İNSANLIĞIN KORONA İLE SAVAŞI

Micheal KUYUCU 20 Mar 2020

Micheal KUYUCU
Tüm Yazıları
Kovid-19 virüsünü hem bilimsel olarak hem de felsefi ve toplumsal olarak düşünmek lazım.

Bir gün biri size gelip bütün dünyayı tehdit edecek bir  tehlikeden bahsetse ne düşünürdünüz? Hangi tehlike dünyanın tamamını tehdit edebilir? Belki ilk etapta uzaylılar diyebilirsiniz. Başka bir şey gelirmiydi aklımıza ? Hayır! Nice savaş, iki dünya savaşı ve aklınıza gelecek en büyük savaşların tamamı bir tarafla bir taraf arasında geçti. Tüm savaşlar ve  dökülen tüm kanlar bir tarafla bir başka tarafın anlaşmazlığı sonucunda oldu. Bugüne kadar tarih boyunca pek çok salgın hastalık da oldu. Hepsi de insanlığı tehdit etti ama hiçbiri bir küresel tehdit olmadı. Bugün yaşanan Kovid-19 tehlikesi dünyada ilk kez bir şey yaşattı. İnsanlığı tehdit etti. İlk kez dünyanın tamamı çaresiz ve korkak. Böyle bir stresi uzaylılar bile gelseydi yaşamazdı belki insanlık.

Kovid-19 virüsünü hem bilimsel olarak hem de felsefi ve toplumsal olarak düşünmek lazım.  Bu salgın teknoloji toplumu olmamız sayesinde tüm dünyaya yayıldı. Şu an dünyayı tehdit eden bir küresel tehlike konumunda. Burada bilim adamları bir yandan konuyu çözmek adına uğraşıyorlar, diğer yandan bu tehlikenin etkilerini minize etmek adına önlemler alıyorlar. Ama ortada bir şey var: Bir küresel tehlike. Dünya üzerinde yaşayan tüm insanları tehdit eden, tüm ulusları tehdit eden özetle medeniyeti tehdit eden bir düşman.

 

Bu düşman nerden çıktı? Neden çıktı? Biriler yarasa mı yedi? Birileri biyolojik bir savaş mı başlattı? Yoksa birileri dikkatsizlik mi yaptı? Her ne ise sonuç olarak bu tehlike bir anda dünyayı tarihi boyunca tehdit eden en büyük tehlike oldu. Bugün acaba bir atom bombası, ya da hidrojen bombası kullansa bu Kovid-19 kadar küresel bir tehlike yaratabilir mi? Burada düşünülmesi, sorgulanması gereken önemli birkaç konu var. Dünyayı tehdit eden bu tehlike bir insanlık dersi olabilir mi? Acaba nefsine hakim olmayı unutan insanlık için ders olabilir mi? Bunu tüm dünyanın sorgulaması lazım. Yunanistan’da devlet ile kilisenin arası açıldı, Amerika’da kilisenin rütbelileri kiliselerin kapatılmasına karşı çıktı. Küçük ama çok garip tartışmalar ve kavgalar yaşanıyor koronavirüs yüzünden.  Bazı rant grupları bu Kovid-19 için ilaç bulmak ve dünyayı tehdit eden bu düşmandan faydalanmanın planlarını yapıyor. İlaç firmalarının ağzı sulandı,  maske -  kolonya vs gibi ürünler satan karaborsacıların ağzı sulandı. Böyle bir durumda bile rant düşünenler var. Burada bir kez daha insanlık sınıfta kaldı. Bu işin sonunu veya bu olayın anlamını kimse sorgulamıyor. Herkes buna basit bir virüs salgını olarak bakıyor. Olabilir belki. İnşallah da çözülecek. Ama bu Kovid-19 mevzusu iki tane önemli konunun düşünülmesi gerektiğini gösterdi:

1.      İnsanlık tarihte ilk kez belki de küresel çapta bir düşman karşısında çaresiz kaldı. Küresel bir tehlike tüm gelişmiş teknolojilere rağmen insanlığa meydan okudu.

2.      Dünyada yaşayan tüm insanlar, milyarlarca insan birbirinin düşmanı, birbirilerine tehdit konumuna girdi. Nasıl mı? Kovid-19 taşıyan bir insan farkında olmadan bir başka insana bu virüsü bulaştırarak onun hayatına malolabilir. Yani şu an herkes herkesin potansiyel katili konumunda.

Böyle iki tane önemli açıyı göz önüne getirerek insanlığın oturup “biz ne yapıyoruz?” , “biz ne yaptıkta bu başımıza geldi” diye düşünmesi lazım. Belki yarın ben, ya da siz, ya da bir başkası bu insanlık dersi veren Kovid-19’dan dolayı tehlike yaşayacağız, belki de öleceğiz. Burada bir sürü komplo teorisi de anlatılıyor. Bence hepsi hikaye. Doğruluk payı olsa da her bir komplo teorisi insanlığın nefsinin ne hallere geldiğini gösteriyor.

