Vakıf Katılım web

Avrupa'da Çin-Alman çekişmesi

Hasan KÖNİ 18 Eyl 2017

Hasan KÖNİ
Tüm Yazıları
İngilizlerin, Avrupa Birliği'nden ayrılmak üzere oy kullanmaları sonucu Avrupa Birliği'ni koruyacak güç olarak Almanya kendini görüyor. Büyük ümitlerle seçilen Fransa Cumhurbaşkanı Macron, zayıf Fransız ekonomisi yüzünden Almanya'ya bağlı.

İngilizlerin, Avrupa Birliği’nden ayrılmak üzere oy kullanmaları sonucu Avrupa Birliği’ni koruyacak güç olarak Almanya kendini görüyor. Büyük ümitlerle seçilen Fransa Cumhurbaşkanı Macron, zayıf Fransız ekonomisi yüzünden Almanya’ya bağlı.

Alman Dışişleri Bakanı Sigman Gabriel, Fransız elçileri toplantısında Avrupa ülkelerinin ortak bir dış politika izlemesi gereğinden bahsediyor. Bu ortak dış politikanın Çin’e karşı izlenmesi gerekiyor. Bunun nedeni ise Çin’in izlediği ekonomik politika.

Avrupa Birliği içinde sonradan Birliğe dahil olan eski Doğu Avrupa ülkeleri ekonomik açıdan zorluklar yaşıyorlar. Çin, Afrika’da izlediği politikayı burada da izliyor. Çin önemli yatırımlarını Avrupa’nın orta ve doğuda bulunan ülkelerine yapıyor. Bu ülkeler dış yatırımlara muhtaç. Avrupa Birliği’nin Latin üyelerinin yani, Fransa, İtalya, İspanya, Portekiz’in ekonomik durumları iyi değil. Bir de başlarında Trump’ın savunma harcamalarını artırma isteği var.

Uluslararası alanda bir çok ekonomik ağ kurmakta olan Çin, Doğu ve merkezi Avrupa ülkeleri için  “onaltı artı bir” formatında bir yapılanmaya gidilmesine çalışıyor. Bu formatın içinde bulunan Avrupa ülkelerinden bazıları şunlar: Latvia, Lütanya, Polonya, Macaristan, Avrupa  Birliği’ne üye adayı Sırbistan ve üyelik dışında kalan Beyaz Rusya. Bilindiği gibi Çin’in Şanghay Örgütü yapılanması içinde  BRİCS  veya yükselen ülkeler olarak adlandırılan, Rusya, Hindistan, Güney Afrika ve Brezilya da var.

Çin bu politikasının uluslararası ilişkilerde bir yenilik olduğunu söylüyor. Onaltı artı bir  Avrupa ülkesinin aralarında ortak iş birliği ve yakın ekonomik ilişkiler kurmak istediklerini belirtiyor. Bu yapılanma içinde, Fransa, Almanya gibi ülkeler yok. Çin için Doğu ve Merkezi Avrupa ülkeleri  Tek Kuşak Tek Yol politikalarındaki bir bölgeyi oluşturuyor ve Çin bu bölgelere  yoğun yatırım yapıyor. Her ülkenin bekleyiş ve amaçları ayrı olduğu için bazı memnuniyetsizlikler de mevcut. Doğu ve merkezi ülkeler, Çin’i insan hakları ve uluslararası ilişkilerin ilkeleri konularında sıkıştırmıyorlar. Zaten kendi koydukları uluslararası hukuk ilkelerini sürekli ihlal edenler batının büyük ülkeleri. Örneğin, dış yatırımlara çok gereksinme duyan Yunanistan, Avrupa Birliği’nin, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi’ndeki eleştirilerini önledi. Bazı  Avrupa Birliği üyeleri ise, Avrupa’nın, Çin’in, Çin denizindeki tutumuna karşı uluslararası mahkeme kararına uymaması karşısındaki eleştirileri önlemişlerdi.

Alman Dışişleri Bakanı Gabriel, Avrupalıların  “tek Çin” politikası uygulamalarını ve Çin’in de “tek Avrupa” politikası izlemesi gerektiğini, vurgulamıştır.

Çin’in Avrupa Birliği’ne karşı cevabı ise çok ilginç. Çin, Avrupa Birliği’nin ayrı egemen devletlerden oluştuğunu ve kendisinin egemen bir ülke formatında olmadığını söylemiştir. “Tek Avrupa” ne demek!, Çin, Avrupa ülkeleri arasında bu hususta fikir birliğinin olup olmadığının açık olmadığını ortaya koymuştur. Çin’in Tayvan’la olan ilişkisini sorgulayan ve “tek Çin”  konusunu ele alan Avrupa’ya karşı Çin’in cevabı Tayvan’ı Çin’den ayrı gören Batı’nın tarihsel gerçekleri ve uluslararası antlaşmaları görmezden geldiğini ancak, “tek Avrupa” politikasının şüpheli bir husus olduğunu söylemek olmuştur. 

Dikkat edilecek olunursa, Almanya’nın Rusya konusunda Çin’e karşı olduğu gibi aşırı hassasiyetleri bulunmamaktadır. Hatta, Amerika’nın Ukrayna politikası olmasa Almanya ve Rusya ekonomik ilişkilerini geliştirebilecek gibi gözükmektedirler. Almanya kendi içinde bulunan Amerikan üslerine rağmen daha serbest politika izleme yolunda gözükmektedir ve kendisini Avrupa Birliği’nin bütünleşmesinden sorumlu hissetmektedir.