ANAMAS BÖLGESİ'NİN ANTİK ALANLARI (2)

İsmail ŞAHİNBAŞ
Tüm Yazıları
Geçtiğim haftaki yazımda Anamas Bölgesi'nin antik Pisidia kültür coğrafyası içerisindeki yerini konu etmiştim. Bu yazımda ise Anamas coğrafyasındaki az bilinen antik alanları tanıtacağım. Anamas kültür coğrafyasının merkezi olan Eurymedon antik kenti ile ilgili yazıyı yine bu bölümde paylaşmıştım. İnanç turizminde önemli bir yeri olan ve Pisidia Dönemi'nde tapınak olarak Eurymedon Tanrısı heykeli Isparta Müzesi'nde görülebilir.

Geçtiğim haftaki yazımda Anamas Bölgesi’nin antik Pisidia kültür coğrafyası içerisindeki yerini konu etmiştim. Bu yazımda ise Anamas coğrafyasındaki az bilinen antik alanları tanıtacağım. Anamas kültür coğrafyasının merkezi olan Eurymedon antik kenti ile ilgili yazıyı yine bu bölümde paylaşmıştım. İnanç turizminde önemli bir yeri olan ve Pisidia Dönemi’nde tapınak olarak Eurymedon Tanrısı heykeli Isparta Müzesi’nde görülebilir. 

akpinar oreni

Tymbriada

Akçaşar Mahallesi’nin 2 km kuzeyinde yer alan antik kent, Asartepe olarak da bilinen bölgede (Mirahor Mevkii) Akpınar Tepesi’nin eteklerinde bulunuyor. Ünlü gezgin W. Ramsey Tymbriada’nın önemli bir kent olduğunu belirtmiştir. Bir tepe ve tepe etrafına kurulu bulunan antik şehir, geniş bir alana yayılmıştır. Çok fazla tahrip olan antik şehirde, bir kaç mimari eserin dışında, kayda değer kalıntı kalmamıştır. Şehrin kurulduğu tepenin batısında kare planlı, ana kayadan yararlanılarak yapılmış bir sarnıç bulunmaktadır. Ana kayanın olmadığı yerde sarnıç duvarları kesme taşlar örülerek düzenlenmiştir. 

antik duvar

Çok geniş bir alana yayılan Aşağı Şehir’de ayakta yapı görülmemektedir. Fakat eteklerinde yoğun olmak üzere, sütun gövdeleri, friz parçaları gibi mimari eserler tüm araziye dağılmış vaziyettedir. Asartepe kayalığının eteklerinden 300-400 metre aşağılara kadar ve çevresinde tuğla kırıklarından yerleşmenin devam ettiği anlaşılmaktadır.

antik yol

Burada yapılan yüzey araştırmalarında kabartmalı bir stel bulunmuş. Yüksekliği 61 cm, genişliği 95 cm, kalınlığı 23 cm olan stel, hemen hemen üçte birinden ikiye ayrılarak sağ tarafı boş bırakılmış, sol tarafın üst yarısına Herakles sopası ve üzerinde aslan postu olan bir yüksek kabartma, alt yarısında dört satırlık, satır araları düzenli, harf yüksekliği 2 cm olan ve büyük ölçüde okunabilen bir yazıt yazılmıştır: “Dinçliğinden ve yaptığı tüm işlerden dolayı her yerde aslan yürekli olarak (anılan) Stephios Stephanos sağlığında bizzat bu steli yaptırdı.” Yazıtı üslup ve harf karakterlerinden dolayı MS 3. yüzyıla tarihlemek mümkündür.

Yörede Helenistik Çağ’a ait MÖ 2. ve 1. yüzyıldan kalma sikkelere rastlanmış olup, koloninin Hadrianus Dönemi’nde (MS 117-138) yeniden kurulduğu ve Severus Alexander Dönemi’nde (MS 222-235) kadar sikke bastığı bilinmektedir. Ayrıca Tymbriada’nın ismi Stabron, Hierocles ve kilise kayıtlarında da yer almaktadır. 

