Röportaj 25.05.2018 15:45 Güncelleme: 25.05.2018 15:52

Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş: Türkiye IMF Kabusuna Geri Dönmeyecektir

Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş, 24 Haziran seçimlerinin Türkiye'nin en önemli seçimi olduğunu belirtirken, cumhurbaşkanlığı seçiminin birinci turda sonuçlanacağı tahmininde bulundu. Kurtulmuş, AK Parti'nin milletvekili listesinde bakanların büyük bir bölümüne yer verilmesini, "Listelerin bu şekilde ortaya konulmasının önemli sonuçlarından birisi de parlamentonun da siyasetin merkezi olarak kendi fonksiyonunu daha etkili bir şekilde görmesi olacaktır. Türkiye'de bu kadar güçlü siyasi gelenekler varken bunun çok doğal yansıması olarak da güçlü bir parlamento olmak zorundadır." sözleriyle değerlendirdi.
Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş: Türkiye IMF Kabusuna Geri Dönmeyecektir

Seda ŞİMŞEK

Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş ve eşi Sevgi Kurtulmuş, medya kuruluşlarının Ankara Temsilcileri ile iftarda bir araya geldi. Bakan Kurtulmuş, gündeme ilişkin açıklamalar yaparak gazetecilerin sorularını yanıtladı. Kurtulmuş’un yaptığı değerlendirmeler şöyle:

“EKİBİN LİDERİ KİMDEN NASIL İSTİFADE EDECEĞİNE KARAR VERİR”

(Milletvekili adayı olmasının sürpriz olup olmadığı, bu konuda daha önce bir görüşme yapıp yapmadıkları)

“Hiçbir şekilde hiçbir görüşme yapmadık. Sayın Başbakan dâhil bütün Bakanlar Kurulu üyelerinin başvuruları istendiği için başvurularımızı yaptık. Bizim siyasi yaklaşımımız, bir yere başvuru yapıp ‘ben şu pozisyonu istiyorum’ ya da başvuru yapmayıp ‘ben başka bir pozisyon istiyorum’ demeye uygun değildir. Sonuçta siyaset bir ekip işidir ve ekibin lideri olan da ekipteki insanlardan nasıl, ne şekilde istifade edeceğine karar verir, bundan daha doğal bir yol olmaz.

“PARLAMENTO SİYASETİN MERKEZİ OLACAK”

(Bakanların büyük bölümünün milletvekili listesinde yer almasının verdiği mesaj)

“AK Parti kadroları bakımından kim milletvekili olacak, kim bakan olacak gibi niteliksel ve niceliksel bir kısıtlama olmadığını biliyoruz. Dolayısıyla herhangi bir kısıt içerisinde davranılıyor değil, her pozisyon için birden fazla adayın olduğu bir siyasi hareketten bahsediyoruz. Bazıları, ‘Eski sisteme, parlamentonun esas olduğu sisteme geri döneceğiz’ gibi sözlerle, sanki yeni sistemde parlamento önemsiz bir yermiş ve siyaset parlamentoda yapılmayacakmış gibi bir algı oluşturmaya çalıştı. Aslında listelerin bu şekilde ortaya konulmasının önemli sonuçlarından birisi de  parlamentonun da siyasetin merkezi olarak kendi fonksiyonunu daha etkili bir şekilde görmesi olacaktır. Sistem içerisinde bir çok yeni düzenlemeye de ihtiyaç olacak, bunları yapacak olan da parlamentodur. Türkiye’de bu kadar güçlü siyasi gelenekler varken bunun çok doğal yansıması olarak da güçlü bir parlamento olmak zorundadır.”

“AK PARTİ TEK BAŞINA ÇOĞUNLUĞU SAĞLAYACAK”

(AK Parti’nin parlamentoda çoğunluğu elde edip edemeyeceği tartışmaları)

“Kamuoyu yoklamaları da gösteriyor ki, AK Parti’nin son derece kuvvetli bir kamuoyu desteği var, kampanya sırasında bunu artırarak ileriye doğru gideceğimizi düşünüyorum. En büyük avantajımız, Cumhurbaşkanımızın kampanyasıyla AK Parti’nin kampanyasının bire-bir uyumlu olmasıdır. Böylece her iki kampanya birbirini bir şekilde destekleyecek ve hep beraber oylarımızı daha çok yukarıya doğru çıkaracağız. Ben AK Parti’nin tek başına Meclis’te çoğunluğu sağlayacağı kanaatindeyim, hem de yani hiç tereddütsüz bir çoğunluk sağlayacağı kanaatindeyim.”

