İTİLAFÇILAR GEÇMİŞTE KİMDİ VE BUGÜN KİMLERDİR?

Prof. Dr. D. Murat DEMİRÖZ
Tüm Yazıları
Son günlerde Atatürk – Vahdettin karşılaştırmasını çok dinledik… Ağzı olan konuşuyor da, çoğu zaman kimin kim hakkında ne söylediğinden habersiz olduğu da anlaşılıyor.

Son günlerde Atatürk – Vahdettin karşılaştırmasını çok dinledik… Ağzı olan konuşuyor da, çoğu zaman kimin kim hakkında ne söylediğinden habersiz olduğu da anlaşılıyor. Sultan Altıncı Mehmed Vâhıdeddin denince, ister istemez, aklımıza Sadrazam Damat Ferit Paşa, Dahiliye Nazırı Ali Kemal Bey, Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi, İngiliz ajanı Sait Molla ve benzeri İngiliz muhipleri / sevdalıları ve Milli Mücadele karşıtları gelmekte. Bu zevat-ı namuhteremenin (saygı duyulamayacak kişilerin) ortak noktası İtilâf ve Hürriyet Fırkası’dır. Bu fırka çok geç kurulmuş olmakla ve iktidarda kısa bir süre kalmakla birlikte temsil ettiği düşünceler kendisinden çok önceye kadar gider ve bugünlere kadar da gelir. Diyebiliriz ki, bugün çoğunluğu sağ partilerde yerleşik bir kısım siyasetçi (kendileri farkında olmasa dahi) düşünce olarak itilafçıların halefleri / ardıllarıdır. Bugünkü yazıda ilk önce bu partinin kısa bir tarihçesini vereceğim. Sonra parti programı ve dünya görüşünü tartışacağım. Daha sonra da bugün kimler itilafçı olarak tanımlanabilir değerlendirmeye çalışacağım.

HÜRRİYET İTİLAF FIRKASININ SİYASİ TARİHİ

Hürriyet ve İtilaf Fırkası, İkinci Meşrutiyet döneminde iktidardaki İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne karşı kurulmuş olan en önemli muhalefet partisiydi. Siyasi hayatı iki döneme ayrılır: 1911-1913 arasındaki ilk etkinlik dönemi, 23 Ocak 1913'te İttihat ve Terakki'nin Bâb-ı Âli Baskını ile hükûmeti ele geçirmesiyle sona erdi. İkinci dönemi ise Mondros Mütarekesi'nden sonra Ocak 1919'da yeniden kurulmasıyla başladı ve ertesi yıl başlarında etkinliğini kaybetti.

Partinin belli başlı liderleri Damat Ferit Paşa, Miralay Sadık Bey, Gümülcineli İsmail Bey, "Filozof" Rıza Tevfik (Bölükbaşı), Refik Halit Karay, Ali Kemal, Lütfi Fikri (Düşünsel) ve Rıza Nur'dur. Birinci dönemde Kâmil Paşa hükûmeti (29 Ekim 1912 - 23 Ocak 1913), ikinci dönemde ilk Damat Ferit Paşa hükûmetleri (4 Mart - 30 Eylül 1919), parti hükûmeti olmamakla birlikte, Hürriyet ve İtilaf Fırkasının desteğine sahip olmuşlardı.

İkinci Meşrutiyetle birlikte Osmanlı siyaset sahnesinde farklı siyasi partiler ve gruplar ortaya çıktı. Bu grup ve partilerin içinde liberal ekonomi politikasını, milliyetçilik karşıtı siyasi tavrı, emperyalist devletlerle, özellikle İngiltere’yle yakınlaşmayı, federalizmi savunan bir kısım düşünce kulübü ve partiler de bulunmaktaydı. Birbirinden farklılaşan noktalarına rağmen ortak noktaları Türkçü ve modernist İslamcı akımların ittifak ettiği İttihat ve Terakki’ye karşı olmalarıydı. Bunlar arasında en bilineni "Prens" Sabahaddin Bey'in liberal ve adem-i merkeziyetçi (federasyon taraftarı) çizgideki Ahrar Fırkası (Özgürlükler Partisi) idi. Mutedil Hürriyetperveran Fırkası (Ilımlı Liberal Parti) daha çok Arnavut ve Arap liberallerin desteğine sahipti. Osmanlı Demokrat Fırkası, İttihat ve Terakki'den ayrılan iki ünlü Jöntürk Abdullah Cevdet ve İbrahim Temo tarafından kurulmuştu. İsmail Kemal'in Ahali Fırkası (Halk Partisi), İttihat ve Terakki’nin aşırı Türk milliyetçiliği nedeniyle Balkanlarda Arnavut isyanına yol açtığı kanısındaydı. Bütün bu gruplar zaman içerisinde İttihat ve Terakki düşmanlığı ortak paydası altında Hürriyet ve İtilaf fırkası şemsiyesi altında toplandılar. Bu partilere daha sonra kurulacak olan padişahçı ve şeriatçı ulemanın kurduğu Teali-i İslâm Cemiyeti’ni, bağımsız Kürdistan ideali etrafında bir araya gelmiş Kürt Teali Cemiyeti’ni ve İngiltere himayesine taraftar olan İngiliz Muhipleri Cemiyeti’ni de dahi edebiliriz.     

