Vakıf Katılım web

GONCA BOYACI'DAN AZİZE TERESA'YA...

Halil İbrahim İZGİ
Tüm Yazıları
1910 yılında Osmanlı topraklarında doğdu Gonca Boyacı. Üsküp o zaman Osmanlı toprağı idi. Sonra Üsküp elden çıktı, Osmanlı geri çekildi.

1910 yılında Osmanlı topraklarında doğdu Gonca Boyacı. Üsküp o zaman Osmanlı toprağı idi. Sonra Üsküp elden çıktı, Osmanlı geri çekildi. Toprak kayıpları birbiri ardına geldi. Gonca Boyacı Müslüman değildi, bir Katolik’ti. Ve doğal olarak farklı bir gündemi vardı. Zaten 17 yaşından itibaren Gonca Boyacı da tarih olmuştu. Adı Teresa oldu. Şu bildiğimiz Rahibe Teresa. Arnavut Katoliklerinden çıkan bu sıra dışı kadın, kendini yoksulların hizmetine adamaya karar verdi. Hindistan’a giderek yoksullar içinde bir hayat sürmeye onlara yardımcı olmaya karar verdi. Tüm bu çalışmalarında arkasında Vatikan’ın desteği yer alıyordu. Yıllar geçti, Teresa sadece Arnavutlar arasında değil tüm dünyada bir efsane olarak pazarlanmaya başladı. Aldığı Nobel Barış Ödülü de bunu pekiştirdi. Dünyaya ömrünü geçirdiği Hindistan’da gözlerini yumdu. Onun hayatını tamamlaması, onunla kurulan planların tamamlanması anlamına gelmiyordu. Teresa, Müslüman Arnavutlar üzerinde misyonerlik faaliyetleri sürdürmek için kullanılmaya devam edilecekti. Müslüman çoğunluğun olduğu Arnavutluk’ta Teresa ismi başta Tiran Havalimanı olarak birçok yere verildi. Adeta Teresa olmadan Arnavutluk bir hiç gibi gösterilmeye çalışılıyor. Coğrafi sınırlar açısından bakacak olursak, bugünkü Makedonya’nın başkenti olan Üsküp’te doğan birisinin Arnavutlar için şemsiye olarak kullanılmasını anlamak güç. Hele ki ömrünü Hindistan’da geçirip emirlerini Vatikan’dan alıyorsa. Rahibe Teresa’nın öyküsü burada bitmiyor. Geçtiğimiz günlerde kendisi Vatikan tarafından azize ilan edildi. Günümüz Hristiyanları için sahip olunabilecek en büyük makamlardan biri kendisine bahşedildi. Arnavutluk’ta bir bayram havası estiren bu ilan Vatikan’ın Arnavutluk üzerindeki planlarından sadece birisi.

Diğeri ne peki?

Arnavutluk’ta devleti örümcek ağı gibi saran sadece Vatikan değil. Fetullah Gülen ve örgütü de Arnavutluk’ta en az Vatikan kadar köklü planlara sahip. Bu konuyla ilgili ayrıntılı bilgileri Yeni Akit yazarlarından Ayhan Demir uzun zamandır paylaşıyor. İşin bizi ilgilendiren kısmı şu: İster Hristiyan olarak görünsün ister Müslüman kisvesine bürünsün İslam dünyası gizli ajandaya sahip karanlık güçlerden çok çekti. Görünümleriyle aldatan, sözleriyle akılları çelen kişilerin hizmet ettikleri merkez ise genelde Vatikan oluyor. Dinler arası diyalog, Mesihlik iddiası ve benzeri konulardaki iddialarla gizli kapaklı işler çevriliyor.

Sureti haktan görünen bu kesimlere verilecek en iyi cevap geleneklere sahip çıkmak olacaktır. Gelenekler, sahip olduğumuz değerler, bizi birbirimize olduğu kadar bu topraklara da bağlayan en önemli güçtür. Arnavutluk, Rahibe Teresa ambalajıyla etki altına alınmaya çalışılırken FETÖ de diyalog, hoşgörü ile benzer bir oyuna sürüklenmeye çalışıldı. Oyun aynı oyuncular farklı. Türkiye nasıl hoşgörü kılıfındaki hançerin sırtına saplanmasına müsaade etmediyse Arnavutluk da Azize Teresa ile üzerinde oyunlar oynanmasına izin vermeyecektir. Gonca Boyacı’dan Azize Teresa markasını üreten ve bunu da Müslüman Arnavutluk’a “satan” oyuncuların, bizi bize yabancı kılmak istediklerini unutmayalım. Aldanmanın panzehiri daima teyakkuzda olmaktır.