“BİRİNCİ TURDA CUMHURBAŞKANLIĞINI ALIRIZ”

(Anketlerde gelen sonuçlar)

İnşallah birinci turda her iki tarafta da AK Parti bakımından iktidar olacak bir çoğunluk olacaktır. Cumhurbaşkanlığı seçiminde birinci turda geçeceğiz, AK Parti de Mecliste çoğunluğu sağlayacaktır. Bundan sonra, her hafta bir anket gelir, son haftada her gün bir anket gelir, onlara göre bakarız. Anketler, nereye yüklenmek lazım, nerede neyi tamamlamak lazım, onu gösterir. Ben bir sıkıntı görmüyorum.

“AK PARTİ İLE CUMHURBAŞKANI ADAYI ARASINDA AİDİYET VAR”

(‘Erdoğan’a oy veririm, ama AK Partiye oy vermem’ söylemi)

Bu üretilen bir şey, biz bir-iki gün içerisinde Türkiye’nin çok farklı yerlerinden aynı şeyi duyduk. Bu kolay kolay olmaz, toplumda herhangi bir şey böyle çok kısa süre içerisinde konuşuluyorsa bu üretiliyor demektir, üretilen bir şeydir. Partiyle cumhurbaşkanı adayı arasında ciddi bir koordinasyon, aidiyet, aynilik var.”

“TÜRKİYE’NİN EN ÖNEMLİ SEÇİMİ”

“Bu seçim, yakın siyasi tarihimiz bakımından hakikaten Türkiye’nin en önemli seçimi.  Yeni bir model, yeni bir sistem kuruldu, karar verildi, ama bu sistemin nasıl şekilleneceğini önümüzdeki dönemde göreceğiz, bunun için önemli. Araştırmacılar seçim kampanyasının etkisinin toplam oylarda yüzde 5 olduğunu söylerler, kampanya da çok etkileyecek.İkna edilmeyi bekleyenleri AK Parti’nin ikna etmekte zorlanmayacağını düşünüyorum. Söylemleriyle, gelecek beklentileriyle, tasavvurlarıyla, Tayyip Beyin sahada ortaya koyacağı performansla, adayların ortaya koyacağı performansla kampanyanın başlangıcından daha kuvvetli bir şeklide ilerledikçe AK Parti’ye yarayacağını düşünüyorum.”

“GÜÇLER ÇATIŞMASI YERİNE GÜÇLER AYRIMI”

(Başkanlık sistemine geçilmesiyle ilgili bir pişmanlık olup olmadığı)

“Zorlukların hepsi başkalık meselesi tartışılırken konuşuldu, başkanlık sistemi açık söyleyeyim Türkiye için bir fantezi değil bir zorunluluktu. Türkiye’de maalesef eski sistem güçler ayrımı değil, güçler çatışması üzerinden kendisine güç devşirmiş olan bir sistemdi, bunu darbelerde, darbelerden sonraki dönemlerde gördük. Eski alışkanlıkları değiştireceğiz, eski alışkanlıkları bu anlamda siyaset de değiştirecek. Mühim olan burada demokratikleşme ve reformlar sürecinin önünü açık bırakmaktır. Hangi siyasi hareket, hangi siyasi parti reformların ve demokratikleşmenin önünü açar ve bu konuda güçlü bir irade ortaya koyarsa millet oraya destek veriyor. Şu anda bu destek çok büyük oranda AK Parti’nin yanında.”

“AK PARTİ İLE MHP İKİ FARKLI SİYASİ PARTİ”

(Bahçeli’nin Alaattin Çakıcı ile görüşmesi ve af önerisi)

“Başından itibaren yanlış algılamalara vesile olan bir gelişme var. AK Parti ile MHP birleşip tek parti olarak seçime girmiyor. AK Parti ve MHP, seçim programları da, parti programları da, siyasi öncelikleri de, stratejik bakış açıları da birbirinden farklılıklar içeren iki farklı siyasi parti. Sayın Bahçeli son dönemde, Türkiye’nin temel meselelerinde AK Parti ile yakın bir siyasi çizgide, ittifak içerisinde oldu. İki parti birleşip bir koalisyona gitmiyor. Birbirinden farklı iki parti bir seçim ittifakı yapıyor. Bunu da yasal çerçevesini belirlemiş oldukları bir cumhur ittifakı içerisinde yapıyorlar. MHP’nin kendi öncelikleri var, istediği gibi hareket eder. Sayın Bahçeli niye öyle bir fotoğraf verdi, tamamen kendisinin bileceği iş, kendisinin vereceği bir karar, buna söyleyecek bir şey yok. Sayın Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız, af konusuyla ilgili görüşlerimizi söyledik.”