Hürriyet ve İtilaf Fırkası dolayısıyla farklı siyasi beklenti ve amaç sahibi grupların desteği ve teşvikiyle kurulmuştur. Bunları kabaca özetleyecek olursak: devletin II. Mahmut’tan bu yana gelen batılılaşma ve modernleşme politikalarına karşı gelenekçi İslamcılar, İttihat ve Terakki yönetimini aşırı milliyetçi ve devletçi bulan liberal ve batıcılar, Kürt, Arap ve Arnavut ayrılıkçıları ve İngiliz taraftarlarıdır. Bu sebeplerle bir araya gelen Mahir Said, Kemal Midhat, Hüseyin Sîret ve Rıza Nur, Hürriyet ve İtilaf Fırkası kuruluş beyannâmesini ve programını İstanbul Valisi Emin Bey’e 21 Kasım 1911 tarihinde vererek fırkayı kurmuşlardır. 24 Kasım'da yapılan kongrede Damat Ferit Paşa parti reisliğine seçildi. Ancak partinin aktif önderi daha çok Miralay Sadık Bey idi. Parti programını Ahmet Reşit (Rey) kaleme aldı.

İttihat ve Terakki bir muhtırayla siyasi gücü elde etmişti. 20 Şubat 1912 seçimleri (tarihimizde sopalı seçim olarak bilinir) İttihat ve Terakki’nin baskısı altında gerçekleşti. Seçim sonunda, altı muhalif mebus dışında Meclise sadece İttihat ve Terakki mensupları girebildi. Etnik ve dini azınlıklar çok az temsilci çıkarabildiler. Seçim sonuçları tüm ülkede büyük tepkiyle karşılandı. Balkan ve Arap vilayetlerinde ayaklanma çalışmaları başladı. Nihayet ordu içinde kurulan Halâskâr Zâbitân (Kurtarıcı Subaylar) adlı bir grup, 16 Temmuz'da verdikleri bir muhtıra ile Sait Paşa hükûmetinin istifasını sağladı. 22 Temmuz'da Gazi Ahmet Muhtar Paşa başkanlığında kurulan partiler üstü "Büyük Kabine", başta Hürriyet ve İtilaf Fırkası olmak üzere, tüm İttihat ve Terakki muhaliflerinin coşkun desteğiyle karşılandı. Yani muhtırayla gelen İttihatçılar yine muhtırayla gitmişlerdi.

22 Temmuz 1912 - 23 Ocak 1913 arasındaki muhalif hükûmetler dönemi, muhalefet için tam bir hayal kırıklığı ile sonuçlandı. 8 Ekim'de çıkan Balkan Savaşı, kısa sürede bozguna dönüştü. Bu yenilgiler sonunda, bu sefer, Enver Bey öncülüğünde İttihatçı subaylar 23 Ocak 2013’te Bâb-ı Âli Baskını olarak bilinen darbeyle hükümeti ele geçirdiler. Bu olaydan sonra muhalefet şiddetli polis baskısıyla etkisiz hale getirildi. İtilafçı liderlerin birçoğu 1918'e dek geri gelmemek üzere yurt dışına kaçtı. Kâmil Paşa hükûmetinin maliye ve dahiliye nazırları tutuklandı. Muhalefet gazeteleri kapatıldı. İtilafçıların birinci iktidar dönemi böyle sonlandı.

1918 yılında I. Dünya Savaşı'nın Osmanlı yenilgisi ile sonuçlanması üzerine Talat Paşa başkanlığındaki İttihat ve Terakki hükûmeti düştü. Hemen ardından genel af ilan edildi ve Sinop'ta ve yurt dışında bulunan sürgünler İstanbul'a dönmeye başladı. 17 Kasım 1918'de eski Tokat mebusu Mustafa Sabri Efendi'nin, Hürriyet ve İtilaf Fırkası'nın yeniden örgütlenmesine dair yazısı yayımlandı. 2 Aralık'ta Ali Kemal, Sabah'taki başyazısında hükûmetin Hürriyet ve İtilaf Fırkası tarafından kurulmasını savundu. Bunu izleyen günlerde ülkenin çeşitli yerlerinde Hürriyet ve İtilaf Fırkası şubelerinin açıldığına dair haberler çıktı. 10 Ocak 1919'da yapılan bir toplantıda Hürriyet ve İtilaf Fırkası yeniden kuruldu ve Merkez-i Umumi oluşturuldu. Yeni yönetim kurulunun çoğunlukla saraya yakın yaşlı ve emekli devlet görevlilerinden oluştuğu dikkati çekiyordu. Eski genel başkan Damat Ferit Paşa partiye katılmamıştı. Eski ve aktif Hürriyet ve İtilaf Fırkası üyelerinden Mustafa Sabri, Ali Kemal, Rıza Tevfik ve Refik Halit (Karay) parti yönetiminde görev aldılar. Basında partinin en önemli sözcüleri Ali Kemal ve Ref'i Cevat (Ulunay) idi.

