Vakıf Katılım web
Magazin 27.11.2021 04:57 Güncelleme: 27.11.2021 08:22

TEMİZLİK BENİM İÇİN ARINMA BİÇİMİ!

Youtube'da yayın hayatına kaldığı yerden devam eden Katarsis'in bu haftaki konuğu temizlik hassasiyeti ile nam salan ve sosyal medyada herkesin sevgilisi olan sunucu Kadir Ezildi oldu.
TEMİZLİK BENİM İÇİN ARINMA BİÇİMİ!

Programda Kadir Ezildi, çocukluğunu, büyüme hikayesini, babası ile kopan ilişkisini, temizlik hassasiyetini ve sunucu olma yolculuğunu ilk kez tüm içtenliği ile anlattı. Uzman psikolog Gökhan Çınar’ın sunduğu Katarsis’in yeni bölümü şimdi Bana Göre TV YouTube kanalında yayında!

ANNEMİN SAÇINI KOKLAYARAK BÜYÜMÜŞÜM!

Programa çocukluğunda hatırladıklarını anlatarak başlayan Kadir Ezildi, o günleri şu şekilde aktardı; ‘’Bu hayatta geçmişimden kopamıyorum. İyi anılarım kötü anılarım olsun hepsi benim için çok önemli. Çocukken anneme çok düşkünmüşüm. Çok sessiz bir çocukmuşum. Hep annemin saçını koklarmışım. Bu şekilde büyümüşüm. Acıktığımda ise uyanırmışım ve sürekli annem ile yatarmışım. Bu açıdan annem ile çok büyük bir bağımız var. Ancak çoğu zaman anlaşamayız kendisiyle. Kuma gibi olduğumuz bile söylenir. Sürekli bir fikir ayrılığındayız. Çok kavga da ederiz ama bu bağ bizi hep ayakta tutar. Anlayışlı bir babam vardı. Geri kafalı biri hiç değildi. Düşüncelere saygı duyardı. Bazen bencillikleri de oluyordu. Babam için bir şey doğruysa doğru olan oydu onun için. Sen ne söylersen söyle bunun pek bir önemi olmazdı. Çocukken kendimi çok da babama beğendirmek zorunda hissetmedim. Babam erkek kardeşime çok daha düşkündü. Ben ne anneme ne babama çok düşkündüm. Gider anneanneme çay partileri yapardık. Bunu hepsinden çok daha fazla seviyordum. Birileriyle öyle sıkı fıkı olan biri olamadım hiç. Kendi dünyamı seven bir insanım. Babam ile ilişkim anlattığım şekildeydi ancak çok içli dışlı bir ilişkimiz olmadı hiçbir zaman.’’

BABAMI RESMEN UNUTTUM!

Çocukluğundaki kırılma anlarını içtenlikle Gökhan Çınar’a anlatan Kadir Edildi, sözlerini şu şekilde sürdürdü; ‘’Kardeşim çocuklukta bana çok düşkündü. Aramızda sadece iki yaş vardı.

Çocukken çok düşkünündük birbirimize. Bir gün olsun kardeşimi kıskanmadım. O ilgiyi seven biri değildim. Bunu seven biri olsam yine hırs yapar kendimi anneme ya da babama sevdirmek için elimden geleni yapardım. Çok tuhaftır ki böyle bir ilgi hiçbir zaman hoşuma gitmedi. Hatta böyle zamanlarda genellikle karşımdaki insanlardan soğuyorum. Bir tek anneannem bana ilgi gösterdiğinde ona karşılık veririm. Onunla daha mutluydum. Babamı on dört yaşına kadar gördüm. Annem ve babam ayrıldıktan sonra onu çok görmedim. Çok fazla bir bağımız ve ilişkimiz olmadı. Aynı evin içinde bir ilişkimiz vardı ama çok sıkı fıkı olmadığımız için bu durum benim için çok büyük bir boşluk yaşatmadı. Ama kardeşim için çok zor oldu. Boşanmaları kardeşimde büyük bir depresyona yol açtı. Bazen birinin karşı tarafa yaşattığı şeyler insanın hayatının bazı dönemlerini elinden alıyor ve bunları bir daha asla geri getiremiyorsa o insana karşı ister istemez bir duvar örüyorsunuz. Babama karşı yaşadığım şey tam olarak buydu. Babamı hatırlayamıyorum. Bazen kendimi zorluyorum. Mesela neler yapardı veya nasıl biriydi diye sorduğum oluyor kendime. Fotoğraflara bakınca biraz anımsıyorum ama genel olarak babamı hatırlamıyorum. İnsan babasını unutur mu? Ben resmen unuttum. Şimdi o dönemlerdeki halime şöyle seslenmek isterdim. Sabret hepsi geçecek. Elbet adalet yerini bulacak. Sonunda da adalet yerini buldu. Bunda şüphe yok. Ardından sarılır ağlardım kendime. Çok evde ağlayabilen biri de değilimdir. İnsanlar beni gülerek hatırlasın diye düşündüğüm için hiç ağlamam. Bir de evde ağlamak hiç bana kalmıyor genellikle. Evde benden çok diğerleri ağladığı için ben her zaman bu durumu toparlamaya çalışan tarafta oluyorum.’’

