"İDRİS-İ BİTLİSİ'Yİ" ANLAMA VE ANLATMA VAKTİDİR ŞİMDİ

Yaşar İÇEN 07 Kas 2021

Yaşar İÇEN
Tüm Yazıları
Kimine göre kahraman kimine göre hain, kimine göre Kürt kimine göre değil, kimine göre zeki, kimine göre sadece çok şanslı İdris-i Bitlisi bu coğrafyanın şifrelerini doğru okuyan ve okudukları doğrultusunda kendisine itibar eden Yavuz Sultan Selim ile ortak hareket ederek Osmanlı'nın Doğu siyasetini belirleyen isim oldu...

“Kürtler, ayrı ayrı kabile ve aşiretler tarzında yaşamaktadırlar... Sadece Allah’ı bir bilip Muhammed ümmeti olduğumuzda ittifak halindeyiz... Diğer hususlarda birbirimize uymamız mümkün değildir... Sünnetullah bizde böyle câri olmuştur...”

Daha 1500’lü yıllarda bile öz eleştiri mahiyetinde bu cümleler zikredilmişti Kürt Aşiret liderleri tarafından Yavuz Sultan Selim’e iletilmek üzere kaleme alınan mektupta... Öyle ya çuvaldızı başkasına batırırken iğnenin ucunu da azıcık kendine batırmayı bilmeli insan... Ne acıdır ki; aslını da faslını da hep bu yöndeki sorunlarla çıkmaza soktu Kürtler ve dolayısıyla bölge... Kürtler tarih boyunca anlaşılmamaktan, ötelenmekten, yok sayılmaktan oluşan sorunlar yumağı ve bu sorunlara kendince suçlular arayan çuvaldızlar eşliğinde yaşamak zorunda kaldı... Sol elindeki çuvaldızı gözüne kestirdiği hedeflere batırırken sağ elindeki iğneyi de kendine değil hemen yanıbaşındaki yine kendinden olana batırmayı prensip edindiler...

Bitti mi derseniz bitmedi elbet derim çünkü Mesud Barzani’nin kaleme aldığı kitapların bana göre ana temasıdır; “Kürtlerin ortak menfaat paydasında buluşmayı becerememesi...”

Hatta kitaplarından birinde derinden hissettiği bir üzüntüyle; “Ne acıdır ki gece oturup ortak hareket kararı aldığımız Kürt Aşiretlerinin bir kısmı sabah uyandığımızda rejimin yanında yer alarak bize karşı savaştı” diyordu Kürtlerin Kadim Başkanı Mesud Barzani...

Bitti mi derseniz yine bitmedi derim çünkü tarihin yön bulmasında etkili olan kader mevhumunun en dinamik taşı Yaradan’ın bahşettiği genler; Kürtlerin dini değerler dışında ortak paydada buluşmasını zorlaştıran şifrelerdeydi... Ve bu zorlu şifrelere sahip Kürtler, malesef ki tarih boyunca emperyalizmin Ortadoğu oyunlarındaki paha biçilmez aktörü-mağduru oldu...

Emperyalizmin tüm oyunlarına karşı Kürtlerin şifrelerini başarıyla çözüp doğru stratejiyi geliştirerek toprakların el birliğiyle müdafaa edilmesini sağlayan ilk isim kim oldu diye sorarsanız, hiç düşünmeden İdris-i Bitlisi derim...

Kimine göre kahraman kimine göre hain, kimine göre Kürt kimine göre değil, kimine göre zeki, kimine göre sadece çok şanslı İdris-i Bitlisi bu coğrafyanın şifrelerini doğru okuyan ve okudukları doğrultusunda kendisine itibar eden Yavuz Sultan Selim ile ortak hareket ederek Osmanlı’nın Doğu siyasetini belirleyen isim oldu... Ve doğru okuma-yerinde hareket etme-güven verme-güven alma tavrı ile bölgenin en başarılı müdafaa, birlik, beraberlik yılları yaşandı...

İdris-i Bitlisi pek çok ilim ve bilim başlığındaki becerisiyle birlikte sosyal iletişim başarısıyla da görev aldığı alanlarda kitleler üzerinde etkili oldu... Bilgi ve birikimlerinizi dışarıya aktarmayı beceremediğiniz sürece toplum nezdinde hiçbir anlam ifade etmez varlığınız...

