​ADALETİN TELLERİNE KUŞLAR MI KONDU?

Murat BAŞARAN 11 Ağu 2017

Murat BAŞARAN
Tüm Yazıları
Yaklaşık 200 bin ByLock kullanıcısı olduğu iddia ediliyor.

1- Yaklaşık 200 bin ByLock kullanıcısı olduğu iddia ediliyor. FETÖ denen akıl almaz ihanetin ve ihanet çetesinin boyutunu küçültmek derdinde asla olmam. Fakat pazardan yaşlı teyzeyi derdest etmek ve benzeri operasyonlar bu işin sulandırılmak istendiğinin ve dolayısıyla çevresel etkiyle birlikte en az bir milyon kişiyi manipüle etmenin işaretidir.

2- Dolayısıyla yargının ne kadar temizlendiği veya yargıya müdahale olup olmadığı konusu hakkında içimiz asla rahat değil.

3- Öyle bir ülkeyiz ki muhalefet partisinin başındaki adam (artık lider demeyeceğim) Almanya’ya Türkiye’yi şikâyet edip, “Türkiye’de can ve mal güvenliği yok” diyecek kadar dengesini kaybetmiş vaziyette. Halbuki Ankara’dan yürüye yürüye İstanbul’a gelinmek istense, hiçbir problemle karşılaşmayacağını bütün dünya gördü.

4- Türkiye’yi 15 yıldır yöneten partinin lideri, aynı zamanda ülkenin Cumhurbaşkanı “Yorulan gitsin. Metal yorgunluğu. Kibirliler temizlenecek. FETÖ’cülere dikkat” ve benzeri ifadelerle kendi partisini bu mikroptan arındırmaya veya korumaya çalışıyorsa, 15 Temmuz’da verdiğimiz mücadele, giriştiğimiz boğuşmanın sadece peşrev kısmıymış demek ki…

5- Darbe girişiminin ve FETÖ mikrobunun taşıyıcısı olan ve hainlikleri hakkında şüphe bulunmayan lider kadro, konfor ve özgüven içinde yargıyla dalga geçerken, yargının bakkal, manav, pazarcı teyze ile uğraşması, millette “sonuçsuzluk” yılgınlığına sebep olmaya başladı.

6- İhlas Holdingde 20 yıldan fazla çalışmış ve camianın tam da orta yerinde bulunmuş biri olarak bana birisi dese ki, “İhlas’ta 100 tane FETÖ’cü var. Hadi tahmin et.” Kesin FETÖ’cü olmayan 10 kişiyi saymayı tercih ederim ve bunlardan birisi de dün gözaltına alınan Ahmet Sağırlı’dır diye listeye alırım. Şimdi elbette adaletin tecellisini bekleyeceğiz. Fakat verdiğim sözü tekrarlıyorum. Ahmet Sağırlı’nın bu işlere bulaşmış olabileceği ortaya çıkarsa, Bülent Arınç gibi “Ben Ahmakmışım” diye haykıracağım ve bunu yazarak ilan edeceğim.

7- Muhtemelen benim ismini bile duymadığım ve bilmediğim şüpheli ve sanıklar için benim yaşadığım şaşkınlıkları yaşayıp “Bu adam FETÖ’cü olamaz” diye midesine kramp giren birçok insan var. Demek ki “adalet”in gecikmemesi gerekiyor. 

8- Yasemen Binbir isimli okuyucumuz uzun mailinde, ByLock kullandığı iddiasıyla ihraç edilmiş eşi Üzeyir Binbir isimli emniyet mensubunun başına gelenleri anlatıyor. Yurt içinde ve dışında konuyla ilgili her yere müracaat ettiklerini, kendilerini aklar şekilde raporlar çıkmasına rağmen durumun düzeltilemediğini anlatıyor ve “Bizi zorla FETÖ’cü yapacaklar!” diye şikâyet ediyor. 

9- Ben hukukçu değilim. Açıkçası hukuki işlerden de sırf bu “gecikme” ve “derdini anlatamama” endişesinden dolayı sıradan vatandaşın tırstığı gibi tırsarım. Bir zamanlar bu millet karakolun önünden geçmeye korkuyordu. Şimdi kandillerde karakol ve kışla ziyaretlerine gidip aradaki mesafeyi kaldırmaya çalışıyoruz. “Adliye Sarayı” yazılı binalardaki totaliter çağrışımlar yapan “Saray” ifadesini kaldırıp, orada çalışanların ayaklarını da vatandaşın bastığı zemine bastırmak, “adalet ve güven” duygusunu geliştirecektir.  

10- Gazeteci olmak, bütün olayların perde arkasını bilmek anlamına gelmiyor. O kadar mühim görevlerde bulunan insanlarla konuşuyoruz. Bilgi alışverişi yapıyoruz. Ama gece olup dostlarla çay içip sohbet ederken, Recep Tayyip Erdoğan’a sadakatinden emin olduğumuz 10 tane isim sayamıyoruz. 

11- Türkiye’nin midesi şişti. Aman fitne çıkmasın. Aman şu zor süreçte dikkatli olalım derken, çatlayıp gideceğiz. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan milletten aldığı yüzde 52’lik desteğe yaslanarak ve dahi Kasımpaşalı damarını da şişirerek, tıkanan yolları açmalıdır. Elbette trafikten bahsetmiyoruz. Köprü, tünel, yol işleri gündemimizden çıktı. Kılıçdaroğlu’nun oyuncak ettiği “adalet”in ana damarlarına acil stent takılıp hak- hukuk akışı hızlandırılmalıdır.

12- FETÖ’nün nasıl bir hain ve imansız olduğunu herkes anladı. Vatana kastetmemiş olmak şartıyla üç kuruşunu Bank Asya’ya yatırdı veya maklube partisinde fazlaca yedi diye gözaltında tutulan ve fakat Araf’ta kalan sıradan insanlar ve aileleri rahatlatılmalıdır. Bir taraftan ucundan bulaştığı pisliğe lanet okuyacakken, bir taraftan her türlü özlük hakları elinden alındığı için bunalıma girip devletine de yanaşamayan büyük bir kitle söz konusu. İş işten geçmeden adalet tecelli etmeli, vergi hırsızları söz konusu olunca onlarca kez bulunabilen af/ faiz silme/ taksitlendirme benzeri formüllerden, aldatılmış sözde hizmet tabanına da bulunmalıdır.   

13- 2019 yaklaşırken, toplum olarak birbirimize karşı stresimizi azaltmış, yaşadığımız faciayı geride bırakmış ve gelecek için heyecanlanan bir duygu atmosferine bir an önce girmeliyiz.