FALCILAR NASIL BİLİYOR?

Alican DEĞER 23 Ağu 2016

Alican DEĞER
Tüm Yazıları
Falcı falcı dolaşmak moda. Köşe başında kahveci açan bir de tabela koyuyor, "Fal bakılır" diye. Özellikle kadınlar meraklı. Birbirlerine tavsiye ediyorlar, üşenmeyip gidiyorlar da.

Falcı falcı dolaşmak moda. Köşe başında kahveci açan bir de tabela koyuyor, “Fal bakılır” diye. Özellikle kadınlar meraklı. Birbirlerine tavsiye ediyorlar, üşenmeyip gidiyorlar da.  Bir de astrologlar var. Güya doğum anınızdaki yıldızların durumuna göre haritalar çıkarıyorlar. Bu yıldızların geçmişinizi, geleceğinizi, hatta 7 sülalenizi etkileyeceği fikrindeler. Aşk var mı? Çocuk var mı? İhanet var mı? Sanki falcı hepsini bilecek. İnanan inanır. Herkesin kendisi ile alakalı bir durum. Bana ne? Ama ben size bugün bunun neden böyle olduğunu bilimsel bir yolla anlatacağım.

Antik Yunan’da Delfi kâhinleri çok önemli bir yere sahipti. Kendilerinin veya ülkelerinin geleceklerini Delfi adasındaki kâhinlere danışırlardı. Savaşa barışa bile böyle karar verirlerdi. Kâhinlerden öğrendikleri genellikle her anlama gelebilecek laf yığınıydı. Sonra bunu kendilerince yorumlarlar “Kâhin böyle demişti” derlerdi. Aslında olan şuydu. Kâhinlerden fikir almak için adaya giderler ve bazen aylarca adada kalıp beklerlerdi. Tabii bu arada da konuşurlardı, sohbet ederlerdi. Bu konuşmalar onların kim olduğunu, ne olduğunu anlatırdı. Sonra bu bilgiler ilgili yerlere taşınır ve danışmak isteyenlerin karşısına çıkardı. Adaya gidenler de tabii şaşkınlık içinde kalırlardı. Tıpkı telefonların dinlenip kimin ne isteyeceğini bilmek gibi.

Bir dostum, astrologlara meraklıydı. Hatta bunun Türk olanına da değil. Amerikalısı modaydı. Parası olmayan kahve içer fal baktırır, parası olan ise çok lüks otel odalarında seansına 200 dolar vererek Amerika’dan gelen Yahudi’ye danışır. Neyse bu dostum ve eşi, yani karı koca bu senede iki kez İstanbul’a gelen Astrolog için daimi müşteriydiler. Bu zat yıldızlara bakar onların geleceği ile ilgili kehanetlerde bulunurdu. Dostum bu konuşmaları kayda alır, astroloğun bir daha ki gelişine kadar dinler dururdu. Hayatını buna göre belirlerdi. Adamın bir dakika bile boşluğu yoktu. Hala öyledir diye düşünüyorum. Çünkü muhtemelen böyle müşterisi bol bir memleketi bir daha bulamaz.

Neyse bu arkadaşım, hayatına bu Amerikalı astroloğun çizdiği haritaya göre yön verirken birden bir şeyler yaşanmaya başlandı. Arkadaşım kocasının kendisini aldattığını öğrendi. Hem de yıllardır. Sonra bir kaç ay içinde boşandı. Daha sonra işinden ayrıldı. Ve tahmin edeceğiniz gibi astrolog bunların hiç birisini bilememişti. Ses kayıtlarını defalarca yine, yine dinledi. Ama hiç bir emare yoktu. Astrolog bir insanın hayatında ölümden sonra en belirleyici iki öğeyi de ıskalamıştı. Peki astrologlar gerçekten hiç bir şey bilemiyorlar mı? Şimdi diyeceksiniz ki “Biliyorlar. Sanki beni tanıyorlar.”

İnsanlar, kendilerinin genellikle iyi özellikler taşıdıklarına inanırlar. Ve insan olmanın gereği ortak özelliklerimizden biri de budur. Yine insanoğlunun insan olmaktan kaynaklanan ortak veya aynı nitelikleri vardır. Şimdi size hiç şaşmayacak bir fal metni okutacağım. Okuduktan sonra kendinize ne kadar uyduğunu görecek ve şaşıracaksınız: “Başkalarının sizi beğenmesine, size hayran olmasına ihtiyaç duyuyorsunuz, ama aynı zamanda kendinize karşı eleştirel olmaya da eğilimlisiniz. Kişiliğinizin bazı zayıf yönleri var ama genelde bunları telafi etmeyi başarıyorsunuz. Kendi yararınıza çevirebileceğiniz halde kullanmadığınız önemli bir kapasiteye sahipsiniz. Dışardan disiplinli ve özgüvenli gözükürken, içten içe kaygılı ve güvensizsiniz. Bazen doğru kararı verip vermediğiniz ya da doğru şeyi yapıp yapmadığınız konusunda kafanızda ciddi şüpheler uyanıyor. Belli bir miktarda değişiklik ve farklılığı tercih ediyorsunuz; Kısıtlamaların, sınırlandırmaların içinde kalmak sizi mutsuz ediyor. Bağımsız bir düşünür olmakla gurur duyuyorsunuz ve başkalarının iddialarını tatmin edici kanıt olmadan kabul etmiyorsunuz. Ama kendinizi başkalarına açarken çok açık, çok içten olmayı akıllıca bulmuyorsunuz. Bazı zamanlar dışadönük, sokulgan ve sosyalsiniz; bazı zamanlarsa içedönük, sakıngan bir kapalı kutu oluyorsunuz. Bazı çok gerçekdışı arzularınız var."

Tıpkı siz di mi? Sizi tanıyor gibi. Tabii ki öyle. Çünkü bu metin tüm insanların ortak psikolojik özelliklerini derlemiş bir metin. 1948’de Amerikalı psikolog B.R. Forer tarafından yazılmış. İnsanların çok genel, hemen hemen herkese uyabilecek sözleri hele hele de biraz övücü bir tondalarsa rahatlıkla salt kendilerine özgüymüş gibi algılamaya eğilimli olduklarını çarpıcı, rahatsız edici bir şekilde gözler önüne seriyor değil mi? Bu zaafın sebebi, insanların kendileri hakkında (bilhassa da güzel) bir şeyler duymaya olan kör edici ihtiyaçları.

Bir biriciklik yanılsaması, nihayetinde de biraz saflık olabilir, ama son tahlilde değişmeyen şey, astroloji gibi, falcılık gibi bilimsel olarak objektifliği kanıtlanamamış pek çok alana gösterilen yoğun rağbetin temelinde yatan en güçlü mekanizmalardan birinin bu olduğu.  Forer bu çalışmasıyla bilimsel düşünce tarihine "insanların başka herkes için de geçerli olabilecek kadar geniş, belirsiz ifadeleri bunun hiç farkına varmadan kendilerine özel görmeleri" anlamına gelen "Forer etkisi" deyimini kazandırmıştı. Şimdi hemen, “Türkiye’de bunca şey yaşanırken bula bula bunu mu yazdın?” demeyin. Biraz düşünün. Yazıda sadece isimleri değiştireceksiniz. Ve kendi iradesini, yaşamını, başkalarının uyduruk görüşlerine, eseneklerine dayandıranların dramını göreceksiniz.