IRAK'TA PKK'YA KISKAÇ

Faruk AKTAŞ 09 Tem 2019

Faruk AKTAŞ
Tüm Yazıları
PKK'nın çatı yapılanması KCK'nın başkanlık konseyinin 7 üyesinden biri olan Diyar Garib Muhammed'in, MİT ve TSK'nın ortak operasyonuyla Kandil'de öldürülmesinin ardından gözler yeniden örgütün Irak'taki varlığına çevrildi.

Süleymaniye doğumlu olan Helmet kod adlı Diyar Garib Muhammed, 25 yıldan bu yana PKK saflarında yer alıyordu. PKK’nın Irak sorumlusu olan Diyar Garib Muhammed, daha önce Kuzey Irak’ta örgütün siyasi uzantısı Kürdistan Demokratik Çözüm Partisi’nin (PÇDK) eşbaşkanlığını da yapmıştı.

Diyar Garib Muhammed, TSK operasyonlarında bugüne kadar öldürülen en üst düzey örgüt yöneticisi oldu.

Bu operasyon, şüphesiz son dönemde Irak’ta faaliyetlerini arttırma çabası içine giren PKK’ya yönelik ağır bir darbe oldu.

Bu operasyondan kısa bir süre önce PKK, Kuzey Irak’ta “Güney Kürdistan Öz Savunma Güçleri” adı altında bir yapı oluşturmuş, bu yapılanmanın bölgedeki Türkiye hedeflerine yönelik saldırılar düzenleyeceği açıklanmıştı.

Bu yapılanmanın, Neçirvan Barzani’nin Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı seçilip görevine başlamasının hemen ardından oluşturulması ise dikkat çekici.

Asıl amaç, Kuzey Irak’ta Türkiye hedeflerine yönelik saldırılar düzenleyerek Ankara-Erbil ilişkilerinin gelişmesini önlemek ve Neçirvan Barzani’yi Türkiye’ye karşı zor durumda bırakmak.

Neçirvan Barzani ve Hükümet Sözcüsü Sefin Dizeyi başta olmak üzere Kürdistan Bölgesel yönetiminden yapılan çok sayıda açıklamada PKK’nın Kuzey Irak’ta böyle bir yapı kurmasına sert tepkiler gösterilerek, örgütün bölgeyi terk etmesi istendi.

Ancak, Kürdistan Bölgesel yönetiminin bu tür kınama ve tepki açıklamalarının ötesine geçerek PKK’nın bölgeden çıkarılması konusunda fiili adımlar atması gerektiği de açık.

Vakit kaybetmeden PKK’nın yasadışı ilan edilerek siyasi, askeri tüm faaliyetlerinin yasaklanması şart.

Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Neçirvan Barzani ve bu hafta kabinesini parlamentoya sunup güvenoyu alması ve başbakan olarak göreve başlaması beklenen Mesrur Barzani’nin önünde duran en önemli sorunlardan birisi budur diye düşünüyorum.

PKK’nın, Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin sorumluluk alanları içinde Türkiye hedeflerine yönelik düzenleyeceği bir herhangi saldırı Erbil-Ankara ilişkilerine ciddi şekilde zarar verebilir.

Yazının başında belirttiğim gibi zaten söz konusu “öz savunma güçleri” adlı grubun kurulmasının amacı da bu.

Şüphesiz Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin PKK’ya karşı bu tür siyasi ve askeri yollara başvurmasının önünde çok sayıda engel olması anlaşılır bir durumdur.

Ancak Erbil yönetimi bu konuda merkezi Bağdat hükümeti ile ortak hareket ederek PKK’nın faaliyetlerini sınırlandırma ve sonlandırma çabasına girebilir, girmelidir de.

Aksi halde, söz konusu kınama açıklamalarının samimiyeti de sorgulanır hale gelir.

Bu konuda yeni ve önemli bir gelişme Irak Parlamentosu’nun PKK’nın Sincan’dan (Şengal) çıkarılması yönünde aldığı karar.

Geçtiğimiz hafta sonunda Parlamento’nun bu yönde aldığı karar Başkomutan sıfatıyla Irak Başbakanı Adil Abdulmehdi’ye gönderildi. Söz konusu kararda ordunun güç kullanarak PKK’nın Sincan’dan çıkarılması istendi.

Abdulmehdi’nin orduya bu yönde bir talimat verip vermeyeceğini önümüzdeki günlerde göreceğiz.

Ancak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin de bu sürece dahil olup vakit geçirmeden Bağdat yönetimiyle birlikte PKK’ya karşı fiili adımlar atması gerekir.

Zira, PKK’nın varlığı sadece Türkiye’ye değil, Irak’a da Kürdistan Bölgesi’ne de ciddi zararlar vermektedir.

PKK’nın Irak’taki varlığının sonlandırılmasının, Ankara-Bağdat ve Ankara-Erbil ilişkilerini daha da geliştireceği ve bu durumun tüm taraflar çıkarına olacağı da aşikardır.