BEKLENTİLER VE HAYAL KIRIKLIĞI

Fehmi KETENCİ 18 May 2021

Fehmi KETENCİ
Tüm Yazıları
"Tam Kapanma" döneminde görebildiğimiz İstanbul, hızlı göç olarak değerlendirebileceğimiz şekilde, yazlıklara ve şehir dışı köylerine, kısacası İstanbul dışındaki, özellikle tatil yörelerine doğru hızlı bir terk ediliş yaşadı.

      Birkaç haftadan beri pandemi dönemindeki gelişmeleri dikkatle takip eder olduk. Bir süre önce, üzerimizde iyice ağırlaşan psikolojik durumumuzla ilgili; “Korkmayalım da ne yapalım” başlığıyla yazdıklarımda, anlatmaya çalıştıklarımda değişen pek de farklı bir durum yoktu. 17 Mayıs’a kadar olan “Tam Kapanma” döneminde tam olarak neler olduğunu anımsadığımızda pek de rahatlayacağımız bir şeyler oldu diyemeyiz.

      “Tam Kapanma” döneminde görebildiğimiz İstanbul, hızlı göç olarak değerlendirebileceğimiz şekilde, yazlıklara ve şehir dışı köylerine, kısacası İstanbul dışındaki, özellikle tatil yörelerine doğru hızlı bir terk ediliş yaşadı. Bunun bir süre sonrasında geri dönüşünü düşünebildiğimizde, nelerle karşılaşabileceğimiz konusunda hiçbir bilgimiz yok. Sadece açıklanan verilerde şu anda raporlara yansıyanlardan, vaka ve vefat sayılarında azalmadan söz edildiğinin ortaya getirdiği istatistiklerde görebiliyoruz.

       Kısacası, bir ilerlemeden ziyade, “Tam Kapanma” döneminden önceki pandemi yaşamına dönebilmiş olmaktan pek de farklı bir durum göremiyoruz. Kısacası, korkuyu hisseden halimize aynen devam, hatta daha da artan endişelerin zorluğuyle çerçevelenmiş bir yaşam biçimiyle idare etmeye çalışacağız demektir!..

      Herkes 17 Mayıs’ta sona erecek dönem sonrasında yayınlanacak yeni genelgede 17 Mayıs-1 Haziran arasında uygulanacak “Kademeli Normalleşme” planından biraz umutlu gibiydi ama, özellikle; biz 65 yaş üstüler için hayal kırıklığı yaşadığımız bir dönem oldu. Asıl rahatlaması gereken, biz 65 yaş üstüler için değişen fazla bir şey olmayacak. Değişen tek şey, eskiden hafta sonları hariç, 10-16.00 arası olan serbestlik, hafta sonları hariç, hafta arasında 05-21.00 saatleri arasına kadar genişletilen yeni bir durumla geçebilmiş olmamızdı.

      Burada bir ayrıntı gözden kaçırılmış gibi. Bunun uygulamasında, iyileşme gibi görünende bir farklılık var o da; “Var gibi görünen iyileştirmede”, 65 yaş üstüler ve 18 yaş altındakilerin yararlanabilmeleri için ikinci doz aşıyı yaptırmış olmları şartıdır. Yani; ikinci doz aşısı olan 65 yaş üstüler genel kıstlamalar dışında serbest olarak sakağa çıkabilecekler. Ama, asıl gerekli olan ve eksikiği hissedilen, “toplu taşıma” konusunda sürdürülen yasaklardır. İyice dışlandıklarını hisseden 65 yaş üstülerin asıl bekledikleri, hafta arası serbestlik tanınan saatler içinde toplu taşıma kullanabilmeleriydi.. Yeni Genelge’de; “Serbestsiniz ama, İstanbul içinde; serbestlik verdiğimiz bu saatlerde; raylı sistemi, deniz ulaşımını, otobüsleri ve benzeri toplu yaşıma araçlarını kullanamazsınız” deniyor.

      Kafamıza takılan; “Toplu taşıma kullanamadıktan sonra, akşam 21.00’e kadar sokağa çıkma iznim olsa ne işimize yarayacak”tı. O sürede mahalle arasında dolaşma gücümüz kalmadı ki. Araç kullanmamak suretiyle sokaklarda en çok bir saat dolaşabilecek gücümüzün olduğuna bile emin değiliz”.

      Bu genelgede böyle, yeni bir düzenlemeye ihtiyaç var gibi görünüyor.    

      Geçtiğimiz haftalarda yazdığım bir başka yazımda ise; “İşimiz İyice Zorlaştı. Sözün neredeyse bittiği yerdeyiz”. Önlemler, kısıtlamalar derken bu arada “Atı Alan Çoktan Üsküdar’ı geçmişti”. “Bunca emekler boşa mı gitti” diye düşünmeden edemiyoruz. Bir yılı aşkın süredir üzerimize çöreklenmiş olan Kovid-19’un şu anki gidişatına bakınca, umarım silbaştan yapmış olmayız.   

     Önlemlerin odağına hala bizler yerleştiriliyorsak, tam çözümsüzlüğün içindeyiz demektir! 65 yaş üstüler olarak vücudumuzun tepki verecek direnci bile kalmadı.

      “Dertleri zevk edindik bizde ne takat ne de neşe kalmadı ki!”

BİR TUTAM TEBESSÜM   

VATAN

Bölük komutanı, İstanbullu Bitirim Celal'i derse kaldırdı:

- Söyle bakalım Celal, vatan neye derler?

- Komutanım, vatan, anamızdır.

- Bir tarifi vardı, onu istiyorum.

Bitirim Celal kıvıramadı, "Vatan anamızdır" demekte diretti.

Yüzbaşı onu oturtup Memo'yu kaldırdı:

- Sen söyle bakalım Memo, vatan neye derler?

Memo yutkundu, zorlandı...

Sonra kaşıyla gözüle Celal'i işaret etti:

- Vatan, bizim Bitirim Celal'in anasıdır komutanım!"