Yoooooo!

Düğün sezonu açılıyor ya; "Ayrılık ve boşanma durumunda takılar kimde kalır?" derdine düşmüşüz… Yargıtay’a göre evlilik sırasında kadına armağan edilen takılar, altınlar ve ziynet eşyaları kim tarafından takılırsa takılsın, kadının olacakmış. Kadın iade etmeyecekmiş. Eğer erkek tarafı alacak davası açarsa yemin, ikrar, şahit, VCD, DVD, fotoğraflar delil sayılabilecekmiş. “Vallahi ve billahi bu beşibiryerdeyi annem taktı” diye yemin edecekmişiz.... Ne kadar mutluyum, kocaman bir hayata, kocaman bir geleceğe oynaya zıplaya gittiğimiz, ne kadar mutlu olduğumuzu ileride çocuklarımıza seyrettireceğmiz videomuzu delil olarak kullanacakmişiz.. Mutluluk videomuz alacak verecek kavga videomuz haline dönüşecekmiş.. Bak bak babam taktı işte! Benim işte, bana ne işte mi?  diyecekmişiz.

Tuhaf değil mi?

Dolaştığımız sevda sahilleri nerede? Vefasızlar karşısında vefalılar olmaz mıydı? Ayrılsan bile; boşanmanın da bir vefa borcu olmaz mıydı? Evlilik çiçeklerini hiç mi sulamamıştık? Boşanmanın sessiz endişesini taşımak yerine, altınların kaç para endişesi mi sarıyordu bedenimizi?

Senden öncesi, benden sonrası, biz yok muyduk?

Aşk, evlilik, sadakat barınamadığı yerden bu kadar hızla kaçıyor muydu?

Birbirimizden sonra da hayat akıp gidecekti HAYAT anlaşılan..

Biri altını, biri altınsız…

Anladım ben…

Funda' ya takılanlar...

 90'lı yıllara damgasını vurmuş, İngiliz Rock grubu, konser vermek için bu hafta İstanbul'a gelmiş. Sormuşlar: “Mutluluk sırrınız nedir diye?". “İrlanda imalatı keten yatak örtüsü” demiş… Bizim mutluluk sırrımız hiç yok, mevcut olan da bu değil.. Bu kafayı çok sevdim.

Diyarbakır'da kendisine tecavüz etmeye kalkan adamı bıçakla öldürmüş, 19 yaşında ki genç kız. Duruşma da:  “annem beni tecavüze uğrayayım diye doğurmadı"  demiş. Ne kadar haklısın canım… Annen seni mutlu, kendini, seçtikleri ile bilen, huzurlu, genç şahane bir kadın ol diye doğurdu.