Vakıf Katılım web

BİR GECE ANSIZIN…

Faruk AKTAŞ 16 Haz 2020

Faruk AKTAŞ
Tüm Yazıları
Türkiye sınırları içinde kıpırdamakta güçlük çeken terör örgütü, özellikle Avrupa'daki yandaşlarını hareketlendirmiş hemen her gün birçok yerde gösteriler düzenliyorlardı.

Son dönemde ağır darbeler alan PKK, yoğun bir hazırlık sürecindeydi.

“15-16 Haziran’da büyük hamle başlatacağız” diyorlardı.

Özellikle “kırmızı liste”de arananlar arasında bulunan örgütün Merkez Komite Üyesi Kasım Engin kod adlı İsmail Nazlıkul’un öldürülmesinden sonra her gün “intikam yemini” ediyorlardı.

Türkiye sınırları içinde kıpırdamakta güçlük çeken terör örgütü, özellikle Avrupa’daki yandaşlarını hareketlendirmiş hemen her gün birçok yerde gösteriler düzenliyorlardı.

HDP’nin 15 Haziran’da başlatacağını duyurduğu “Hakkari’den ve Edirne’den Ankara’ya yürüyüş” eylemi de onlar açısından bu sürecinin bir parçasıydı.

Ancak onlar topyekûn bir eylem hazırlığı yaparken hatta HDP’nin yürüyüşüne saatler kala Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın o meşhur deyişiyle “bir gece ansızın” gökten başlarına bombalar indi.

Pençe-Kartal Operasyonu adı verilen PKK’nın sınır ötesindeki kamplarına yönelik bugüne kadarki en kapsamlı hava harekâtlarından birisi böyle başladı.

Milli Savunma Bakanlığı’nın bildirdiğini göre bu harekât sırasında Sincar, Karacak, Kandil, Zap, Avaşin Basyan ve Hakurk’ta PKK’ya ait 81 hedef imha edildi.

Terör örgütüne verdirilen zayiat bir yana bu kadar kapsamlı bir harekâtın sivillere zarar verilmeden gerçekleştirilmesi hiç kuşkusuz operasyonun en önemli başarılarından birisi.

ABD’nin, Rusya’nın ya da DEAŞ’a Karşı Uluslar arası Koalisyon’un son birkaç yıl içinde Irak ve Suriye’de yaptıkları hava operasyonlarında yaşanan sivil kayıpları göz önüne aldığında TSK’nın, bu operasyonu ne denli başarılı bir şekilde icra ettiği ortaya çıkar.

Bir tek sivil hayatını kaybetse operasyondan rahatsızlık duyan uluslar arası çevreler Türkiye’yi sıkıştırmak için bunu kullanacaklardı.

PKK’nın da en çok isteyeceği konulardan birisi bu harekât sırasında çok sayıda sivilin ölmesiydi ve bunun için oldukça kirli bir plan da yaptılar.

Harekâtın en çok yoğunlaştığı alanlardan birisi PKK’nın denetimindeki Mahmur Kampı’nın çevresiydi. Bu kampta aralarında kadınların çocukların ve yaşlıların da bulunduğu yaklaşık 12-13 bin kişi yaşıyor. Kamp önemli ölçüde örgütün denetiminde.

Kampın çevresinde PKK’ya ait çok sayıda mevzi bulunuyor.

Harekât sırasında örgütün bu mevzileri de yoğun şekilde vuruldu.

Harekât sürerken gece saat 01.30 sıralarında PKK’nın yayın organı ANF’de bir video haber yayınlandı. Söz konusu görüntülerden kamptaki PKK’lıların sivil halkı bombaların hedefi olan bölgeye götürmeye çalıştığı rahatlıkla anlaşılıyor.

PKK’lılardan birisi “korkmayın, korkmayın bir şey olmaz hadi gidelim” diye kamptakileri yönlendiriyordu.

Kısa sürede yaklaşık 150-200 kişi araçlara bindirilerek PKK hedeflerinin bulunduğu bombalanan bölgeye götürüldü.

Ve grup bölgeye ulaşınca TSK uçakları diğer bölgelere yönelik hava bombardımanı sürdürürken bu bölgeye yönelik bombalamalar durduruldu.

Bizzat PKK’nın yayın organında yayınlanan o görüntüler, örgütün uluslararası kamuoyunda Türkiye’ye yönelik tepki oluşturmak için o sivilleri bombaların önüne atmaya çalıştığını çok net bir şekilde gösteriyor.

TSK’nın büyük dikkati, sivil kaybı yaşanmaması konusunda kılı kırk yaran hassasiyeti o sivillerin hayatını kurtardığı gibi PKK ve destekçilerinin eline Türkiye aleyhine bir malzeme verilmesini de önlemiş oldu.

Gelelim bu harekâtın anlamına, önemine ve muhtemel sonuçlarına…

Öncelikle yukarıda değindiğimiz gibi bu operasyonla PKK’nın 15-16 Haziran’da yapmayı planladığı kapsamlı saldırının önü alınmış oldu.

İkincisi Irak’ın Suriye sınırında bulunan Sincar’daki PKK üslerinin yok edilmesiyle örgütün bu iki ülke arasında rahat bağlantı sağlama avantajı önemli ölçüde yok edildi.

Üçüncüsü özellikle George Floyd’un öldürülmesi sonra ABD’de Beyaz Saray ile Pentagon arasında PKK’ya destek konusunda yaşanan görüş ayrılığından yararlanılarak terör örgütüne ağır bir darbe vurulmuş oldu.

Malum Floyd’un öldürülmesi sonrası ABD Başkanı Donald Trump, protesto gösterilerini şiddete dönüştüren PKK/PYD ile ilişkili ANTİFA hareketini terör örgütü ilan edeceğini duyurmuş öte yandan aynı süreç içinde Pentagon’a bağlı birimler tarafından Suriye’de PYD/YPG’ye yönelik destekler devam ettirilmişti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçtiğimiz hafta Trump ile yaptığı telefon görüşmesinde böyle bir operasyonun konuşulmuş olması ve Trump’ın operasyona destek vermiş olma ihtimali bile vardır.

Dolayısıyla Kasım ayındaki seçimlere kadar ABD’de muhtemelen PKK konusunda bu görüş ayrılığı devam edecek ve kanımca bu süre içinde Türkiye benzer operasyonlarını sürdürecektir.

Kanımca bu operasyonun en önemli mesajlarından biri de Suriye ve Irak’taki PKK dışındaki Kürt gruplaradır.

Zira uzun süreden bu yana ABD ve Fransa Suriye ve Irak’taki Barzani’lere yakın Kürtlerle PKK/PYD’yi ittifak konusunda uzlaştırmaya çalışıyor ki bu konuda önemli bir mesafe de aldıkları söylenebilir.

Türkiye bu harekâtla bu kesimlere en sert şekilde “Bu işin şakası yok, sakın ha PKK ile ortak hareket etmeye yeltenmeyin. Benzer akıbetlerle karşılaşırsınız” uyarısında bulunmuş oldu.

Harekâtın kapsam ve büyüklüğünün bu kesimler için uyarıcı olabileceğini düşünüyorum.

Yani bu operasyon söz konusu ittifak görüşmelerini rafa kaldırabilir.

Öte yandan bu harekâtın iç politikada da bazı yansımaları olacaktır.

Bu denli kapsamlı bir operasyonun başarıyla icra edilmesinin iktidara yönelik güveni arttırırken CHP’de de, giderek daha fazla kriminalize olması muhtemel HDP ile açık bir ittifak yapma konusunda tereddütleri arttıracağını düşünüyorum.