Vakıf Katılım web
Eğitim 21.11.2020 12:20

Türkiye'nin özgün eğitim modeli olan İHL, yurt dışında da büyük kabul görüyor

ÖNDER Genel Başkanı Çal, "Türkiye Cumhuriyeti'nin özgün bir eğitim modeli olan imam hatip liseleri, belki de onun hayal bile edemediği bir şekilde Türkiye sınırlarını aşarak yurt dışında da büyük kabul gördü." dedi.
Türkiye'nin özgün eğitim modeli olan İHL, yurt dışında da büyük kabul görüyor

ÖNDER Genel Başkanı Kamber Çal, "Mahmut Celaleddin Ökten'in ilk tohumlarını attığı, bugün ise Türkiye Cumhuriyeti'nin özgün bir eğitim modeli olan imam hatip liseleri belki de onun hayal bile edemediği bir şekilde Türkiye sınırlarını aşarak yurt dışında da büyük kabul gördü." dedi.

Çal, Ökten'in vefatının 59. yılı dolayısıyla yaptığı açıklamada, imam hatip okullarının, 69 yıl önce dinine bağlı, aydın ve münevver nesiller yetiştirmek düşüncesiyle yola çıkan merhum Mahmut Celaleddin Ökten'in hayali ile hayata geçtiğini, bugün ise uluslararası mecrada kendini ispatladığını belirtti.

Ökten'in aydın, münevver, Doğu ve Batı'yı bilen, farklı dilleri konuşabilen bir eğitimci olarak gençlerin pozitif bilimlere vakıf, dini-kültürel ögeleri içeren medeniyetten beslenen ve dünyayı tanıyan gençler olarak yetişmesini istediğini söyleyen Çal, "O günkü şartlarda, Osmanlı Cihan Devleti'nden gelerek Cumhuriyet döneminde de devam eden ancak 1932'de öğrenci yokluğu bahane edilerek kapısına tamamen kilit vurulan imam hatip okulları artık yoktu. 1949'da imam hatip kursları açılana kadar ülkede 17 yıl, dini hizmetleri bile karşılayacak kimse yetiştirilememişti." diye konuştu.

Çal, o dönemlerde halkın yükselen sesi ve artan talebi karşısında hükümetin de sessiz kalamadığını belirterek, şöyle devam etti:

"Emekli bir öğretmen olan Celal Hocamızın azim ve kararlılığı, Demokrat Partili dönemin Başbakanı Adnan Menderes ve Milli Eğitim Bakanı Tevfik İleri'nin onaylarıyla imam hatip okulları hayata geçti. O yıllar, imam hatip okullarının kuruluşu inanca, dini eğitime, Kur'an-ı Kerim öğretimine susamış Anadolu insanı için çölde bir vaha gibiydi. 7 şehirde ilk açılan okullara Türkiye'nin dört bir yanından talebeler akın akın geldi ve kaydoldu. Kiminin yaşı ilerlemişti, kimi yoksulluk içinde Anadolu'nun bir köyünden kalkıp gelmişti. Yaşlarını küçülten de okula kabul edilmek için bir yıl bekleyen de oldu. Tüm çabaları, ilim öğrenirken dinini de öğrenmek her ikisini bir arada ilerletmek içindi. Keza ilk hocalarımız da hemen hemen hepsi hafız, iyi eğitim almış hocalardı ve bu ilmi, talebelerine aktarmak istiyorlardı. Okulların açılmasıyla öğrencilerine kavuşmak, onları da çok mutlu etmişti."

"Gençler, dinini öğrenirken bir yandan da tüm fenni ilimler ve toplum bilimlerine vakıf oluyorlardı"
İlk kurulan imam hatip okullarının müfredatına bakınca bugünkü müfredata çok yakın bir ders programı olduğunun görülebileceğini anlatan Çal, "Bugün yüzde 75 pozitif bilimler, yüzde 25 de dini ilimler noktasında eğitim veren okullar, bundan onlarca yıl önce birbirinden çok farklı derslerin alındığı, gençlerin her yönden yetiştiği yegane eğitim kurumlarıydı. O dersler arasında neler mi vardı? Osmanlı döneminde imam hatiplerin ilk nüvesi olarak 1912 yılında kurulan ve sonra da eğitim hayatına devam eden okullarda Arap, Fars ve Osmanlı edebiyatı, hendese, hukuk, astronomi, felsefe, sosyoloji, tabiat ilmi, medeniyet tarihi ve iktisat dersleri bulunuyordu." dedi.

