KAPANMA VE BEKLENTİLERİMİZ!

Fehmi KETENCİ 03 May 2021

Fehmi KETENCİ
Tüm Yazıları
Tam çözümsüzlük içinde gibiyiz! Kısıtlamalar pek de umurumuzda değil gibi.

      Birkaç haftadan beri pandemi dönemindeki gelişmeleri dikkatle takip eder olduk. Bir süre önce, üzerimizde iyice ağırlaşan psikolojik durumumuzla ilgili; “Korkmayalım da ne yapalım” başlığıyla yazdığım yazımda, anlatmaya çalıştıklarımda değişen pek de farklı bir durum yoktu. Aynen devam, hatta daha de artan endişelerin zorluğuyle çerçevelenmiş bir yaşam biçiminde idare etmeye çalışıyoruz.

      Geçtiğimiz haftalarda yazdığım bir başka yazımda ise; “İşimiz iyice zorlaştı”. Sözün neredeyse bittiği yerdeyiz. Önlemler, kısıtlamalar derken bu arada “Atı alan çoktan Üsküdar’ı geçmişti”. Bu kadar emekler boşa mı gitti diye düşünmeden edemiyoruz. Bir yılı aşkın süredir üzerimize çöreklenmiş olan Kovid-19’da şu anki duruma bakınca tam anlamıyla sil baştan yapmışız.

     Tam çözümsüzlük içinde gibiyiz! Kısıtlamalar pek de umurumuzda değil gibi. Ancak; ne yapacağımız konusunda tam çaresizlik içindeyiz. Son alınan önlemler, yaşamı iyice zorlaştırdı. Sokağa çıkma kısıtlamalarına bir de içinde bulunduğumuz Mübarek Ramazan için alınan kısıtlamalarla yaşam iyice zorlaştı.

      İki-üç gün önce yürürlüğe koyulan; 29 Nisan gece yarısından sonra başlayıp, 17 Mayıs sabah saat beşe kadar sürecek “Tam Kapanma” kısıtlamasının, vefat sayılarının 370 rakamının üzerine çıkan durumunu nereye kadar engelleyeceği veya durdurup, durduramayacağı konusuna olan beklentilerimizle yaşamaya çalışacağımız, şimdiliik bilebildiğimiz tek şey.    

      Gerçek olan; sokağa çıkma kısıtlamalarının ilk önde gelen aktörleri yine biz 65 yaş üstüleri olmamız. Bizim için değişen bir şey yok.. 29 Nisan- 17 Mayıs arasındaki “Tam Kapanma” bizlere pek de nefes aldırmayacak. Bizler yaşadığımız gibi yaşamaya devam edeceğiz. 65 yaş üstülerin yoğun kısıtlamalar arasında ne durumda oldukları ile ilgili kimse pek de bir şeyler söylemiyor. Zorlaşan bu yaşam şartlarında, Kovid-19  dışında iyice kronikleşip, aylardır süregelen hastalıklarının gidişatı, son durumu konusunda hiçbir şey bilemedikleriyle ilgilenilmiyor, ne yapmaları gerektiği konusundan hiç kimse söz etmiyor.

      Kısacası; şu anki durumumuzu hakkında tam bir bilgimiz yok.

      Son haftalarda pandemi ile ilgili açıklanan raporlar oldukça endişe verici. Vaka sayıları azalmadığı gibi artıyor. Bu arada, son bir aylık süre içinde oldukça ürkütücü rakamlara ulaşan can kayıpları endişelerde iyice zirve yapmış durumda.

      Yaşadığımız bu ortamda üzerimize çöreklenen korkularımızı bile hissedemiyoruz.

Çevremizden, yakınlarımızdan kulağımıza gelen vaka ve can kaybı haberleri giderek hepimizi daha da çok endişelendiriyor.

      Bu durumun ortadan kaldırılabilmesi için birçok çaba gösteriliyor, yapılıyor. Bundan hiçbir şüphemiz yok. Yapılmaya çalışılanları da görüyoruz. Tüm bunlara karşın, son birkaç haftada hızla ortaya çıkan bu artışın önlenebilmesi için son uygulamaya koyulan “Tam Kapanma” önlemlerinden beklentimiz, üzerimize çöreklenen iyice daraldığımız bu korkulu ortamda biraz nefes alabilir duruma geçebilmemizdir.

      Tam kapanmanın başladığı ilk gülerde ekranlara yansıyan karmaşık görüntüler umarım ortadan kalkar ve Tam Kapanma istendiği gibi uygulanır. Asla unutmayalım... Toplum olarak bu önlemlerden beklentilere elden geldiğince katkı verebilirse başarı mümkündür,

BİR TUTAM TEBESSÜM   

BİLİM ADAMI TEMEL KONFERANSDA!…

      Bizim Temel arkeoloji dalında araştırmalar yapan bir bilim adamıymış.

Bir gün Amerika’da bir konferansa katılmış.

      Birçok bilim adamı, iletişim teknolojileri ile ilgili konularda ilginç iddialarda bulundular.

      Amerikalı bir bilim adamı konuşmasında:

      - “Biz ülkemizde yapılan kazılarda 25 metre aşağıya indik ve telefon kabloları bulduk. Demek ki bizim atalarımız telefon kullanıyorlardı” demiş.

      Bilim adamlarının bu iddialı konuşmalarını dikkatle dinleyen Temel Amerikalının ardından kürsüye çıkmış ve:

      -“Biz ülkemizde yaptığımız kazılarda 50 metre aşağıya indik ve hiçbir şey bulamadık. Demek ki bizim atalarımız daha o zaman cep telefonu kullanıyorlardı” demiş.