Vakıf Katılım web
Dünya 22.09.2020 12:52

Libyalı Tebular iç savaşa rağmen kimliklerini yaşatmaya devam ediyor

Libya'nın önde gelen etnik gruplarından Tebular, kültürlerini tanıtmak için her yıl Tebu Kültür Festivalinde bir araya geliyor.
Libyalı Tebular iç savaşa rağmen kimliklerini yaşatmaya devam ediyor

Libya'nın önde gelen etnik gruplarından birini oluşturan Tebular, ülkede devam eden iç savaşa rağmen kimliklerini yaşatmaya devam ediyor.

Libya'da devrik lider Muammer Kaddafi'nin 40 yıldan uzun süren yönetiminde kimlikleri yok sayılan topluluk, kendilerine has kültürleriyle bu ülkenin bir parçası olduklarını göstermek için 2015 yılından bu yana "Tebu Kültür Festivali"nde bir araya geliyor. 

Başkent Trablus, eylül ayı ortasında düzenlenen ve üç gün süren Tebu Kültür Festivali'ne ev sahipliği yaptı.

Tebu Araştırmaları Merkezi ve Kültür Genel Müdürlüğünün Libya Müzesi'nde düzenlendiği etkinliğe, Tebu kabilelerine mensup çok sayıda kişi, ülkenin güney kesimlerindeki Sebha, Murzuk, Katrun ve Kufra gibi bölgelerden gelerek günlük yöresel kıyafetleri ile katıldı.

Yerel şarkıların seslendirildiği festivalde, "Kidi", "Çegenni" ve davul çalınarak eşlik edilen "Nennara" gibi yöresel danslar oynanırken, Tebulu kadınlar da danslara sık sık zılgıtlarla eşlik etti.

Tebuların her yıl ülkenin farklı bir şehrinde bir araya gelerek kutladıkları festival, Tebu kültürünü başta Libya içindeki diğer topluluklar olmak üzere, dünyaya duyurma amacı taşıyor.

Festivalin basın sorumlusu Zeyneb İbrahim, bu etkinliğin önceki yıllarda Bingazi, Sebha, Katrun ve Murzuk şehirlerinde düzenlendiğini kaydetti.

"Bu festival bizim için oldukça anlamlı. Bizler Libya'nın bir parçasıyız ve Tebu topluluğu Libya'nın ayrılmaz asli unsurlarından biridir. Kendimize ait bir mirasımız, geleneğimiz var. Bu festival kapsamında, bizi diğer halklardan farklı kılan kültürümüzü tüm Libyalılara ve dünyaya tanıtmak istiyoruz."

Festivale çok sayıda kadın Tebu mensubunun da katıldığı dikkat çekerken, İbrahim bunun nedenini şöyle anlattı:

"Tebu Kültür Festivaline ailelerle birlikte çok sayıda kadın Tebulu da katıldı. Tebu topluluğunda ve kültüründe kadının önemli bir yeri vardır. Öncü role sahiptir ve kendisine güvenir. Erkeklerin yaptığı zor işleri dahi yapabilir. Eski zamanlardan, atalarımızın zamanından beri Tebu kadınının öncü bir yeri oldu."

Sivil toplum gönüllüsü Muhammed Es-Senusi de, festivale, Tebu kültürünün sembollerinden olduğunu belirttiği kişisel eşyalarla katıldı.

Senusi, Tebu geleneğini yansıtan, metal sivri uçlara sahip kadim bir silahın kullanım amacını şöyle anlattı:

"Bu 'muzri' denilen ve türünün tek örneği durumunda bir silah. Aynı zamanda Tebu halkının sembolüdür. Bu silah çok eskiden beri savaşlarda kullanılırdı. Kaçınılmaz bir silah olarak kabul edilirdi. Hedefe atıldığı zaman mutlaka bir köşesi zarar verir. Üst kısmı denk gelmezse alt kısmı denk gelir. Bu köşesi çarpmazsa diğer köşesi çarpar. Dediğim gibi, Muzri dediğimiz bu silah Tebuların bir sembolü. Hatta elbisemin arkasında da bu silahın işlenmiş olduğunu görebilirsiniz."