ÖNDER Genel Başkanı Çal, Celaleddin Ökten'in üzerinde çalıştığı plan ve program doğrultusunda ömrünün en özgün meyvesi olan okulları kurmasının üzerinden tam 69 yıl geçtiğini hatırlatarak, şunları söyledi:

"Celal Hoca'nın programını hazırladığı Cumhuriyet döneminin ilk müfredat örneğinde ise gençlerimiz edebiyat, kompozisyon, felsefe, sosyoloji, mantık, psikoloji, din psikolojisi, coğrafya, geometri, astronomi, fizik, kimya, biyoloji, sağlık bilgisi, yabancı dil dersleri yer alıyordu. Gençler, dinini yani Kur'an-ı Kerim, hadis, tefsir, akait ve ahlakı öğrenirken bir yandan da tüm fenni ilimler ve toplum bilimlerine vakıf oluyorlardı.

Hocamız ilk kuruluştan 10 yıl sonra, 1961 yılında Rahmet-i Rahmana kavuştu. Bu ilk yılların sıkıntıları, binaların olmaması, öğretmen atanmaması, mezunlarına üniversite hakkı tanınmaması gibi okulların yaşadığı zorluklar onlarca yıl devam etti. Halk tarafından sahiplenilen bu güzide eğitim yuvaları çoğu zaman ihtiyaçlarını da halkın karşıladığı kurumlar oldu. Son dönemde ülkenin normalleşmeye başlaması ve imam hatiplerin önündeki engellerin kaldırılmasıyla birlikte okullarımız diğer eğitim kurumları ile eşit haklara ve fırsatlara sahip oldu. Hızlı bir büyüme ve gelişme ivmesi de işte bu yıllarda başladı."

"Bugün 22 ülkede 54 imam hatip programı uygulayan okulumuz bulunuyor"
Okullara olan baskının kalkmasıyla ailelerin çocuklarını İHL'ye göndermeyi tercih ettiğini ifade eden Çal, "Okulların orta kısımları yeniden açılıp, mezunlarının üniversiteye girmelerindeki ayrımcı uygulama da ortadan kaldırılınca birçok aile, dün olduğu gibi bugün de imam hatip okullarımızı tercih eder oldu." dedi.

Okulların tercih edilmesindeki başka bir faktörün de İHL'nin her geçen gün artan eğitim kalitesi ve proje okullarla beraber program çeşitliliğinin sağlanmasyla olduğunu vurgulayan Çal, "Bugün sayıları 500'ün üzerinde olan proje okullarda 8 dalda ve uzmanlık alanında eğitim veriliyor. Hafızlık, temel İslam bilimleri, dil, sanat, spor, fen ve sosyal bilimler, teknoloji ve uluslararası alanda eğitim veren okullarda on binlerce gencimiz kendi yetenekleri ve becerileri doğrultusunda geleceğe hazırlanıyor."ifadelerini kullandı.

ÖNDER Genel Başkanı Çal, şunları kaydetti:

"Celal Hoca'nın ilk tohumlarını attığı, bugün ise Türkiye Cumhuriyeti'nin özgün bir eğitim modeli olan imam hatip liseleri, belki de onun hayal bile edemediği bir şekilde Türkiye sınırlarını aşarak yurt dışında da büyük kabul gördü. Bugün 22 ülkede 54 imam hatip programı uygulayan okulumuz bulunuyor. Bu okullarda yetişen gençler aynı Türkiye'deki gibi pozitif bilimlerle dini ilimleri aynı çatıda alarak eğitimlerini tamamlıyor. Ayrıca, Türkiye'deki uluslararası imam hatiplerde ise dünyanın 5 kıtası ve 80 ülkesinden binlerce öğrenci eğitim alıyor. Bu gençler, çoğu zaman üniversiteyi de Türkiye’de tamamlayarak ülkelerinde eğitim, mühendislik, tıp, hukuk ve benzeri alanlarda hizmet veriyor. Ne mutludur ki bu 69 yıl önce başlayan eğitim yolculuğu ve gelenek bugünlere başarıyla geldi. Bu güzel günleri gördüğümüz için Allah'a hamdediyoruz ve bu efsanenin altında imzası olan başta Celaleddin Ökten Hocamız olmak üzere devlet büyüklerimizi ve adını anamadığımız eğitim çınarlarımızı minnetle ve şükranla yad ediyoruz. Allah onlardan razı olsun. Kabirleri nur, mekanları cennet olsun inşallah."