KARDEŞ REKABETİ

Yusuf DİNÇ 26 Oca 2021

Yusuf DİNÇ
Tüm Yazıları
Bugün Türkiye'de ticaretin, sanayiciliğin ve girişimciliğin her türünün asıl keyifli yanı, kardeş rekabeti ortamının büyük oranda korunuyor olmasıdır denebilir.

Son 400 yıla damga vuran biçimde rekabetin biçim verdiği ve dahası ruh üflediği bir dünya örgütlenmeye gayret edildi. Toplumlar bu şartlar altında ezildi, sindirildi. Teker tam da dönmedi hani.

Rekabetin ortaya çıkardığı dünyanın yıpratıcılığı karşısında sistemi yüzdürmek için rötuşlar yapılmaya çalışıldı. Mesela “herkes kendi için” yaklaşımı “herkes herkes için”e dönüştürüldü. Fakat rekabete dokunulmadığından paradigmanın toplumu, fertlerine karşı sorumluluklarını üçüncü taraflara terk etti. Özgürlükler terk edildiği gibi güvenlik de yitirildiğinden hezeyanlar yaşayan halklar dünya sahnesine çıktı.

Böyle gitmez demeyeceğim çünkü böyle gitmiyor zaten. Her ne kadar bilim dünyası bunu “itiraf” olarak beyan etse de dünyanın iktisadi ve sosyal sistemine üflenen asıl ruh olan dayanışmaya dönmek durumunda olduğumuzu uzun zamandır biliyoruz… Rekabetin dahi kardeşlikle biçimleneceği bir dünyaya dönüş…

Bu dönüşümde en önemli sermayelerimizden birisi dünya ve iktisat yeniden örgütlenirken rekabet yorumumuzun elde hazır olmasıdır. Bunu tecrübe de etmiş olmanın verdiği cesaretle yazıyorum. Uzun yıllar katılım bankacılığının içerisinde edindiğim en önemli kazanım “kardeş rekabeti” düşüncesini bilfiil yaşamış olmamdır desem sanırım yeridir.

Bugün Türkiye’de ticaretin, sanayiciliğin ve girişimciliğin her türünün asıl keyifli yanı, kardeş rekabeti ortamının büyük oranda korunuyor olmasıdır denebilir. Hatta girişimcilik fikrinin Türkiye’deki sempatisini besleyen öğelerden birisi de iş kültürünün kardeş rekabetiyle biçimlenmiş olmasıdır. Sanatımız ve edebiyatımız da iş kültürünü bu zaviyeden işlemiştir. Kardeş rekabetinin tüm dinamikleri hala her yönüyle capcanlıdır. Yozlaşmaların yönetilemez çoklukta olduğu söylenemez. İşte bu hal dünyaya bir armağandır.

Paradigma, dayanışmaya doğru kırılmaktayken sorumluluklarımızın değiştiğini ifade eden bir armağandan bahsediyorum. Şimdiye kadar medeniyetimizin değerleri söz konusu olduğunda cümleler hep “korumak” kavramıyla biçimlenirdi. Artık “örnek olmak” dönemi başlıyor.