Vakıf Katılım web

AB, TÜRKİYE POLİTİKASINI DEĞİŞTİRMELİ

Ozan CEYHUN 30 Haz 2018

Ozan CEYHUN
Tüm Yazıları
24 Haziran 2018 tarihinde Türkiye'de gerçekleşen Cumhurbaşkanlığı ve TBMM seçimleri yapıldı ve bitti. Recep Tayyip Erdoğan bir kez daha seçmenlerin güvenine sahip bir lider olarak seçildi. AK Parti de seçimlerde oluşturduğu "Cumhur İttifakı" ortakları ile yani MHP ile mecliste çoğunluğa sahip konumda. Türkiye önümüzdeki beş yıl yani 2023 yılına kadar istikrarlı bir yola çıktı.

AB bu gerçeği artık fark etse ve Türkiye’de seçmenlerin demokratik kararına saygı gösterse çok iyi olacak. Üstelik bunu sadece Türkiye için değil AB’nin çıkarları için yapmasında yarar var.

Görünen o ki AB’de hala bu konuda büyük bir hata yapılarak hala eski Türkiye Politikası’nda ısrar etme eğilimi var. Oysa AB’nin artık bu yanlış politikasını değiştirmesi AB’nin güvenlik, ekonomi, sosyal ve sığınma gibi politika alanlarında en başta AB ülkeleri için yararlı olacak.

28 ve 29 Haziran 2018 günleri Brüksel’de AB Liderler Zirvesi toplanacak ve Temmuz ayının başından itibaren de Avusturya Dönem Başkanlığı başlayacak.

Ve bu Zirve öncesi gene büyük bir hata yaparak AB, Türkiye ile Gümrük Birliği’nin genişletilmesi konusunda müzakerelere şu an için başlanmaması kararı aldı. AB’ye üye ülkelerin dışişleri ve AB bakanlarının katıldığı Genel İşler Konseyi’nin Salı akşamı Lüksemburg’da yapılan toplantısında Gümrük Birliği’nin genişletilmesi için Türkiye ile müzakerelere şu an için başlanmaması kararlaştırıldı. Aynı toplantıda, Avusturya’nın Türkiye ile AB arasındaki üyelik müzakerelerine resmen son verilmesi yönündeki talebi ise neyse ki çoğunluğun desteğini alamadı. 

Sonra da sanki Türkiye bu tarz açıklamalarla “kandırılabilinirmiş” gibi Türkiye’nin “bir çok alanda önemli bir ortak” olmayı sürdüreceği belirtilen bir açıklama yapılarak  “Türkiye’nin Suriye’den gelen 3,5 milyondan fazla mülteciyi kabul etme ve barındırma konusunda gösterdiği çabaların” takdir edildiği vurgulandı. Mülteci mutabakatının sürdürülmesinin AB’nin “temel” öncelikleri arasında yer aldığı ve “her iki tarafında da çıkarına” olduğu belirtildi.

Hem Türkiye’nin hem de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının bu “uyduruk” açıklamalara karınları tok. Bir yandan Türkiye’yi dışlayacaksınız öte yandan da “mültecileri aman tutun, AB’ye bırakmayın” diye yalvaracaksınız. Türkiye’de insanlar bıktı bu açıklamalarınızdan artık!

AB farkına varsa artık çok iyi olacak: Türkiye'ye çağ atlatacak Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin işleyişi netleşmeye başladı. Bakanlık sayısının 16'ya indiği, 4 ofis, 9 kurul ve 8 başkanlıktan oluşan yeni sistem, sosyal yaşamdan diplomasiye, ekonomiden adalete kadar her alanda oluşturulmaya başlanılıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan yardımcıları ve bakanları parlamento dışından atayacak. Yeni kabineye iş dünyasından, kültür sanat, spor gibi alanlardan kamuoyunun yakından bildiği isimlerin de girmesi bekleniyor..

Ofisler düşünce kulübü olarak görev yapacak. Doğrudan Cumhurbaşkanı ile çalışacak. Yatırım, finans, dijital dönüşüm, insan kaynakları alanlarında önemli rol üstlenecek ofislerde siyasi düşüncelerine bakılmaksızın iktisatçılar, sosyologlar, teknokrat, alanlarında uzman isimler de çalışacak. Bir çok kurulun yanında Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu, Türkiye'yi dünyada daha etkili konuma yükseltecek politikalar üretecek.

Kısacası, AB hala Türkiye konusunda tutarlı tek bir adım atmayı beceremezken Türkiye kararlı bir şekilde yolunda ilerlemekte. AB, Türkiye’yi kaybetmek istemiyorsa artık başka kararlar yapmak ve başka açıklamalara imza atmak zorunda!

Ya AB, Türkiye’ye yönelik olarak uygulamakta olduğu yanlış politikasını değiştirecek ya da AB, Türkiye’yi kaybedecek.

Böyle bir durumda elbette Türkiye’de kazanan olmaz ama asıl kaybeden AB olacaktır. Türkiye, bunun böyle olmasını istemiyor. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları da hala AB’nin hatasını düzelteceği umudunu taşımakta.

Evet daha geç olmadan Türkiye Politikası’nı değiştirmesi çok iyi olur!