KAR ODAKLI FİNANSIN SONU

Yusuf DİNÇ 31 Mar 2020

Yusuf DİNÇ
Tüm Yazıları
Birçok kurum ve şahıs kendileri için küçük insanlık için büyük bir adım attılar.

Korona krizinin dayattığı evde yalıtımın neden olduğu mahrumiyet sosyolojik bir kırılmayı tetikleyecek gibi duruyor. Fizik biliminde kırılma veya kırık en zorlu alanlardan birisidir. Kanunlara meydan okuyan bir öngörülemezlik barındırır ve kendisini hiçbir zaman tekrarlamaz. Korona krizinin ortaya çıkaracağı sosyolojinin de daha önceki tecrübelerle açıklanamayacağını ve hiçbir geçmiş duruma benzemeyeceğini düşünüyorum. Fakat kırılmanın iktisadi açıdan iki ana hatta şekillenebileceğini tahmin edebiliyorum. Elbette bu ana hatlar üzerinde sayısız alt kırılma da mümkündür.

Birincisi zaten mevcut ve güçlü kapitalist kırılma yönünde anı yaşamak gerektiğinin yanlış yorumlanmasıyla kredi bağımlısı bir toplum ortaya çıkmasıdır. Bu bakış açısına bir felsefe de uydurulacaktır ama şimdiden bomboş bir tercih ve insanları felakete sürükleyecek bir dünya anlayışı oluşturacağını söyleyebilirim. Bu sosyoloji ortaya çıkarsa veya bu sosyolojinin ortaya çıkacağı toplumlarda adeta “kredi dilencileri” göreceğiz. (Bu durum çok sevilen bir dizide işlenmiştir. İzleyenler hatırlayacaktır. Bildiğimiz konvansiyonel dilencilere hiçbir zaman gülünmediğinin de altını çizmek gerekir.) Bu esirgeyen sosyolojidir. Bu grubun tek şansı ulaşım teknolojilerinde gelişmesi muhtemel fevkalade ilerlemelerin sağlanması olabilir. Ya da yıkıma uğrayacaklardır. Bu sosyolojide tüm varlıklar kar odaklı finansın eline geçecektir.

İkinci ana hat derviş sosyoloji ki; başta diğerine göre hayli zayıf olacaktır ya da çevresi dar olacaktır. Bu sosyolojiye vefa sosyolojisi denebilir. Necip Tosun’un Muhit dergideki son yazısı bu anlamda çok dersler barındırır. Bu sosyolojisi daha ilerisinde tanrıya vefa anlamında Gönenli Mehmet Efendi’nin Moda Camii’ndeki bir sohbetinde tarif ettiği gibi “melekleşebilir.” İşte bu sosyolojinin gelişmeye başladığı toplumlarda kar odaklı finans fikrinin iğreti durduğu görülmeye başlayacaktır. Finansın ancak ve sadece risk paylaşım faaliyeti olabileceği anlaşılacaktır. Bugün ana akım kabul edilen kabul edilemez bir hal alacaktır. Sonra bu sosyoloji hakim olacaktır. Bu sosyoloji esirgeme sosyolojisidir. Yaratan adaleti kulları eliyle sağlayacaktır. Türkiye bu yolda adımlar attı. Medyada veya sosyal medyada duyduklarımızın ötesinde sivil sosyal finans faaliyetleri gerçekleşti ve gerçekleşiyor. Bunların tümü aslında İslami finansal işlemler. Birçok kurum ve şahıs kendileri için küçük insanlık için büyük bir adım attılar.

Ümitvar olmak hakkımız.