Vakıf Katılım web

İSTANBUL'U TANIMAK

Fehmi KETENCİ 15 Kas 2021

Fehmi KETENCİ
Tüm Yazıları
Birçok konu var ama, uzun üredir yaşadığımız ülkemizin göz bebeği tarihi ve kültür kenti olmanın yanı sıra, Avrupa'nın en büyük ve özellikli kentlerinde İstanbul ile ilgili doğru dürüst bir şeyler yazmamışım.

     Oldukça geçmiş tarihlerden beri yazdığım yazıları gözden geçirdim, neler yazmışım ve neleri yazmamışım, daha doğrusu eskiden zaman zaman gündemime aldığım konulardan hangilerini unutup hiç yazmadıklarım. Birçok konu var ama, uzun üredir yaşadığımız ülkemizin göz bebeği tarihi ve kültür kenti olmanın yanı sıra, Avrupa’nın en büyük ve özellikli kentlerinde İstanbul ile ilgili doğru dürüst bir şeyler yazmamışım. Yine gördüm ki, iki yıldır üzerimize çöreklenen C-koronavirüs salgınıyla ilgili şeyler yazmanın dışında pek fazla konuyla ilgilenememişiz.

     O nedenledir ki; üzerimize kara örtü gibi serilmiş pandemi dönemindeki yoğunluktan İstanbul’da yaşadıklarımızdan aklımızda neler kalmış biraz söz emek istedim.

      Hangi dönemde, hangi mevsimde olursa olsun, dünyada yaşayanların birçoğunun her zaman aklında olan, gidip görebilmek için plan yaptıkları bir büyük metropol güzel İstanbul. Tarihin derinliklerinden günümüze taşıdığı özellikleri ile, her dem sözü edilen, bir rüya şehirdir İstanbul. Resmi rakamlardan yansıyanlara göre 16 milyonu aşkın yerleşik yaşayanının yanı sıra, günübirlik veya kısa süreli gelen ziyaretçileri ile günlük yirmi milyonu aşan nüfusu konuk etmektedir. Avrupa’da birçok ülke nüfusundan daha büyük bir metropol olarak kayırlara geçmiş güzel İstanbul’da, görebildiklerimiz ve yaşadıklarımızın bir bölümden, kırmadan dökmeden söz etmeye çalışacağım.

      Şimdiye dek, İstanbul’da yansıyanlardan söze derken, böyle büyük bir metropolü yönetmenin çok zor olduğunu ve gözümüze takılanları anlatırken bu gerçeğin varlığını asla unutmadım.

      İstanbul’u yönetmek bir devleti yönetmekten çok daha zordur. İstanbul’da günün hemen her saatinde, sürekli hareket halinde olan, günlük ihtiyaçların gidermek için oradan oraya koşuşturan, öncelikli olarak toplu taşımayı kullanan, yanı sıra; özel araçları ile trafikte boy gösteren yaklaşık 7-8 milyona yakın insanın yarattığı sinerjiyi ve harcadığı enerjiyi analiz etmeye çalışalım. 

      Böylesine külfetin ağır sorumluluğunu omuzlarında taşıyanların, birçok engele ve engellemelere karşın İstanbul’u yönetenlerin işlerini çok zor olduğunu, nelere katlandıklarını veya katlanmak zorunda oldukları asla unutulmamalıdır. Zaman zaman, yazdıklarımızdan ortaya dökülenlerin sert eleştiri dozunda olduğunu görebiliyoruz. O nedenledir ki, biraz daha dikkat etmemiz gerekir. Ben İstanbul’da yaşadıklarıma yönelik eleştiri dozundaki yazdıklarımda bu gerçeği asla göz ardı etmemişimdir.

     Söylemeden geçmeyeyim; bu dönemde veya eski dönemlerde de İstanbul yönetimini üstlenenler ellerinde geleni yapmışlardır. İstanbul’a ihanet edilen dönemler hep olmuştur. Ancak, yine de, İstanbul’a gereken katkıları sağlamak konusunda ellerinden geleni yapmışlardır. İstanbul, zaman zaman ihanete uğramış ve bu dönemlerden en çok zarar görenlerin İstanbulluların olduğunu unutmak pek de mümkün değildir. İstanbul, ülke ekonomisinin, çok önemli bir bölümünün sorumluluğunu yüklenmiştir. Hala, eskiden olduğu gibi veya daha da fazlasıyla, ülkemizde yaşayanlar için “taşı toprağı altın” olarak görülen, sıklıkla yaşama hayali kurduğu bir şehirdir. İstanbul’da yaşayanlar hep ayrıcalıklı bir yaşama sahip olanlar olarak görülmüşlerdir. Yanı sıra, İstanbul’da yaşamanın çok zor olduğu da net bilinendir. Kısacası İstanbul; “dışı seni dışı beni yakar” gibi durum hala konuşulandır.

      İstanbul için verilen uğraşlar hala istenen yerlere ulaşamamıştır.

      İstanbul kalabalıklığının oluşturduğu zorluklarıyla, hala tam olarak çözülemeyen dillere destan trafik yoğunluğuyla bilinen, bunun yanı sıra; tarihi özellikleriyle, kültür varlıklarının zenginliğiyle ve jeolojik yapısının cömertçe sergileyebildiği çevre ve doğal güzelliğiyle dünyada yaşanan birçok ülke insanı için hala merak edilen ve görülmesi hayal edilen bir metropoldür. Tarihi, kültürel ve özellikle çevre güzelliğine oldukça zarar vermiş olmamıza rağmen öylesine zengin bir metropol ki, hala “adından söz edilebilen ve merak edilen bir kent” tanımını yaşatabilmektedir.

      Bunları neden yazdım. Yazacaklarım daha girizgah, gelecek yazılarımda olumlu olumsuz yanlarıyla İstanbul’da yaşadıklarımdan daha fazlaca söz edeceğim içindir.

      Güzel İstanbul her şeyi hak ediyor.