DEMİRÖREN GAZETESİNİ VERECEK Mİ?

Micheal KUYUCU 27 Oca 2020

Micheal KUYUCU
Tüm Yazıları
Milliyet incelenmesi gereken bir gazetedir. Birkaç satıra sığmaz, yetmişlerdeki misyonu, solun sembol gazetesi iken bir anda kapitalistlerin eline geçmesi ve Türkiye'nin Amerikanlaşma hikayesinin de özetidir.

Türkiye’nin en önemli gazetelerinden biri. Gazeteci kökenli bir yazar Ali Naci Karacan tarafından kurulan Milliyet gazetesi özellikle yetmişlerin Türkiye’sinde çok önemli bir siyasi ve sosyal sembol oldu. Gazete Türk basın tarihinde bir efsane oldu. Abdi İpekçi gibi bir fenomen yarattı. Gazetenin el değiştirmesi için baskı yapan emperyalistlere meydan okuyan İpekçi, bunun bedelini hayatıyla ödedi. Daha sonra ikinci kuşak Karacan, Ercüment Karacan 1979 yılında gazeteyi kademeli kademeli bir iş adamına, Aydın Doğan’a sattı.

Milliyet incelenmesi gereken bir gazetedir. Birkaç satıra sığmaz, yetmişlerdeki misyonu, solun sembol gazetesi iken bir anda kapitalistlerin eline geçmesi ve Türkiye’nin Amerikanlaşma hikayesinin de özetidir. Milliyet Gazetesinin, Number One Medya Grubunun sahibi olan Ali Karacan’a geçeceği sırada el değiştirmesi trajik bir konudur. Genç Ali, yurt dışında yıllar boyunca eğitim aldığı sırada, babasına gazeteyi satmaması için mektuplar yazmıştı. O dönem baba-oğulun yazışmalarını incelemiş bir akademisyen olarak çok etkilenmiştim. Bu çok önemli bir basın olayı olmuştu.

Gazete otuz yıl kadar Aydın Doğan’ın kontrolünde faaliyetlerine devam etti. Elbette eski Abdi İpekçi Milliyetinden eser kalmamıştı ama yine de önemli bir gazete oldu. Marka değeri yüksek önemli bir gazete olan Milliyet Gazetesi daha sonra Demirören’e ve üçüncü kuşak Karacan olan Ali Karacan’a satıldı. Aydın Doğan çok güzel bir babalık yaptı ve gazeteyi “Babasından aldım oğluna satarım” edasıyla üçüncü kuşak Karacan’a gitmesini sağladı. Yani Demirören’e satarken bu gazete ortaklığına üçüncü kuşak Karacan’ın da yer almasını istedi. Bu el değiştirme piyasada çok konuşuldu, çok kısa bir süre sonra Demirören gazetede bir ortağının olması fikrini sevmedi ve gazeteye tek başına sahip oldu. Bu süreçte gazete ivme kaybetmeye devam etti. İpekçi’nin Milliyet’i (bir okur olarak yazıyorum) eski günlerini arar oldu. Derken 2019 yılında gazetenin yeniden satışa sunulacağı iddialı ortaya çıktı. Güya Milliyet Gazetesinin tirajı çok düşmüş, Demirören bu gazeteyi satma planları yapıyordu.

Yeni Sahip Kim Olacak?

Milliyet Gazetesi bir gazeteci tarafından kurulduktan sonra bir iş adamı olan Aydın Doğan’a satıldı. Daha sonra yine bir iş adamı olan Erdoğan Demirören’e satıldı. Tarihi boyunca üç patron değiştiren gazetenin iki patronu iş adamı oldu. 2019 yılında dördüncü defa satılması gündeme geldi. Yine birkaç iş adamı ile anıldı.

Şimdi soru şu? Milliyet’i bünyesine kim katacak? Medya dünyasında merak edilen soru bu. Bunu ben de merak ediyorum. Demirören gazetesini verecek mi? Bunlar medya ahalisinin merak ettikleri.

Milli Takımdan çeyrek final bekleniyor

NG Araştırma şirketi futbol ile ilgili çok ilginç bir kamuoyu araştırması yaptı. Yapılan araştırmaya katılanlar ligde şu an puan cetvelinde çok yukarıda olmamasına rağmen Fenerbahçe’nin şampiyon olacağını söylemiş. Her on kişiden beşi hakemlerin performansını beğenmezken, hakemleri başarılı bulanların oranı ise yüzde 20’de kaldı. Araştırmaya katılanlar tarafından en çok beğenilen spor yorumcusu yüzde 21’lik oranla Rıdvan Dilmen oldu. Yüzde 17 ile Erman Toroğlu 2. sırada, Mehmet Demirkol ise yüzde 15 ile üçüncü oldu.