KARDEŞİM İLE NÖBETLEŞEREK PARKA GİDERDİK!

Bölümün ilerleyen dakikalarında Gökhan Çınar’ın, ‘’O çocuğa neler söylemek isterdin?’’ sorusu üzerine duygusal anlar yaşatan Kadir Ezildi, yaşadığı durumu şu şekilde ifade etti; ‘’Ben o omzu düşük çocuğu yerden kaldırdım. Kalk sana kazık atanlardan öç almanın zamanı geldi derdim. Hayatta sen düşersen seni kaldıracak kimsenin olmadığını biliyorum. İhanet eden, kazık atan, yediğini inkar eden ve benim hayatımı zindana çeviren her kim varsa ben başarım ile onlara unutmayacakları öyle bir tokat attım ki, felekten sille yeseler belki kendilerine gelebilirlerdi ama bu tokattan sonra asla kendilerine gelemezler. Çocukken parka gitmek istiyorduk kardeşimle ama biz birlikte o parka hiç gidemiyorduk. Sadece nöbetleşe bir şekilde parka gidebiliyorduk. Neden bir çocuk kardeşi ile nöbetleşe parka gider? Annem o kadar çok sinir krizi geçiriyordu ki anlatamam. Kendisine bir şey yapacak diye bazen çok korkuyorduk. Sırf annemi evde yalnız bırakmayalım diye kardeşimle nöbetleşerek parka gidip oyun oynuyorduk. Şimdi benden bize bunları yaşatan birini affetmemi isteyebilir misiniz? Bana diyorlar ki; Allah korusun ya baban vefat ederse ne yaparsın? Her canlı ölümü tadacaktır, ona göre yaşayacaktı diyerek onlara cevap veriyorum. Babam evden gittikten sonra onun yanımızda olduğu dönemlerden bir tane çatal dahi yok artık evimizde. Sonra çalışmaya başladım. Hastanede yoğun bakıma girdim. Her yerde entübe ve yoğun bakımda kalan insanlar vardı. Henüz on sekiz yaşında bir çocuk olarak vefat eden hastaların çenesini ve ayaklarını bağlayıp onları kefene sarıyordum. Ardından morga indirip yakınları ile feryat figan hep birlikte ağlıyorduk. Psikolojik olarak zaten iyi değildim. Bir de böyle bir ortama girmiştim. Tüm bunlara rağmen kendime güvenerek ben bu işi yapacağım dedim ve çalıştım. İşimi sonra severek yaptım tek amacım evimdekilere bakmaktı.’’

TEMİZLİK BENİM İÇİN ARINMA BİÇİMİ!

