattı.

İstanbul'un hazmedilemediğini, bin bir türlü iftira atıldığını, "Oyları çaldılar." denildiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Hırsız nerede kardeşim? Hala göremedik. Sonunda itiraf ettiler; 'Çaldılar dedik ama o siyasi söylemdir.' Çalma ile siyasi söylemi nasıl yan yana getirirsin? Çaldılar, hırsızlık yaptı demek asla doğru değildir." ifadesini kullandı.

Kılıçdaroğlu, bu milletin vicdanı, ahlakı, feraseti olduğunu söylediklerini dile getirerek, Ekrem İmamoğlu'nun 18 gün İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yaptığını, Ankara'da kurulan kumpas sonucunda, kapalı kapılar ardında seçimin iptal edildiğini öne sürdü.

Bazı çevrelerin, CHP'ye "Boykot yapın", "Sokağa çıkın" dediğini, bunları yapmadıklarını, tahriklere kapılmadıklarını, sağduyulu hareket ettiklerini vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Hakeme gidiyoruz. Hakem millet. İstanbulluya güvenmeyip kime güveneceğiz? AK Parti'ye, onun hakimlerine, savcılarına, bürokratlarına, valilerine güvenmiyoruz ama 16 milyon İstanbulluya sonuna kadar güveniyoruz." dediklerini ve güvendiklerini söyledi.

Kılıçdaroğlu, adalet yürüyüşü yaptıklarını, haktan, hukuktan ve adaletten bahsettiklerini, bunlardan bahsedenlerin sokağa çıkıp, yasa dışı eylem yapmayacağını, camı çerçeveyi kırmayacağını dile getirdi. Kılıçdaroğlu, hakkı, hukuku, adaleti milletin vicdanında aradıklarını söyledi.

"Orantısız şekilde seçim kampanyası"
İmamoğlu'nun, 31 Mart'ta 13 bin 729 oy farkla, 23 Haziran'da ise 800 bini aşkın farkla kazandığına dikkati çeken Kılıçdaroğlu, teslim edilen bir hakkın, bir kişinin elinden kapalı kapılar ardında nasıl alındığını 80 milyon vatandaşın, bütün dünyanın gördüğünü savundu. Kılıçdaroğlu, bütün dünyanın, Türkiye'deki demokrasiyi sorgulamaya başladığını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bütün bunlara rağmen seçime gittik, güzel bir sonuç aldık. Seçimler hangi şartlarda yapıldı? Her türlü iftira yapıldı, Pontus'tan tutun diplomaya kadar. Bir iktidar partisi ve onun destekçileri artı Cumhurbaşkanı, bütün bunları bir tarafa bırakın doğrudan doğruya İmamoğlu'nu hedef alarak, orantısız şekilde bütün güçlerini kullanarak bir seçim propagandası yaptılar. Medyaları var, Cumhurbaşkanları var -tarafsızlığını tamamen unutmuş vaziyette-, bürokratları, ekonomik güçleri var ama bizim de vicdanımız, Allah'ımız var. Kimseye kötülüğümüz yok, kin, öfke tutmuyoruz. İşi o noktaya taşıdılar ki Sayın Erdoğan, 'Bu pazar günü Sisi'ye mi Binali Yıldırım'a mı oy vereceksiniz' deme noktasına geldi. Bazen düşünüyorum bunlarda vicdan, ahlak, ahlakın kırıntısı kaldı mı, Allah korkusu kaldı mı acaba?

Biz öteden beri Cumhurbaşkanlığı makamında oturan kişinin tarafsız olmasını isteriz çünkü Cumhurbaşkanlığı devletin sigortasıdır, önemli olay olduğunda bütün parti başkanlarını davet eder, orada uzlaşma zemini yaratır. Ama şu anda böyle bir ortam yok. Anayasanın 103. maddesinde Cumhurbaşkanı yemininin son cümlesi, 'Üzerine aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma büyük Türk milleti ve tarih huzurunda namusum ve şerefim üzerine and içerim.' şeklindedir. 82 milyonun vicdanına, adalet duygusuna, ahlakına, demokrasi kültürüne sesleniyorum; eğer bir kişi tarafsız davranacağına dair namusu ve şerefi üzerine and içmişse tarafsız kalmalıdır. Bu yemin metni aynen duruyor. TBMM'de okundu mu? Aynen okundu. Seçimlerde Cumhurbaşkanı'nın tarafsız kalması lazım eğer Cumhurun başkanı olacaksa ya da unvanını değiştirir, cumhurbaşkanlığını tamamen kaldırır, 'ben sadece AK Parti'nin başkanıyım' der ve Anayasadan yemin metni çıkarılır. O zaman mesele biter."

"Demokrasi destanı yazdık"
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, İstanbul seçimlerinde bütün arkadaşlarının büyük soğukkanlılıkla hareket ettiğini, hiç kimsenin inancını, kimliğini, yaşam tarzını sorgulamadıklarını dile getirerek, adayları Ekrem İmamoğlu'nun, milletvekillerinin, il ve ilçe başkanlarının, gönül veren herkesin güzel bir çalışma sergilediğini söyledi.

Baskılara, ekonomik güçlüklere, taraflı Cumhurbaşkanına, devletin valisine, kaymakamına, bürokratına rağmen hep beraber güzel bir demokrasi destanı yazdıklarına değinen Kılıçdaroğlu, eğer bütün dünya bugün Türkiye'yi konuşuyorsa bunun 16 milyon İstanbullunun sayesinde olduğunu belirtti.

16 milyon İstanbullunun demokrasi destanı yazdığını, bunun siyasal tarihlerinde en önemli destanlardan biri olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, hangi partiden olursa olsun sandığa gidip oy kullanan, tatillerini yarıda kesip İstanbul'a gelen 8 milyon 925 bin 63 kişinin destanın sahipleri olduğunu, bunların asıl demokrasi kahramanları olduğunu vurguladı.

CHP örgütlerine, il, ilçe, kadın ve gençlik kollarına, milletvekillerine, belediye başkanlarına, hiçbir partiye üye olmadığı halde demokrasi sevdalısı, destek veren binlerce gönüllüye, İYİ Parti, Demokrat Parti, Saadet Partisi, HDP, Adalet Partisi Genel başkanları ve üyelerine, AK Parti'li, ülkücü, MHP'lilere teşekkür eden Kılıçdaroğlu, "Hep birlikte demokrasi destanı yazdık ve hep birlikte 'Türkiye bizimdir' dedik. Bu destan CHP'nin destanı değildir, demokrasiye susayanların, hepimizin, bu ülkenin destanıdır." değerlendirmesinde bulundu.

"800 bin farkın nedeni"
Seçmenin, Türkiye'deki siyasilere, siyasetin vesayetinde olan yargıya önemli mesaj verdiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Dedi ki 'İstanbul seçimlerini kazanan İmamoğlu'nun mazbatasını haksız şekilde elinden aldınız. Bir kişi haksızlığa uğradı. Bizim görevimiz haksızlık karşısında susan dilsiz şeytansa biz şeytan olmayacağız, o haksızlığı gidereceğiz. Mazbatası elinden alınan kişiye mazbatasını teslim edeceğiz.' 800 bin farkın nedeni bu. Mazbatayı verecekler. İstiyorlarsa YSK orada, yine gitsinler, dilekçe hazırlasınlar. Vallahi de billahi de itiraz etmeyeceğim, yeniden seçime gideceğiz." dedi.