NG Araştırmanın gerçekleştirdiği “futbol” temalı kamuoyu araştırmasında Milli Takımın 2020 Avrupa Şampiyonasında başarılı olacağına olan yüksek bir inanç olduğu ortaya çıktı. Milli takımın Avrupa Şampiyonasında gruplardan çıkamayacağına inanların oranı sadece yüzde 8.  Çoğunluk ise Milli takımın çeyrek finale kadar çıkacağına inanıyor. Araştırmaya katılanların yüzde 10 finale bile inanıyor. Bu tarz araştırmalar kamuoyunun fikrini algılamak adına çok güzel fırsatlar sunar. Şu an gördüğüm Milli Takıma ve Şenol Güneş’e ciddi bir inanç ve destek var. Güneş Türk Milli takıma bugüne kadar ki en iyi dereceyi kazandırdı. Dünya üçüncülüğünü kazanan Milli Takımımız o günden sonra ciddi bir başarı elde edemedi. O dünya üçüncülüğünü de hiçbir Avrupa takımı ile oynamadan elde etti. Yani diyeceğim o ki, Avrupa takımları ile oynamak o kadar da kolay değil. Şenol Güneş bu kupada başarılı olursa dünya üçüncülüğünün de üstüne çıkar, çünkü bu kupada tamamen Avrupa ülkelerinden oluşan bir fikstür var.

Tanzanya İKÜ’ye geldi

İstanbul Kültür Üniversitesi Sanat Galerisi (İKÜSAG), sanat sezonunun dördüncü sergisinde, Afrikalı albinoların portrelerinin yer aldığı “Kara Kıtanın Beyaz Çocukları” seçkisine ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. Ödüllü foto muhabir Bünyamin Aygün’ün Tanzanya’da çektiği fotoğraflardan oluşan sergi, 12 Şubat Çarşamba günü, saat 15.00’da, İKÜ Ataköy yerleşkesinde açılacak. İKÜ son zamanlarda güzel etkinliklere imza atıyor. Hem güzel hem de farklı. Bu sergi esprilere bile konu olan Tanzanya’yı merak edenler için güzel bir fırsat olmuş.

İbo’nun klasiğine rock cover

Türkiye’nin en çalışkan ve işini disiplinli yapan erkek rock yorumcusu bence Emre Aydın’dır. Bu çocuk müziğe ilk başladığı günden beri kendisini geliştirdi. Rock müziğinde deneysel işler yaptı, gün geldi rock ile arabeski buluşturdu, gün geldi Avrupa’ya açıldı. Kendi kurumsal şirketini kurdu. Evlendi barklandı özetle hayatını adam gibi yaşadı ve işine adadı kendini.

Ben Emre’nin işlerini çok beğenerek takip ediyorum. En son müthiş bir single hazırladı.  İbrahim Tatlıses’in “Mavi Mavi” adlı albümünde seslendirdiği “Yalnızım Dostlarım” adlı şarkıyı coverladı. Şarkıya bir de klip çekti. Müthiş bir yorum oldu. Mutlaka dinleyin. Emre Aydın bu cover için: “Emre Aydın, “Çok küçük yaşlardan beri severek dinlediğim, çocukluk hayalim olan bir şarkıyı seslendirmek benim için çok büyük keyif oldu.” Diyerek duygularını dile getirdi. Helal olsun çocuğa, yürek isteyen, cesaret isteyen bir Arabesk klasiğini coveradı. Mutlaka dinleyin neden öyle dediğimi anlayacaksınız.

Haydi tiyatroya

Başrolünde Demet Evgar'ın yer aldığı, Henrik Ibsen'in ünlü oyunu 'Hedda Gabler' Tiyatro Pangar tarafından sahneleniyor. “Can sıkıntısının tragedyası” olarak tanımlanan oyun ocak ayında izleyici ile buluşmaya devam ediyor.

Türkiye’de ilk kez bir özel tiyatro tarafından sahnelenen ‘Hedda Gabler’, bir kadın anti-kahramanın gözünden insanın modern dünyadaki yaşam amacını ve bu amacın varlığını sorgulatıyor. Oyun 28 Ocak’ta Beylildüzü Atatürk Kültür ve Sanat Merkezinde, 8 Şubat’ta ise Zorlu PSM’de sahnelenecek.