İdris-i Bitlisi’nin en güçlü yönü işte tam da bu oldu; iletişim dilini birikimleriyle sentezleyerek öyle güçlü, öyle zeki, öyle yürekle, öyle samimiyetle kullandı ki Kürt Aşiretleri ortak harekette ikna edilmeye ihtiyaç duymadan kendileri gönüllü oldu yanyana gelmeye...

Ve İdris-i Bitlisi;çok başarılı sonuçlar, makamlar, yetkiler elde etmekle birlikte ilk günkü gibi doğru bildiklerinden asla taviz vermedi... Yanlış durumları makamlarda yer almasına rağmen kabul etmedi... Hatta yaptığı uyarılara itibar edilmeyince elini tüm vazifelerinden çekip kenara çekilmeyi de bildi... Onun bu tavrını maddiyatla ilişkilendirenlere cevabı yine kendine has donanımda oldu... Geri dönmesi için padişahın kendisine yolladığı servete elini bile sürmeden iade ederken tüm her şeyi göze almıştı...

Evet İdris-i Bitlisi böylesi kendine münhasır güçlü bir isimdi ve bu sebepten bunca yıl sonra bile unutulmadı...

Kürtleri ve bölgeyi doğru okuyan okudukları doğrultusunda çözümler, fikirler, başarılar üreten Bitlisi’yi şimdilerde daha iyi anlamak ve anlatmak gerekiyor HEPİMİZE...

Zira yüzlerce yıldır dönüp dolaşıp gelinen çözümsüzlük noktası tam da Bitlisi’nin elde ettiği verilerin kapısına dayanıyor... Ve Ortadoğu oyunlarını kurgulayıp uygulayan emperyalizm, halâ Kürtleri hedef yapmaya devam ediyor... Anlayacağımız hiçbir şey değişmedi yüzlerce yıldır çünkü bahsettiğim Bitlisi’nin çözdüğü şifreleri bizlerden ziyade emperyalizm önemsedi, anladı ve hemen aksi yöndeki gardlarına güç vermek için kullandı... Ortadoğu insanını ideolojik açıdan değil din ve mezhepler üzerinden parça pinçik edinceye kadar ayrıştırma planları hız kazandı... Ve kabul edelim bu plan çok başarılı oldu... Araplarla başlayan hızlı ve keskin mezhepsel ayrışma Kürtler üzerinde de etkili oldu...

Böylelikle ırk, din, dil, aşiret, ideoloji bölünme gerekçelerine mezhepsel ayrışmayı da eklemiş oldu Kürtler...

Sonrasında terör örgütleri üzerinden bu planı desteklemek üzere tam aksi yönde başka bir yöntem daha denenmeye başladı... Mezhepsel ayrışmadan etkilenmeyenler de marjinal planlarla “Kürtler Müslüman değil” mesajı yayılarak yine Ortadoğu’nun hedefine oturtuldu Kürtler... Halbuki Anadolu’ya İslamiyeti ilk getiren, kabul eden, yaşayan Mezopotamya değil miydi... Evet Mezopotamya’ydı elbet; medeniyetin, bereketin ve İslamiyetin güneşi Mezopotamya...

Evet terörün stratejisi, işte bu dini kodları tamamen hafızalardan silmeye yönelik oldu... Terör örgütünün adına “özgürlük, sosyallik, modernlik” dediği  bu akım uzun bir dönem etkili olsa da sonrasında etkisini kaybetmeye başladı... Öyle ya; insan nesli yaradılışından bu yana sırtını ve yüreğini dayayıp huzurla medet umacağı bir güce ihtiyaç duydu duymaya da devam edecek...

Dediğim gibi Kürtleri ayrıştırarak kırma-kırdırma politikası güdenlerin dönüp dolaştığı tosladığı yer yine Bitlisi’nin çözdüğü şifreler oldu...

Velhasılı kelam, emperyalizmin oyunlarına taktik bulma çabaları yüzyıllardır bitmedi bitmeyecek...

O halde BİZİM İdris-i Bitlisi’yi Türkü, Kürdü, Arabı, Lazı, Çerkezi ve daha nicemizle daha iyi anlama ve anlatma vaktimiz ne zaman gelecek diye sormak istiyorum...