IRAK'TAKİ DENGELER VE "SİNCAR OPERASYONU" TARTIŞMALARI

Faruk AKTAŞ 26 Oca 2021

Faruk AKTAŞ
Tüm Yazıları
Bağdat yönetimi, PKK'nın bu bölgedeki varlığının IKBY'i zayıflatmasından memnun.

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın Bağdat ve Erbil ziyaretlerinin ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da “Bir gece ansızın…” ifadesi üzerine “Sincar’a bir operasyon olur mu?” tartışmaları yoğunlaştı.

Bu tartışmalarda bazı uzmanlarımızın bölgeye dair doğru olmadığını düşündüğüm bazı tespit ve değerlendirmeler dikkatimi çekti.

Bunların en başında da böyle bir operasyona merkezi Irak yönetiminin sıcak bakabileceği buna karşın Bölgesel Kürt Yönetimi’nin (IKBY) engelleyici yaklaşım sergileyeceği yönündeki görüşler.

Bunların doğru olmadığını birçok argümanla ortaya koymak mümkün.

Birincisi Ekim ayında Irak merkezi yönetimi ile Kuzeydeki Kürt yönetimi arasında varılan, PKK’nın Sincar’dan çıkarılmasını öngören anlaşma konusunda sorun çıkaran Erbil değil Bağdat oldu.

Anlaşmanın yürürlüğe gireceği 1 Aralık’tan önce Iraklı yetkililerle PKK arasında yapılan görüşmeler sonucu 500 civarında YBŞ üyesinin Haşdi Şabi bünyesine alınarak kentte kalmasını sağlandı.

Bu görüşme ve anlaşma PKK’ya ait yayın organlarında açıkça yer aldı.

Erbil yönetiminin tüm ısrarlarına ve çabalarına rağmen merkezi yönetim PKK’nın tümüyle Sincar’dan çıkarılmasına yanaşmadı.

O nedenledir ki bu yaklaşımı nedeniyle PKK, Erbil’i açıkça düşman ilan ederek Kürt yönetimi unsurlarına yönelik çok sayıda saldırı gerçekleştirdi.

Haşdi Şabi bünyesine alınan bu teröristlere Irak yönetimi tarafından aylık 700’er dolar maaş verildiği bunun yarısının terör mensuplarına yarısının da PKK’ya gittiğine dair bilgiler var.

PKK’nın sorun yarattığı alanlar önemli ölçüde Kürt yönetiminin bölgesindeki alanlar.

Bağdat yönetimi, PKK’nın bu bölgedeki varlığının IKBY’i zayıflatmasından memnun.

Ayrıca terör örgütünü tanıyanlar PKK’nın Türkiye’den sonraki en büyük düşman olarak Kuzey Irak’taki Barzanilerin partisi KDP’yi gördüğünü bilir.

Bunun en büyük nedenlerinden birisi KDP’yi kendisine rakip olarak görmesi iken bir diğer önemli neden aşırı sol ideolojiye biat etmiş terör örgütünün, Şii yapılara yakın olmasına karşın Sünni muhafazakâr kesimlere karşı büyük nefret duyması.

Muhafazakâr Kürtleri düşman olarak gören PKK’nın Türkiye’deki CHP dahil seküler kesimlerle iş birliğine yönelmesinin nedenlerinden birisi de budur.

Bazı uzmanlarımızın dile getirdiği, katılmadığım bir diğer konu da Suriye’de PYD/YPG’ye kol kanat geren ABD’nin Irak’ta PKK’yı gözden çıkardığı ayrıca İran’ın da PKK’ya yönelik operasyonlar konusunda Türkiye’nin yanında duracağı yönündeki değerlendirmeler.

ABD’nin son yıllarda Türkiye’nin Irak’taki PKK unsurlarına yönelik operasyonlar konusunda açık bir engelleyici yaklaşım içine girmediği doğru ancak bunun nedeninin Washington’un PKK’yı gözden çıkarmasından ziyade kendisinin de terör örgütü ilan ettiği bir örgüte yönelik operasyonlar karşısında aleni olarak engelleyici bir pozisyon takınamamasından kaynaklandığını düşünüyorum.

Suriye’de PYD/YPG’ye aleni şekilde kalkan olan ABD, Irak’ta daha ziyade PKK’ya arka planda koruyuculuk yapıyor.

İran’ın Irak’taki PKK unsurlarına yönelik operasyonlar konusunda Türkiye’nin yanında duracağını düşünmek ise çok daha yanılgılı yaklaşım.

PKK’nın Irak’taki en büyük destekçisinin Tahran olduğuna kuşku yok.

PKK özellikle 2015’ten bu yana Irak’ta tümüyle İran destekli Haşdi Şabilerle ortak hareket ediyor.

İran, Haşdi Şabi ile PKK’nın ortak denetimindeki alanlar üzerinden Suriye’ye ulaşabiliyor.

Ayrıca Tahran yönetimi öteden beri en büyük bölgesel rakibi olarak gördüğü Türkiye’nin güçlenmemesi için perde arkasından PKK’ya her türlü desteği sunuyor.

Obama’nın ikinci döneminde yaşanan çözüm sürecinde PKK’nın silah bırakmasını engelleyen de ABD ile birlikte İran olmuştu.

Trump’ın aksine Obama döneminde olduğu gibi İran’la ilişkileri geliştirmek isteyen Biden döneminde de Irak’ta PKK’nın kollanması konusunda Washington ile Tahran arasında ortak bir yaklaşımın ortaya çıkması sürpriz olmayacak.

Dolayısıyla mevcut koşullarda Sincar’a yönelik muhtemel bir operasyona karşı ABD ve İran’ın açıktan olmasa bile perde arkasından fazlasıyla engelleyici yaklaşımlar içine giriyorum.

Göbekten Washington ve Tahran’a bağlı Mustafa Kazımi başbakanlığındaki Irak yönetiminin de böyle bir operasyona samimi bir destek verme ihtimalini zayıf görüyorum.

PKK’nın Sincar’dan çıkarılmasını isteyecek tek güç Barzanilerin KDP’sidir ancak onların da gerek siyasi yansımalarının kendilerine verebileceği zararlardan çekinmeleri gerekse de Washington’un sert baskılarıyla karşılaşma ihtimalleri nedeniyle muhtemel operasyona fiilen ve açıktan bir destek sağlamalarının zor olduğunu düşünüyorum.

Erbil bu konuda en fazla lojistik destek sağlayabilir ki bu bile Türkiye için oldukça önemli hatta diğer tüm unsurların vereceği destekten daha önemli.

Çünkü bu bölgedeki Kürtlerin desteği, PKK’ya yönelik operasyonları “Kürtlere yönelik saldırı” şeklinde sunmak isteyenlerin bu argümanlarını boşa çıkartmak için çok kıymetli.

Dolayısıyla Türkiye burada bir operasyon icra edecekse bu bölgedeki ve bölge üzerinde etkisi olan tüm güçlere rağmen ve tamamen “özgücü”yle gerçekleştirecektir.

Türkiye, söz konusu güçlere “gölge etme başka ihsan istemem” diyecektir ancak operasyon yapılacaksa Erbil hariç diğerlerinin tümünün gölge etmeye çalışacakları bilinerek yapılmalıdır.