Vakıf Katılım web

​ALİ MURAT DARYAL'I UĞURLARKEN

Erol ERDOĞAN 18 Mar 2017

Erol ERDOĞAN
Tüm Yazıları
Size güzel bir adamdan bahsedeceğim.

Size güzel bir adamdan bahsedeceğim. 1990’lı yıllar. Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde öğrenciyim. 12 Eylül darbesi ile 28 Şubat darbesinin arasındaki yıllardayız. 12 Eylül darbesinin siyasi hâkimiyeti sona ermiş olsa da alışkanlıkları her alanda kendini gösteriyor. Henüz pek özgür değiliz. Gençlik damarımıza dur demeye çalışan çok. Üniversitelerde öğrenci faaliyetlerine yavaş yavaş müsaade ediliyor. Öyle her etkinliğe müsaade yok. Arkadaşlarımızla kurduğumuz okulun ikinci öğrenci kulübü olan Nida Kültür ve Araştırma Kulübünde faaliyetler yapmaya çalışıyoruz. İsmail Kıllıoğlu Hocamız danışmanlığımızı yapıyor. Raşit Küçük ve Nedim Urhan hocalarımız her zaman destekçilerimiz. Endülüs Günleri, Cahit Zarifoğlu’nu Anma Haftası, Bosna’ya Yardım Kampanyası gibi pek çok organizasyonu başarmanın motivasyonu ile yeni işlere girişiyoruz. 

Alanında söz sahibi olan misafirleri okulumuza davet ediyoruz. Onları dinlemek hoşumuza gidiyor. Okulumuzdaki hocaları da programlarımıza davet ediyoruz. Bazıları geliyor, bazıları mazeret beyan ediyor. İlahiyat Fakültesi bile olsa Milli Görüşçü olmanın “yanlış işler” sayıldığı dönemler. Öğrenci kulübümüzün gönlü ve faaliyet alanı geniş ama siyasi aidiyetimizin biliniyor olmasının zorluklarını yaşıyoruz. Aynı zamanda fakültenin MGV sorumlusuyum. Öğrenciler arasında güçlü olsak da öğretim üyeleri nezdinde öyle değiliz. Zaman zaman can sıkıcı şeyler oluyor ama enerjimiz engel tanımıyor. Ne de olsa genciz, deliyiz, eyvallahımız yok.

Bir ara, o zaman Refah Partisi İstanbul İl Başkanı olan Recep Tayyip Erdoğan’ı okula davet etmek istiyoruz. İmkânsız gibi bir şey; vazgeçiyoruz. Tayyip Beyi önce öğrenci evimize davet ediyoruz. Kalkıp geliyor. Daha fazla öğrenciyle buluşması için bu defa Ümraniye MGV’de bir program tertip ediyoruz. Müthiş günler. “Başaracağız” hissi her gün daha çok sarıyor bizi. Öyle de olsa munisiz, iletişim hatalarına düşmemeye özen gösteriyoruz. Aklımıza RP Lideri Necmettin Erbakan’ı okula davet etmek geliyor. Heyecanlanıyoruz. Hemen afişimizi hazırlayıp ilgili dekan yardımcısına teslim ediyoruz. Afiş imzalanırsa etkinliğe onay çıkmış olacak. Günler geçiyor, imza yok. Okula pek çok siyasi isim gelip gidiyor bu arada. Dekanlığa gelip gidiyoruz, imza yok. “Neden?” diye soruyoruz. “Kem küm” deniliyor, imza yok. Bir gerilim yaşıyoruz ve imza atılıyor. Erbakan Hoca okula geliyor. Öğrenciler bağrına basıyor. Koca salon hınca hınç doluyor. Müthiş günler gerçekten. 

Ali Murat Daryal’ı öyle günlerde tanıdım. Siyasi çizgi olarak bizimle değildi ama bunu hissettirmez, sorun etmezdi. Bu yönüyle pek çok hocadan ayrılırdı. Selçuk Eraydın ve Emin Işık hocalar da öyleydiler. Onlar için öğrenci emeği kıymetliydi. Ali Murat Daryal Hoca başkaydı tabii. Öğrenci ve insan dostuydu. İletişim kurmak, tebessüm etmek, moral vermek, farklı olanı anlamak ahlakıydı. Davet ettiğimizde etkinliklerimize koşarak gelirdi. Yolda karşılaştığımızda hal-hatır sorardı. Gözlerinde hep bir yaşam sevinci, dostluk ışıltısı olurdu. Şakalaşmayı ve espriyi severdi; sevdiklerine takılırdı. Derslerde zaman zaman şişmanlığıma atıf yaparak “Bak Erol, ben Beşiktaş sahilinde oturuyorum. Boğazda denize falan girme, denizi taşırma.” derdi. Gülüşürdük. 

Ali Murat Daryal Hoca’dan ben şunu öğrenmiştim: İnsanın dili, aşireti, ülkesi, milleti, partisi, tarafı farklı olabilir ama insanlık başkadır. Muhalifin de olsa muhatabın erdemli ise onu tut, onunla dost ol, onu sev, ona değer ver.

O yıllarda “Kurban Kesmenin Psikolojik Temelleri” kitabını okuyunca daha çok sevmiştim hocayı. Olaylara sosyoloji ve psikoloji refleksiyle de bakmamızı öneren-öğreten bir kitaptı. Hocanın bunun dışında, İslâm’ın Doğuşu ve İlk Yayılışının Psiko-Sosyal Açıdan Tahlili, Dinî Hayatın Psiko-Sosyal Temelleri, Psiko-Sosyal Açıdan Medeniyetler ve Mesajları adlarında başka kitapları da vardı. 

Bunları şunun için anlattım. 1931 yılında doğan Ali Murat Daryal Hocamız önceki gün (16 Mart 2017) vefat etti. Vefat haberini duyunca o yıllar aklıma geldi ve hatırladıklarımı paylaşmak istedim. Hocamıza rahmet diliyorum, mekânın cennet olsun. Bir Fatiha okuyun lütfen. Bir de, kimde rastlarsanız iyiliğe değer verin.