HENDEKLERDE DEBELENMEK

Faruk AKTAŞ 24 Ara 2019

Faruk AKTAŞ
Tüm Yazıları
Hendek olayları ile ilgili tek kelimelik eleştiri yok.

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partisinin genel merkezinde kadın meclisi toplantısında Hendek olaylarının yıldönümü ile ilgili konuşmuş.

PKK’nın canlı kalkan yaparak ölümüne yol açtığı sivilleri, PKK’lılarla birlikte Hendek nöbeti tutarken öldürülen partili kadınlarını anmış. Olayları kadınlara yönelik saldırı olarak anlatıyor. Öldürülen kadınları da bu saldırıların karşısındaki direnişçiler olarak sunuyor. Ve “yolumuz uzun verdiğimiz mücadele iddialı ve büyük, direnişimiz sürecek” diyerek bir nevi sürecin devam ettiğini ve kendilerinin de bunun için mücadele edeceklerini söylüyor.

Hendek olayları ile ilgili tek kelimelik eleştiri yok. Bu olaylarla ilgili sorumlulukları hakkında pişmanlık ifadesi gösteren tek cümlesi yok.
Evlerinin altına tüneller kazıp kendilerine siper ederek ölümlerine yol açtığı sivillerden özür dilemek zaten yok.

Aksine Hendek olaylarını sahiplenen, ölümleri kutsayan, bu ölümleri direniş olarak sunan ve direnişlerinin devam edeceğini vurgulayan bir konuşma.

Buldan konuşmasının bir bölümünde konuyu çözüm sürecine getirerek “sayın” diye söz ettiği Abdullah Öcalan için, “2011-2015 yılları arasında devreye girdiği ve çatışmasızlıkla sorunu çözmeye çalıştı bir dönemin heba edilmesi Türkiye’ye çok şey kaybettirmiştir” diyor.

Yani Öcalan, çatışmazlık süreci için çaba gösterdi ama AK Parti hükümeti çatışma yolunu seçti diyerek hükümeti suçluyor.

Evet Öcalan çözüm sürecine katkı sundu ancak PKK da HDP de “sayın” dedikleri “liderimiz” dedikleri Öcalan’ın isteklerinin aksine davranarak onu İmralı’ya kendileri gömdü.

Buldan hükümeti suçluyor ama çözüm sürecinin sona erip çatışmaların yeniden başlaması konusunda PKK’nın ve HDP’nin rolüne hiç değinmiyor.

Hatırlayalım…

Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çatışmaların sona ermesi ve barış ikliminin yakalanması için 2011’de başlattığı ve PKK’nın her türlü oyunlarına rağmen “baldıran zehiri olsa içerim” diye ısrarla sürdürmeye çalıştığı çözüm süreci devam ederken, süreçten rahatsızlık duyan ABD, 2014 yılından itibaren PKK’nın Suriye kolu PYD’yi aktifleştirmeye başlamış bu tarihten itibaren PKK çözüm sürecini yok etmek için her türlü yola başvurmaya başlamış, çatışmasızlık ortamından yararlanarak Cizre, Silopi ve Nusaybin başta olmak üzere Doğu-Güneydoğu’daki bir çok il ve ilçe merkezinde “şehir savaşları”nı başlatmak için hendekler kazmış ve en son Temmuz 2015’te Ceylanpınar’da iki polisi evlerinde uyurken hunharca katlederek çözüm sürecinin tamamen sona ermesine yol açmıştı.

Ve bu olayın hemen ardından yüzleri maskeli PKK militanları şehir merkezlerinde “öz savunma güçleri” adı altında yol kontrolleri yaparken boy göstermeye başlamış, HDP de o dönem partinin Eş Başkanı olan ve halen cezaevinde tutuklu bulunan Selahattin Demirtaş’ın başkanlığında Diyarbakır’da yaptığı bir toplantı ile PKK’nın “özerklik” ve “öz yönetim” hedeflerine destek vermesi kararı almıştı.

 Ne oldu sonra?

PKK’nın çözüm sürecini fırsat bilerek ciddi bir kanlı sürece hazırlandığını fark eden hükümet, “madem öyle, işte böyle” diyerek düğmeye bastı. Gasp ettikleri halkın evlerinin altına bombalar yerleştiren, kazdıkları hendeklerin önüne sivilleri sürüp kendilerine canlı kalkan yapan bini aşkın PKK’lı o çukurlara gömüldü.

Türkiye’deki hesapları tutmayan PKK bu amacına Suriye’de ulaşmaya çalıştı. Ama önce Zeytindalı ardından Barış Pınarı Harekâtı ile bu emelleri de suya gömüldü.

Şimdi ellerinde kala kala, piyonu oldukları ABD’nin Suriye’deki birkaç petrol kuyusunun bekçiliği kaldı.

Görevden alınan Mardin Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Ahmet Türk, bu hendek olaylarından yıllar sonra, geçtiğimiz Eylül ayında BBC Türkçe servisine verdiği mülakatta, Buldan’ın övgüyle söz ettiği hendek olayları için, “İlk günden de bunun doğru olmadığını, belki ilk defa Kürt siyaset içinde dile getiren bir insanım. Büyük tahribatlar meydana geldi. O tahribatların sürece önemli etkisi olmuştur. Siyasetin bu kadar acımasızca yürütülmesinde etkili olmuştur" diyerek bunların büyük hata olduğunu ve çözüm sürecinin sona ermesindeki etkisini açıkça dile getirdi.

Hakkını yemeyelim, Ahmet Türk daha önce de “yarım ağızla” da olsa birkaç kez bunların yanlışlığını dile getirdi.

Ancak çok açık ve net bir şey var ki çözüm süreci devam ederken ABD’nin müdahalesiyle PKK’nın şahin kanadının ipleri eline almasından bu yana HDP de aynı şekilde şahin bir kanadın elinde. Demirtaş da öyleydi, sonrasında gelenler de öyle.

Bakalım daha ne kadar uçabilecek bu şahinler…