Temizliğe olan hassasiyeti ile dillerden düşmeyen Kadir Ezildi, bu konu ile ilgili ilişkisini şu sözlerle özetliyor; ‘’Temizliğin bendeki anlamı arınmaktı. İnsanlar canları sıkıldığında ya gider dışarı çıkar ya gezer tozar veya buna benzer şeyler yapardı. Böyle şeyler benim kafamı dağıtmıyordu. Hırsımı fiziki olarak atmam gerekiyordu. Bunu da aynı zamanda bir şeye çevirmem veya dönüştürmem gerekiyor diye düşünüyordum. Temizlik ile bunu başardığımı hissettim. Gidip bir kafeye orada ağlasaydım boşu boşuna vakit geçirmiş olacaktım. Üç kuruşluk insanlar için neden böyle bir şey yapayım ki? En azından temizlik ile hem o fiziki hırsımı alıp hem de dönüp arkama baktığımda pırıl pırıl bir ev beni karşılıyordu. Siler, süpürür, temizler ve sonra yorulurdum. Yorulduğumda da o dert artık beni etkilemezdi. Kendime güçlü olduğumu gösteren bir şeydi bu ayrıca. Bu temizliği nasıl başardıysan o derdin de üstesinden bu şekilde gelirsin derdim kendime.’’

O KARARI VERMESEYDİM HALA ASGARİ ÜCRETLE GEÇİNECEKTİM!

Şöhret olma yolundaki ilk adımlarını keyifli bir şekilde anlatan Kadir Ezildi, sunucu olma yolundaki basamakları şu şekilde anlattı; ‘’İlk bana ulaştıklarından inanamadım. Arkadaşlarım benimle herhalde dalga geçiyor sandım. Birkaç gün geçti yine yazdılar. Sonra bana Etiler’de bir adres verdiler ve gelin sizinle görüşmek istiyoruz dediler. O zaman tamam galiba gerçekten bir şeyler oluyor dedim içimden. Görüşmeye Semra diye bir arkadaşımla gittim. Kendimi anlatmamı istediler. Bana dair ne varsa anlattım. Sonra beni arkadaşıma da sordular. O da ne kadar olumsuz şey varsa temizlik takıntım ile ilgili bir bir her şeyi söyledi. Bilmiyor ki aslında söylediği her şey benim bahtımı açıyor. Benin için tüm parayı temizlik malzemelerine harcar gibi laflar etti. Görüşmenin sonunda bizim için tamamsın dediler. Hiçbir şart konuşmadan ben de tamamdır sizinle çalışacağım dedim. Ardından programın çekimleri başladı. Cumartesi günü beni çekime çağırıyorlar ama ben hastanede çalışıyordum. Bütün işlerimi halledip matbaaya form bastırmaya diye çıkıyordum hastaneden ve sonra çekime gidiyordum. İşimi o kadar düzgün yapıyorum ki hiç kimse bir şey anlamıyor göze batmıyordum. Bu bölümlerle birlikte artık tanınmaya başladım. İlk bizim eve tanıtım çekmeye gelmişlerdi. Hiç unutmam annem temizlik takıntım yüzünden benden bıktığını söylüyordu. Bu konularla ilgili zaten Twitter’a ve ana haber kanallarına düştüm. Bir erkek nasıl böyle olur? Annesini temizlikten bıktıran çocuk diye adım çıktı. Şaşkınlık içindeydim. Bu kadarını hiç beklemiyordum. Halk beni çok sevdi. Ben de onlara her zaman kendim gibi oldum. İlk beş bölümden sonra artık bu işi parasıyla yapacağım bir fırsat çıktı önüme. Yapımcılar beni beğenmişti. Kanaldan da bana verecekleri ücreti duyunca kulaklarıma inanamadım. O an çok sevindim ama bir taraftan korku da belirdi içimde. Ya tutmazsa diye düşünüp duruyordum. İnsanlara ya bu iş olmazsa diye ne diyeceğimi bile düşünmeye başlamıştım. Hastaneden istifa edip artık oradan ayrılırken insanlar bana yanlış bir karar verdiğime yönelin laflar söylediler. Beni televizyon dünyasında ne insanlar geldi geçti, hepsi unutuluyor diyerek gözümü korkuttular. Onlara karşılık olarak ben burada güzel iş yapıyor muyum dedim. Evet dediler. O zaman daha ne, ben her yerde iş bulurum dedim. Siz bana gündüz kuşağından program ayarlayabiliyor musun dedim sonrasında. Hayır dediler. O zaman daha ne dedim ve çıktım işten. O an bu kararı vermemiş olsaydım hala asgari ücretle geçinen biriydim.’’