​KARABÜK'ÜN JEOLOJİK MİRASI

İsmail ŞAHİNBAŞ
Tüm Yazıları
Karabük'ün jeolojik mirasına bakmadan önce ülkemizin genel jeolojik durumunu incelemek yararlı olur.

avlagikaya-kutlesi2

Karabük’ün jeolojik mirasına bakmadan önce ülkemizin genel jeolojik durumunu incelemek yararlı olur. Anadolu coğrafyasının temel özelliklerine bakıp Karabük’ün jeolojik yapısının nasıl göründüğünü ve önemini daha iyi anlarız.

Ülkemizde her jeolojik döneme ait kayaçlar bulunsa da ülkemiz asıl jeolojik görünümünü III. Zaman’ın sonlarında almıştır. Türkiye’de I. Zaman’a ait sahalar oldukça sınırlıdır. I. Zaman’da Türkiye büyük ölçüde okyanus tabanında yer almakta idi. Bu dönemin en önemli özelliği gür orman örtüsünün fosilleşmesiyle oluşan taşkömürü yataklarıdır. 

Tetis Denizi

Türkiye’nin büyük bölümü II. Zaman’da, ‘Tetis’ isimli denizin altında kireçtaşları çökelmiş durumda bulunuyordu. III. Zaman’da Alp-Himalaya kıvrım sistemiyle birlikte Türkiye’nin kuzey ve güneyindeki dağ sıraları oluşmuş. Türkiye bugünkü jeolojik görünümünün ana hatlarını III. Zaman’da kazanmış olup, bu dönemde Anadolu tümden yükselmiş ve bugünkü görünümü ortaya çıkmıştır. 

Buzul Dönemi Sonu

Ege Denizi’nin bulunduğu saha IV. Zaman’da çökmüş ve Akdeniz’in suları bu alanı işgal etmiş. Buzul çağları yaşanmış, ülkemizde yüksek dağların zirvelerinde buzullaşmalar görülmüş. Ayrıca yağış miktarı arttığı için İç Anadolu kapalı havzaları büyük göllerle kaplanmış. Buzul dönemlerinde Akdeniz’in suları çekilmiş, günümüzden 8 bin yıl önce ‘Buzul Dönemi’nin sona ermesiyle birlikte Akdeniz’in suları yükselerek Karadeniz’e ulaşmış. Bu olay sırasında İstanbul Boğazı oluşmuş. 

Karabük Hattı

soganli-vadisi2

Karabük ve çevresinde, I. Zaman’dan, ‘Kuvaterner’e kadar değişik yaşlarda, pek çok litolojik birim gözlenmektedir. Karabük-Safranbolu Tersiyer Havzası, batıda Bolu’nun kuzeyinden başlayıp doğuda Çelebiler ve Kastamonu’ya değin uzanan, genişliği batıda 2-2,5 km’den doğuda 30-35 km’ye değin değişen, yaklaşık kuzeydoğu-güneybatı uzanımlı ve hemen tümüyle ‘Eosen’ yaşlı tortul kayalarla doldurulmuş, huni biçimli bir alandır. 

eflani2

Havza, güneyden Çağlayan Formasyonu ve Anadolu napı ile kuzey ve kuzeybatıdan ise ‘Jura’ öncesi yaşlı metamorfitler ve yine Çağlayan Formasyonu ile sınırlıdır. Karabük-Safranbolu Tersiyer Havzası ve çevresinde Blumenthal (1948) tarafından çalışmalar yapılmıştır. Blumenthal (1948), havzanın kuzeybatı kenarını ‘Karabük Hattı’ olarak adlandırmış ve bunun tektonik nitelikli olduğunu vurgulamıştır. Bölgede temel birimleri oluşturan, Paleozoyik yaşlı formasyonlar batıda, kuzeyde ve doğuda sınırlı alanlarda yüzeylenmiştir. 

seker-kanyonu2

Temel birimler üzerine gelen Mezozoyik yaşlı birimler, İnaltı Formasyonu kireçtaşları olarak ve Ulus Formasyonu da fliş serisi olarak temsil edilmişlerdir. En üstte yatay ve yataya yakın katmanlı birimler, senozoyik yaşlı formasyonlardan oluşmuştur. Akarsu vadilerinde ‘Kuvaterner’ yaşlı alüvyon çökelleri en genç birimleri oluşturur. Kuzey Anadolu dağlarının bir parçası olan Karabük’teki dağlar, ana çatısı Alp Orojeniziyle ortaya çıkan kıvrım dağlarıdır. 

kisla-vadisi2

Kalkerli Araziler

sircali-kanyonu2

Karabük’te III. Jeolojik Zaman’da oluşan kalkerli (kireçtaşı) araziler geniş yer kaplar. Kireçtaşları arasında killi ve kumlu tabakalarda bulunmaktadır. VI. Jeolojik Zaman’da (Kuvaterner) Ovacık çevresindeki traverten (Kalker tabaka) alanı oluşmuştur. Vadiler ise ‘Kuvaterner’de akarsuların gelişip, plato yüzeylerini yarmasıyla oluşmuştur. Safranbolu ve Eflani çevresindeki kalkerli arazi başkalaşıma uğramış, zengin mermer yatakları oluşmuştur. Eflani’de mermer dışında çakmak taşı ve kömür yatakları da bulunmaktadır. Ovacık’ta bol miktarda alçı taşı bulunmakta, ara ara gnays ve bazaltlara da rastlanmaktadır. Yenice’de dolomit ve kuvarsit, Eflani’de kuvarsit yatakları bulunmaktadır. Karabük’ün hemen kuzeyinden geçen ve Tersiyer çökellerini çizgisel olarak sınırlayan Karabük Fayı ise kuzeydoğu-güneybatı uzanımlıdır. 60 km izlenen bu çizgisellik boyunca kuzey bloktaki Kretase yaşlı Ovacuma grubu çökelleri (Ulus Formasyonu) yükselmiştir. Güneydoğu bloktaki Safranbolu kireçtaşının eğimi genellikle 5°-10° iken bu zon boyunca sürüme nedeniyle düşey ve devrik konumlar kazanmıştır. Ancak bu fay şu an aktif değildir. Karabük Fayı, çıplak gözle çok rahat bir şekilde izlenmektedir. Batı Karadeniz Bölgesi orojenik hareketler sonucunda topografik yapısı engebeli bir yapı oluşturmuş olup Karabük kent merkezi yerleşimi ve gelişimini engellemektedir.

Devam edecek…