​"İDRAK GECİKMESİ"

Osman ATAMAN 28 Mar 2017

Osman ATAMAN
Tüm Yazıları
Yıllardır aradığım tanımı, muhterem ağabeyim Sait Yılmaz bir yazısında çok net ifadelendirmiş: İdrak gecikmesi…

Yıllardır aradığım tanımı, muhterem ağabeyim Sait Yılmaz bir yazısında çok net ifadelendirmiş: İdrak gecikmesi…

İdrak gecikmesi ve algı vanası tıkanmışlığı bugün dünyanın temel toplumsal sorunu.

Öyle berbat bir sorun ki, ancak iş işten geçince anlıyorsunuz yaşanan şeyin ne olduğunu.

Ucuz iş gücünü sömürmek, sıradan ve pis işleri yaptırmak için şehirlere doldurulan köy halkını, güya modern yaşam alanlarını varoşa çevirdikleri için suçlamak mesela.

İstanbul’da… Berlin’de… Amsterdam’da…

İlk giden işçi kafilemizi törenle karşılamamışlar mıydı?

Gecekondulara elektrik, su, her türlü alt yapıyı götüreceksin; sonra yıkmak için uğraşacaksın. 

Suriye’yi cehenneme çevireceksin ama mülteciler en büyük korkun olacak…

İdrak gecikmesi sonucunda yaşanan zarar, bu idraksizlerin tutarsız ve çelişik bir manzara sergilemesine sebep oluyor. 

Tiyatro…

İşte içimizden bir örnek…

Yıllarca çağdaş ve Batıcı kulüplerine “din” soktuğu için “Torinolu Şaban” diye aşağıladıkları adamı bugün “rahatsızlıklarının” bayrağı yapmaya çalışanlara ne diyeceğiz?

Seni modern bir stadyuma kavuşturan ve bunu yaparken gönlü başka bir takımda olmasına rağmen karakterli bir tarafsızlık sergileyen ve üstelik yaşadığın ülkenin Cumhurbaşkanı olan ismi her fırsatta yuhalayacaksın…

Sonra sırf karşıtlık adına, bu ülkeyi yabancılara teslim etmek isteyen bir şarlatana kukla olmuş üyeni sahipleneceksin…

Üstelik bir zamanlar aşağılamaktan çekinmediğin bir üyeni…

Sıkışınca da ihanetinden değil aidatını ödemediği şeklinde komik bir gerekçe ile kulüpten atıp vaziyeti kurtarmaya çalışacaksın…

Berbat bir tiyatro değil mi bu?

Altını çizmek lazım ki, idrak gecikmesi kronik bir mesele… 

Diğer gecikmeler gibi telafi veya tedavi edilebilir bir hastalık değil. 

Çünkü hastalığını kabullenmeyenlerin tutulduğu bir hastalık. 

Kendinde üstünlük vehmedenler ve kibirliler daha çok yakalanıyorlar…

Demokratım diyorlar, ayrımcılık yapmayı kendilerine hak görüyorlar.

Özgürlük diyorlar, öldürerek özgürleştiriyorlar. 

Gerçeği kabullenmemek, gerçeğe direnmek…

Batının ve içimizdeki Batıcıların üstünlük ve kibir kaynaklı bu hastalıkları, kendilerinden çok etraflarına rahatsızlık veriyor. 

İşin acı yanı bu. 

Yoksa algınızın vanası da tıkalı kalsın, idrakiniz de iktidarsızlığınız olsun deyip kestirip atacağız ama…

Berbat ettikleri aynı dünyada yaşamak zorunda kalıyoruz.