BERLİN'DE GENÇLERİN SORULARI

Dr. İlhami FINDIKÇI
Tüm Yazıları
Berlin'deki uluslararası gıda fuarını dolaştık. Ülke olarak bu tür fuarlarda yer almakta güçlük çekerken geldiğimiz nokta sevindirici. Bununla birlikte fuarda ülkemize ayrılan yer ve firmalarımızın tek tip stant yapısı, daha almamız gereken ciddi bir yol olduğunu gösteriyor.

On yıl aradan sonra yeni bir konferans için Berlin’indeyiz. Berlin gibi yaşayanları da değişmiş. Yerli halkın müsamahası azalmış, 3 ve 4. kuşağa gelen Türkler’in çoğu, iyi eğitim almış, iş kurmuşlar.

MÜSİAD Berlin Başkanı Ömer Başkan, Başkan Vekili Murat Epli ve Genç Müsiad Berlin Başkanı Erkan Kulanoğlu’nun rehberliğinde şehri dolaşıyoruz. Eski ile yeni iç içe geçmiş. İnsanları ortadan ayıran ve kalıntıları korumaya alınan duvar, adeta haykırıyor: ‘İnsan zihninin yıkamayacağı duvar yoktur’. Amerikan, İngiliz ve Fransız Büyük Elçilikleri, şehrin en güzel yerinde dikkati çekiyor. Yeni elçilik binamız göz kamaştırıyor.

Şehirde her şey yerli yerinde ve abartı yok, tipik bir batı toplumu. Mantık odaklı kurallar önde. Şehir, mimarisi, meydanları, heykelleri ve alt yapısıyla çok şeyler söylüyor ama insanlar konuşmuyor. Haz ve hız çağının içe dönük yaşamı, sokaktaki insan manzaralarına hâkim. Duygularını saklayan, donuk ve mutsuz yüzler algı alanımızı dolduruyor. Şehir, daha sert ve tutucu bir milliyetçiliğe doğru yol almış. Son bir yılda vatandaşlarımıza, iş yerlerine ve sivil toplum kuruluşlarımıza yönelik yüzlerce ırkçı saldırı olmuş. Sanki bir hükümet politikası gibi Türkiye’nin aleyhine ne varsa destek görmesi, içimizi acıtsa da uzun binaların arasında beliriveren minareler, birlikte yaşamaya dair umutları yeşertiyor.

Türkiye’nin Resmi

Berlin’deki uluslararası gıda fuarını dolaştık. Ülke olarak bu tür fuarlarda yer almakta güçlük çekerken geldiğimiz nokta sevindirici. Bununla birlikte fuarda ülkemize ayrılan yer ve firmalarımızın tek tip stant yapısı, daha almamız gereken ciddi bir yol olduğunu gösteriyor. Bunun için sık sık dışarıdan bakmak lazım Türkiye’nin resmine. Küresel bir pazara dönüşen dünyada daha fazla yer almak için çok ciddi atılımlara ihtiyaç var. Yükte hafif, pahada ağır, teknoloji odaklı ürünleri üretip ihraç etme seferberliğine başlamamız lazım. Ancak tek başına maddi alandaki üretim ve gelişmenin yeterli olmayacağı da açıktır. 

Zira batı toplumlarının yitirmeye başladığı insani değerleri korumamız, aile şirketleri ve liderlik konulu konferansımızın odak noktası oldu. Berlin International Üniversitesi’nde verdiğimiz konferansa katılan çoğunluğu genç aile şirketi sahipleri, akademisyenler, profesyonel yöneticiler ve üniversite öğrencilerinin ortak arayışı; temel değerlerimizi yitirmeden gelişmek, Avrupa’da daha önemli girişimler yapmak ve devletimizin bir bütün olarak daha güçlenmesi.

Özellikle aile yapısındaki aşınma ve bununla başa çıkmak için yapılması gerekenler, yurt dışındaki vatandaşlarımız için daha önemli. Çünkü ruhumuzu devre dışı bırakmamak için günümüzde varlığa ve cisme dayanan hayat alışkanlıklarını denetleyebilmemiz elzem hale gelmiştir. İnsan olarak yaşamımızı sürdürmenin önündeki engeller giderek çoğalmakta. Aile, bu engellerle savaşın en güçlü kalesidir. Çocuk ve gençlerin ne olacakları kadar kim olacaklarına da kafa yormamız önemlidir. Akademik başarıları kadar duygu, ruh ve insani değerler alanındaki gelişimlerine zaman ayırmak, emek vermek, onların sağlam bir benlik, kimlik ve kişilik inşa etmelerini sağlayacaktır.

Kendini Bilmek İsteyen Gençler

Özellikle hak ve adalet anlayışını bir yaşam biçimi haline getirmiş, soru sormayı ve araştırmayı bilen, demokrasiyi içselleştirmiş ve hayatının merkezine evrensel ahlakı yerleştirmiş… Devletimizi, milli ve manevi değerlerimizi temsil edebilen ama içinde bulunduğu toplumun ve küreselleşen dünyanın değerlerine yabancılaşmayan, alt ve üst kimlikleri arasındaki geçişi sağlayabilen gençlerin yetişmesi önemlidir.

Konferansın sonunda sohbet ettiğimiz, ciddi girişimlere imza atarak şirket kuran iş insanları, akademisyenler, hekimler, mühendisler, psikologlar, mali müşavirler… Sorularıyla dünyayı ne kadar iyi okuduklarını gösterdiler. Daha da önemlisi, kendilerini daha çok bilmeye yönelik merakları ve iç yolculuk arayışları takdire şayandı.