Tynada

Tynada antik kenti, Aksu’nun 15 km güneydoğusunda yer alan Terziler Köyü’nde, Terziler Sivrisi olarak da bilinen bölgede yer alır. F. Sarre 1895 yılında bulduğu bir yazıt nedeniyle burayı Gynada Tynada olarak isimlendirmiştir.

duvarlarda antik izler

Terziler Sivrisi, kaçak kazılarla tahrip edilmiş durumdadır. Akropolün güneyinde bir kaya mezarı yer almakta olup, akropoliste Hellenistik şehir surları, hala ayakta bulunmaktadır. Aşağı Şehir'de de teras duvarları ve yapı kalıntıları görülmektedir. 

eurymedon tanrisini KROPLAYALIM

Sarre’nin anlattığından çok farklı, yapı taşları haricinde, işlemeli, kabartmalı parçalar kaybolmuş. Yüz yıl önce alınlığa kadar ayakta olan tapınaktan bugün yalnızca stylobat ve cella köşesi kalmıştır. Exedra ise kısmen ayakta kalmıştır. Yanlarında sadak, triskeles kabartmaları görülmektedir. Birkaç işlemeli lahit parçası,

keramik ve su şebekesine ait künk parçaları mimari haricinde görülebilir.

Tynada’daki kaçak kazılar sonucu tümüyle tahrip edilmiş yapı kalıntıları arasında kabartmalı, dört stel parçası ve küçük bir sunak bulunur. Stellerin üçü Aksu Yöresi’nde çok yaygın olan Pisidia tipindedirler. Dördüncü stel kılıç-kalkan üzerinde aslan kabartmalıdır. 44 cm yüksekliğinde olan sunak üç taraftan kabartmalıdır. Cephede Zeus, bir elinde asa, diğerinde şimşek demeti tahtta oturmakta. Sol yanda buğday başaklarından bir çelenk, sağ yanda asma yaprakları arasında bir üzüm salkımı bulunur. Terziler Köyü içinde, üç figürlü, yazıtı okunmayan, üçgen alınlıklı Pisidia tipli mezar steli, 1950 yılı yapımı bir çeşmenin yan duvarında bulunuyor. 

Terziler Köyü içinde bu tip steller yapıların duvarlarında görülmektedir. Üçgen alınlıkta bir insan büstü yer almakta. Ayakta, giyimli üç figür görülmekte. Figürlerin üstündeki silmede iki satırlık kısmen okunabilen bir yazıt bulunmaktadır.

senitli antik kenti

Senitli Yaylası antik yerleşkesi 

Aksu’nun 13 km kadar kuzeydoğusunda, Anamas Dağı üzerinde yer alan Senitli

Yaylası’nda yapılan araştırmalarda; burada nekropolü ile birlikte, çok geniş bir alana yayılmış antik bir yerleşme bulunmaktadır. Bu antik yerleşim alanının, literatürde ve herhangi bir antik kaynak ya da seyahatnamede adı geçmemektedir. Keramik, mimari kalıntılar, mezar stelleri ve yazıtlara dayanarak, bu yerleşmenin Helenistik Çağ’dan itibaren Roma ve Geç Antik Çağ’a kadar devam ettiğini düşünülmektedir.

tynada antik duvar ANA FOTO

Mimari kalıntıların hiçbiri ayakta değildir. Bölgede yer alan yaylacılar, bu bölgeyi Kaletepe olarak adlandırmışlardır. Kaletepe olarak adlandırılan alanda yıkıntılar çok yoğun bir biçimde görülmektedir. Bölgedeki mezar stelleri Pisidia tipi kabartmalı stellerdir. 

Mezar stelleri, bölgede tanıdığımız Pisidia tipi kabartmalı stellerdir. Hemen hepsi kırıktır. Erkekler genelde toga virilis giymiş, kadınlar; khiton ve khimation giyimlidirler. Başları örtülü, genellikle oturmaktadırlar. Steller bir orta akroter ve yan akroterleri olan üçgen bir alınlıklıdır. Yazıtsız steller çoğunluktadır.

tynada kaya mezari

Yapılan bilimsel araştırmalarda Senitli Yaylası’nda toplam 17 adet yazıt tespit edilmiştir. Bu yazıtlardan iki tanesi epikorik Pisidce ile yazılmıştır. Pisidce yazıtlardan biri Kaletepe’nin güneydoğusunda bulunmuş olup bir mezar steli olamayacak kadar büyüktür. Muhtemelen ya yanında bulunan yıkıntıdan getirilmiş veya tepelerdeki yapılardan yuvarlanmıştır. Roma Çağı’nın Anadolu’da uygarlıkta en üst düzeye çıktığı zamanda bile, bölgede yaşayan yerli halkın dil ve özelliklerini kaybetmedikleri anlaşılmaktadır.