Senusi, elinde tuttuğu deriden yapılmış ve üzerinde saçaklar bulunan kamçı benzeri aleti ise şöyle tanıttı:

"Bu da Tebuların bir başka sembolü. Adına Tebu dilinde 'kara' deniyor. Bunu damatlar evlenecekleri zaman 7 gün boyunca taşırlar. Ardından yeni bir damada teslim ederler. Tebuluların miras gibi taşıdığı bu karayı, damatlar düğün gecesi kullanır. Tebu geleneğinde evin içinde şeytanın bulunduğu yaygın bir inanıştır. Damat ilk gece evine girince şeytanı kovmak için evin dört köşesine bununla vurur."

Libya'nın göz ardı edilen halkı Tebular

Muammer Kaddafi rejiminin hüküm sürdüğü 40 yıl boyunca Tebuların yönetimde yer almalarına izin verilmediğini kaydeden Senusi, bu azınlığın ötekileştirme ve ayrımcılığa maruz kaldığını, kimliklerinin tanınmadığını söyledi.

Senusi, Kaddafi döneminin ülkedeki azınlıklara yönelik politikasını şöyle değerlendirdi:

"Genel olarak azınlıklar özel olarak da Tebular siyaset sahasından men edildi. Devlet mutlak Arap kimliği ile tek renkli idi. Kendi kimliklerini unutup tek renkli bu yapıya dahil edilmek istendiler. Dilleri, kimlikleri, gelenekleri, müzikleri ve kültürleri yok sayıldı. Bu yüzden çoğu Libya'nın güneyinde yaşayan Tuareg, Berberiler (Amazigh) ve Tebu azınlıkları kültürel miraslarını korumaya çalıştılar. Tebular Libya'nın güneyinde, Çad'ın kuzeyinde, Sudan ve Nijer'de yaşıyorlar. Rejim de buna dayanarak Tebuların bu ülkenin bir parçası olmadığı fikrini yaymaya çalıştı. Rejimin ötekileştirmesi ile Libya halkı da Tebular hakkında bilgisiz kaldı. Bu 17 Şubat (2011) Devrimine kadar devam etti. Devrime Tebular da katıldı. Devrim gelince eski rejim Tebuları kazanmaya çalıştı ama iş işten geçmişti."

Hafter güçleri, Kaddafi döneminin baskılarını aratmadı

Devrim sonrası çıkan iç savaşla birlikte, ülkenin doğusundaki gayrimeşru silahlı güçlerin lideri Halife Hafter milislerinin sivilleri hedef alan saldırıları, Tebular için Kaddafi dönemindeki zulmü aratmadı.

Halife Hafter milislerinin geçen yıl 4 Ağustos'ta, ülkenin güneyinde yer alan ve nüfusunun çoğunluğunu Tebu kabilelerinin oluşturduğu Murzuk kentinde bir düğün yerine düzenlediği hava saldırısında en az 45 sivil hayatını kaybetti.

Senusi, Tebulu sivilleri hedef alan bu saldırıyı şöyle dile getirdi:

"17 Şubat Devriminde rejimin yıkılıp iç savaş çıkmasının ardından Tebular yine eskiden olduğu gibi zarar gördü. Bunun son örneklerinden biri 45 Tebu insanının bir düğünde hava saldırısı ile katledilmesiydi. Ülkenin doğusundaki güçlerin sözcüsü, silahlı birlikleri hedef aldıklarını söyledi. Ancak Birleşmiş Milletler raporunda da bu saldırının General Halife Hafter güçleri tarafından yapıldığı ortaya çıktı."

Festival kapsamında, Tebu kültürünün tanıtılmasına katkılarından dolayı bazı sivil toplum gönüllülerine plaket takdim edildi.