İnsanlık bunu hak etti mi? Dünya, dünyada yer alan ve tüm dünyayı tehdit eden bir düşmanla karşı karşıya kalmayı hak etti mi? Bu Kovid-19’dan kurtulmaya çalışırken psikologların, din adamlarının, sosyologların özetle tüm bilim adamlarının bu konuyu “insan nefsi” ve “tüketim toplumu” tarafından bir düşünmesi ve incelemesi lazım. Acaba bu bir insanlık dersi mi? Acaba bu insanlık dersini hak ettik mi? Bu virüs insanlık için sınav mı? Acaba insanlık dil, din, ırk demeden herkese eşit oranda saldıran bu düşmana karşı din,dil, ırk demeden işbirliğine girerek karşı koyacak mı? Ben bu açıdan baktığımda bunu göremiyorum. Herkes yine ayrı telden takılıyor. Dünya daha bu salgından korunma konusunda bile bir ortak mütabakata varamadı. İşin ciddiyetinde mi değiller yoksa yoksa hala bireysel mi davranıyor insanlık. Dünya bu salgınla bir bütün olmayı deneyecek mi? İnsanlık bir bütün olarak davranabilecek mi? Şu an pek o hava yok gibi... Bir de bu açıdan düşünmemiz lazım bu lanet virüsü.

Koronavirüs hakkında ne kadar bilgiliyiz?

Dünyanın en büyük düşmanı durumunda olan Kovid-19 ile ilgili NG Araştırma şirketi bir kamuoyu araştırması yapmış. Geçtiğimiz hafta sahaya inen anketörlerin elde ettiği bilgilere göre araştırmaya katılanların yüzde 64’ü koronavirüs hakkında yeterli bilgiye sahip olduklarını belirtirken, yüzde 35’i ise az da olsa bilgisi olduğunu belirtti. Koronavirüs hakkında hiç bilgisi olmayanların oranı ise yüzde 1’den daha az. Yani bir şekilde koronavirüs çok popüler.

Korona hakkında televizyondan bilgi alıyoruz

Araştırmada koranavirüsle ilgili televizyondan bilgi edinenlerin oranı yüzde 63, sosyal medya kanallarından öğrenenlerin oranı ise yüzde 60 oldu. Uzman doktor yorumlarını takip edenlerin oranı yüzde 42 olurken, kendi başına araştırma yapanların oranı ise yüzde 41. Çevresindekilerden bilgi alanların oranı  yüzde 30. Özetle herkes koronavirüs konuşuyor, koronavirüs takip ediyor. Televizyon ciddi ciddi önemli bir haber verme aracı konumunda olduğunu bir kez daha gösterdi. Artık herkes sağlık bakakının gece yaptığı basın açıklamasını bekliyor. Sosyal medyada trollerinin saçmalıkları yüzünden sosyal medyaya olan güven bir tık daha azaldı.

Koronavirüs ile ilgili günlük bilgi almak isteyenler için İngiizce bir internet sitesi kurulmuş. Bu site Wold Health Organization (Dünya Sağlık Örgütü) tarafından kurulmuş. Bu platformda günlük olarak koronavirüs hakkında bilgiler veriliyor. Hangi ülkede kaç vakanın olduğunu görmek mümkün. Türkiye’de koronavirüs ile ilgili bilgileri en iyi veren kanal TV 100 oldu. Kanal 24 saat boyunca ekranının üst kısmna bir grafik ekleyerek “Koronavirüs Güncel Veriler” başlığı ile hangi ülkede kaç hastanın olduğunu ve kaç kişinin bu hastalıktan öldüğünün istatistiki bilgileri veriyor. Seçim sonuçlarında açılan sandık sayısı olayı gibi, anlık istatistik veriyor ki bu çok güzel bir uygulama.

Sayılar ve olaylar düşündürücü

Kovid-19 virüsüne yakalanan hasta sayısı ile iyileşenler arasındaki ilişkinin görüldüğü grafikte 17 Mart 2020 tarihi itibariyle Çin’deki vaka sayısı 81 bin, Çin dışındaki vaka sayısı ise 88 bin 400 olarak açıklandı. Bu vakalar içinde tamamen iyileşen hasta sayısı 77 bin 300 oldu. Yine aynı tarihli dünya haritasında Kovid-19 hasta yoğunluğuna bakınca bu virüsün Afrika kıtasındaki bir kaç ülke ve Grönland dışında tüm dünyaya yayıldığını görüyoruz.

Bu mevzu dünyada ilkleri de yaşattı. Mesela Euro-2020 yani Avrupa Futbol Şampiyonası Finalleri 2021 yılına ertelendi. Bugüne kadar hiç ara verilmeyen ve 64 yıldır aralıksız düzenlenen Eurovision Şarkı Yarışması da tarihinde bir ilk yaşadı ve 2020 yılının Mayıs ayında Hollanda da yapılması planlanan yarışma 2021 yılına ertelendi. Avrupa Yayın Birliği (EBU) yarışmayı 2021 yılına ertelerken “Neden yarışmayı yakın gelecekte bir tarihe ertelemediniz?” sorusuna şu yanıtı verdi: “Avrupa’da ki durum önümüzdeki aylarda belirsiz olacak gibi. Bu belirsizlik içinde bu kadar çok katılımcının yer alacağı bir organizasyonu gerçekleştirmeyi garanti edemiyoruz..”

Yani işler sıkıntılı...