“TÜRKİYE EKONOMİSİ 
ÜZERİNE NEGATİF 
YÜKLENME”

(Türkiye’nin sıcak paraya ihtiyacı) 

“Yabancı yatırımcının Türkiye’den çıktığı, Türkiye’ye gelmediği iddiası gerçeği yansıtmıyor. Türkiye’de çok sayıda yabancı şirket yatırım yapıyor, özellikle büyük projelerde Türkiye’nin yabancılarla ortaklıkları bir şekilde devam ediyor. Eğer ekonomi üzerinde bir etkiden bahsediliyorsa, Gezi’den hemen önceki dönemden itibaren başlayan içeriden ve dışarıdan politik amaçla Türkiye ekonomisinin üzerine yapılan negatif birtakım yüklenmelerden kaynaklanıyor. Elimizdeki enstrümanları kullanarak gereği yapılmaya çalışılıyor.

“TÜRKİYE VEYA HERHANGİ BİR 
ÜLKE İÇİN IMF İLE İLİŞKİ KABUSTUR”

(IMF üzerinden yapılan kurgular) 

“Ben hayatı boyunca IMF programlarına karşı olmuş birisi olarak şunu çok açık söyleyeyim: IMF programları, o programın imzalandığı ülkelerle bir borç-alacak ilişkisi değildir. IMF programları bir bağlılık ilişkisidir. Yani, ‘şu çerçevedeki ekonomi programlarında kurallarınıza, emirlerinize, direktiflerinize uyacağım’ manasına gelen anlaşmalardır. Türkiye geçmiş dönemde bunu yaptı. Türkiye hatta Gelirler İdaresinin özerkleştirilmesi konusunda direkten döndü. IMF ile Türkiye arasında borç ilişkisi olmayan, aslında bir emir-komuta ilişkisi olan, bir bağlılık ilişkisi olan o ilişki sonlanmış oldu. Türkiye için ve herhangi bir ülke için IMF ile olan ilişki çok açık söyleyeyim, bir kabustur, Türkiye böyle bir kabusa geri dönmeyecektir. Bu Türkiye için şimdiye kadar ortaya koyduğu bütün milli-yerli iddialarının örselenmeye başladığını gösteren bir husus olur ki Allah korusun.”

“FETÖ ULUSLARARASI KONSORSİYUMUN BÜYÜK ORTAKLARINDAN”

(Döviz kurlarında yaşanan operasyonda FETÖ’nün oynadığı rol)

“Her şeyi sadece FETÖ etiketiyle etiketlendirmenin eksik olacağı kanaatindeyim. FETÖ, Türkiye’nin birliğine, bekasına, varlığına, geleceğine tehdit oluşturan uluslararası konsorsiyumun ortaklarından birisidir, büyük ortaklardandır ama ortaklardan birisidir. Bunu çok ortaklı bir konsorsiyum olarak görmezsek, işi biraz da kolaya havale etmiş oluruz. Bunlar, Türkiye’nin ekonomik olarak bağımsız bir ülke olmasını istemiyorlar. Üç sene insansız hava araçları almak için filanca ülkenin kongresinin önünde kamp kurduk, böyle bir Türkiye olursan senden iyisi yok. Ama kendi İHA’larını yapmaya başlarsan adamların oyunu bozulmaya başlıyor, bağımlılığın azalıyor. Son dönemlerde Türkiye’nin milli kalkınma, milli sanayi, kendi harp sanayi meselesi gündeme gelip sonuç almaya başlandığı zaman bu birilerini de rahatsız ediyor. Türkiye’nin ekonomik bağımsızlığı noktasında köprünün ortasındayız. Biz köprünün karşısına geçmek istiyoruz, birileri de bizi köprünün öteki tarafına atmaya çalışıyor. Türkiye’nin Süper Lig’de oynamasını, hakem oyunlarıyla, kural hatalarıyla, seyirci baskısıyla, dopinglerle ya da şikelerle engelliyorlar.”