İşgal döneminde bu İtilafçı hükümetlerin ortak noktası İngiliz işgal yönetimiyle işbirliği, Sevres Anlaşmasının eksiksiz uygulanması ve Kuvva-yı Milliye düşmanlığı oldu. Partinin önde gelen liderlerinden Mustafa Sabri Efendi de Şeyhülislâm oldu. Büyük Zafer sonrasında parti mensuplarından kaçabilenler kaçtı, yakalananlardan bazılar Ali Kemal gibi öldürüldü, kimisi de sürgün edildi.

PARTİNİN PROGRAMI VE SİYASİ GÖRÜŞLERİ

Hürriyet ve İtilaf Fırkasının amacı "en felsefi manasıyla hürriyete vasıl olmak" olarak tanımlanmıştı. İttihat ve Terakki'nin, Osmanlı toplumunu oluşturan çeşitli kavimleri Türkleştirmek çabası bir "hayal-i ham" olarak tanımlanıyor ve "muhtelif anasır [unsurlar] arasında hakiki bir imtizaç [uyum] ile daimi bir vifak ve tesanüt [birlik ve denge]" hedef gösteriliyordu. Balkan Harbi arifesindeki şartlarda, İttihat ve Terakkinin güttüğü İslamcılık ve Türkçülük siyaseti, devletin dini ve etnik yapısından ötürü dağılmasına yol açacak tehlikeli bir tavır olarak görülüyordu. Seçilmesi gereken siyaset, "ittihad-ı anasır" [unsurların birliği] olmalıydı. Memleket şimdiye kadar ne çekmişse hep cebirden (zorlamadan), tazyikten (baskıdan) çekmişti. Bu yüzden örfi idare (sıkıyönetim) kaldırılmalıydı. İdari yapılanmada merkeziyetçi yapıdan uzaklaşılmalıydı. Dış politikada parti İngiliz dostluğundan yana idi. "Bu mülkün atisi ve hali (yarını ve bugünü) İngiliz dostluğu ile temin" olunabilecekti (güvenceye alınabilecekti).

Kabaca bugünkü nesillerin anlayabileceği şekilde ifade edecek olursak İtilafçılar etnik azınlıklara kolektif hak tanınmasını ve federal yönetim altında özerklik verilmesini, devletçi ekonomi politikaları ve milli kalkınma stratejisi yerine serbest piyasa ekonomisini ve tam dışa açılmayı, askeri harcamaları minimuma indirip hayali bir barışçılık gütmeyi ve o zamanın ABD’si olan İngiltere’nin tam güdümünde olmayı savunuyorlardı. 

BUGÜNKÜ İTİLAFÇILAR KİMLERDİR?

Bugün kimler din kılıfı altında Amerikancılık yapıyorlar? FETÖ ve benzeri cemaat kılığındaki casus örgütleri. Kim serbest piyasa ekonomisini savunuyor? Başta DEVA Partisi olmak üzere hemen hemen bütün sağ partiler. Kim ABD, NATO ve AB ile tam uyumu savunuyor? Başta liberal solcular, “yetmez ama evetçiler” ve batıcılar olmak üzere DEVA Partililerin çoğunluğu ve bazı CHP’li ve İYİ Partililer. Kim Padişahçıları kutsuyor ve kahraman ilan ediyor? AK Partililerin çoğu ve bazı muhalif İslamcılar. Kim ayrılıkçılık fikirlerini ve federasyonu savunuyor? Başta HDP olmak üzere irili ufaklı radikal sol örgütler ve liberal solcular. Demek ki, nasıl İttihat ve Terakki’nin mirası ulusalcı, millici, bağımsızlıkçı kesimlerde devam ediyorsa, bugünün işbirlikçilerinde de Hürriyet ve İtilaf Fırkasının mirası devam etmektedir.  Aslında bugün ve yüz yıl öncesinin siyasi konjonktürü çok büyük benzerlik göstermektedir. İsterseniz bunu da Cumartesi’ye bırakalım.