"DÜĞÜN GÜNÜMÜZ"

Dr. İlhami FINDIKÇI
Tüm Yazıları
Elbette içimiz yanıyor ama vatan uğrundaki şehadet karşısında bir sözümüz yok olamaz da.

 34 aile, 34 eş, çocuk, anne, baba, kardeş, arkadaş, dost, yaşam, umut… Ve 34 şehidin hikâyesi, 82 milyonun gönlüne nakşoldu.  

 Erzurum, Horasan Iğırbığır köyümüzden, akrabamız, Kara ailesinin evladı, Şehit Piyade Uzman Onbaşı Nihat Kara’nın hikâyesini yakından biliyoruz. Savcıları, imamları, mühendisleriyle devlet kademelerinde görevler alan, ülkesine ve bayrağına âşık güzel bir ailenin, daha 25 yaşındaki gencecik fidanı Nihat Kara.

Çocukluğundan beri vatan aşkıyla asker olacağını söyleyen ve asker olan şehit Nihat Kara, 4 ay önce vurulup Gazi olmuştu. Omuzundaki şarapnel parçalarının çıkarılması saatler almıştı. Bir an önce birliğine dönmenin hayaliyle iyileşti ve Gazi olarak yeniden katıldı birliğine. Yakın bir arkadaşına yazdığı mesajda “Burada olmak herkese nasip olmaz” demişti. Ve Gazi Nihat Kara, talip olduğu sonsuzluğa, diğer şehitlerle birlikte yürüdü.

TBMM Başkanımızın temsil ettiği devlet protokolü ve on binlerce vatandaşın katılımıyla Nihat’ı, esas makamına yolcu ettik. Ailenin vakarı, ders alınacak nitelikteydi. Şehidin ağabeyinin “Bugün bizim düğün günümüz” sözü, zihinlerde yer etti.  

Elbette içimiz yanıyor ama vatan uğrundaki şehadet karşısında bir sözümüz yok olamaz da. Zira Nihatlar, yitirilmiş değil, ebediyete kadar yaşayacak olan kazanılmış canlardır.

ACI NEFRETE DÖNÜŞMEMELİ

82 milyonun ayaklandığı, birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz şu zamanda şehitlerimiz üzerinden politika yapanları ve insanımızı acı üzerinden birbirine düşürme gayretlerini şaşkınlıkla izliyoruz. Zira ne zaman nerede çekildiği belli olmayan, kutsal değerlerle alay edilen, küfür edilen, acı içindeki insanların mahrem duygularını ifşa eden, arkasındaki fon müziklerine kadar özel bir çaba ile hazırlandığı belli olan kasıtlı görüntülerin, kimi sitelerde ve gruplarda yer alması, şehitlerin acısını gölgede bırakır mahiyettedir.

Elbette ülkenin mevcut durumu çeşitli açılardan tartışılabilir. Farklı görüş ve değerlendirmeler olabilir. Ancak, birey, aile ve toplumu yaralayan acıyı; nefrete, kine, ayrımcılığa dönüştürmeye ve toplumu birbirine düşürmeye yönelik kasıtlı çabalar konusunda herkesin çok hassas olması şarttır.

Unutulmamalıdır ki acılar, öfke ve nefreti tetikler. Toplumsal öfkenin derinleşmesi bizi birbirimize düşürür ve öfke davranışa dönüşür. Oysaki böyle bir zamanda en temel ihtiyaç, öfke ve nefretin akılla kontrol edilmesidir. İnsanımızı birbirine düşürecek çabalara prim vermeden devleti merkeze alarak düşünmemiz ve davranmamız çok gerekli ve önemlidir.

Dün olduğu gibi bugün ve yarın da devletin birlik ve beraberliğini; kendi şahsi duruşumuzun, görüşümüzün ve beklentimizin üzerinde tuttuğumuz oranda sorunlarımızı çözecek, toplumsal gelişmenin önündeki engelleri aşacak ve başarılı olacağız. Bugün ulus olarak ihtiyacımız, ortak acımızı öfkeye değil her ne iş yapıyor olursak olalım daha fazla üretmeye dönüştürmemizdir.

DAHA ÇOK ÇALIŞMALIYIZ

Emperyalist güçlerin, kendi çıkarları için dünyanın birçok yerinde olduğu gibi Orta Doğu’ya da yerleşme politikalarına, milyonlarca insanı yurtlarından etmelerine, gözlerini kırpmadan çocuk, kadın ve yaşlı dâhil insanlığı bombalamalarına şahit oluyoruz. Sınırlarımızda yaşanan ve bize de sıçraması amaçlanan bu antropolojik yeniden dizayna, devletimizin ve milletimizin seyirci kalması elbette kabul edilemez.

Zira ülkemize musallat ettikleri darbeler, sağ-sol kavgaları, ekonomik krizler, yıllar süren terör belası ile sürekli mücadele halinde olan devletimiz, büyük bir kararlılıkla bu sorunları bertaraf ediyor. Son dönemdeki amaçları, sınırlarımız dışındaki oyunlar ve oldubittilerle devletimizin hareket kabiliyetini ve etki alanını zayıflatarak denge pozisyonunu yıkmak sonra da bölgedeki felaketi topraklarımıza ihraç etmektir.

Unutulmamalıdır ki dünyanın sonu olacağı düşünüldüğünden yeryüzünde 3. dünya savaşını göze alamayacak şekilde siyasi ve askeri dengeler kurulmuş ve buna göre politikalar geliştirilmektedir. Dolayısıyla küresel egemenlerin istekleri; toplumları kendi içinde iç çatışmaya, bölmeye, vekâlet savaşlarına, terör grupları üzerinden mücadeleye dönüşmüştür.

Sonuç olarak devletimizin bu kritik eşiği atlatması ve bu krizden büyüyerek çıkması için daha fazla düşünmeye, sağduyulu davranmaya ve bu ülke için daha fazla çalışmaya ihtiyacımız vardır. Ve her birimizin, işinin şehidi olmaya talip olması çok önemlidir.