“MAHKEMEDE İSPAT EDİLİRSE ORGANİK BİR BAĞIN KURULMASI MÜMKÜN”

(CHP’li Eren Erdem’in açıklamaları)

“Savcılığa intikal etti, herhalde çok yakın bir süre içerisinde savcılık gerekli işlemleri yapacak. Daha önceki dönemlerde de bu ve benzeri kişiler üzerinden FETÖ ile zaten CHP’deki bazı kişiler arasında bir dirsek temasının olduğu anlaşılıyor. Eğer bu dedikleri hakikaten mahkemece ispat edilebilirse, son derece ağır bir ithamdır ve son derece açık bir ilişki demektir. Yani bu belgeler gökyüzünden posta güvercinleriyle bunlara gelmediğine göre, bu belgelerin arkasında FETÖ’nün hazırladığı birtakım operasyonlar olduğuna göre, eğer gerçekten bu itiraf bir şekilde mahkeme tarafından değerlendirilirse, bu itiraftan hareketle organik bir bağın da kurulması mümkündür. MİT tırları operasyonuyla, Türkiye’nin Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi’ne çıkartılması hedeflendi.”

“FİLİSTİN’E BARIŞ GÜCÜ 
ULUSLARARASI HUKUKA UYGUN”

(Filistin’e askeri üs)

“Üs değil de uluslararası bir barış gücü, son derece doğru, son derece insani ve uluslararası hukuka uygun bir tekliftir. Gazze’de barışçıl gösteri yapan insanların üstüne ateş açılmasının, 3 bine yakın insanın yaralanmasının, 65 kişinin şehit edilmesinin sayılar farklı olsa da Srebrenitsa katliamından ne farkı vardır? Uluslararası camia Gazze’deki bu katliama, soykırıma müdahale edebilecek uluslararası hukuk argümanlarına sahiptir, ama bunun için de gerekli inisiyatiflerin alınması lazım.”

“İSLÂM ÜLKELERİ KORKU BARAJINI AŞTI”

(İslam İşbirliği Teşkilatı’nda alınan kararlar)

Bana deseydiniz ki bundan 5 sene evvel, İslâm ülkeleri bir araya gelecek ve Amerika’ya karşı ‘Senin kararını tanımıyoruz, sen kimsin’ diyerek bir karar alacak inanmazdım. Hepsinin ayakları korkudan titrerdi. Birinci İstanbul Zirvesi’ndeki kararla birlikte İslâm ülkelerinin kendi üstlerine yüklenmiş olan korku barajını aştığına inanıyorum. En önemli şey, o korku barajını aşmaktır. Filistinliler zaten çoktan korku barajını aştıkları için bu direnişi sağlıyorlar, bu direnişi ortaya koyabiliyorlar. Şimdi İslâm ülkeleri de korku barajını aştılar.  Soğuk savaştan bu yana ilk sefer İslâm ülkeleri bir araya gelebiliyor.

“DARBECİLERİN POSTALLARI ALTINDA EZİLMİŞ 
KOMŞUYA HİÇ YAKIŞMAZ”

(Yunanistan Danıştayı’nın darbeci askerlerin ilticasının kabul edilmesi hükmü vermesi)

“Komşuluk hakkına aykırı bir karardır, komşuluk münasebetlerine uymaz. Hele hele bu komşu, kendi siyasi hayatında, yakın siyasi geçmişinde darbelerden çok çekmiş, darbecilerin postalları altında ezilmiş bir komşuysa,onlara hiç yakışmaz. Darbelerin mağduru olan Yunanistan’ın yöneticilerinin derhal Türkiye’deki bu darbe müteşebbislerini Türkiye’ye iade etmesi, kendilerinin birikimleri bakımından da en doğru olanıdır, bunu yapmalarını arzu ederiz. Aksi takdirde, demokrasiyi değil, darbeyi savunmuş olurlar. Demokrasiyi savunanlara değil, darbeyi destekleyenlere veya darbenin piyonu olanlara prim vermiş olurlar.”

“ORTAYA POZİTİF BİR SİNERJİ ÇIKMAZ”

(Saadet Partisi CHP ittifakı)

“Bu konuda herhalde hiç konuşmayacak kişi benim. Ama şunu söyleyeyim: Partilerin yöneticileri,  ‘Biz ittifak kuruyoruz’ diye masa başında oturup bir karar alırlarsa, o partiye bir şekilde oy vermiş olan insanlar da buna tamamen uyacaklar diye bir kural yok. Partiler arasında öncelikler farklı olur, ama ben bu iki partinin herhangi bir önceliğinin benzer olduğunu bilmiyorum. Hiçbir benzerliği olmayan partiyle ittifak yapıldığında, bunlar matematiksel bir toplam etmez, ortaya pozitif bir sinerji de çıkmaz diye düşünüyorum.”