​KAYYUM BELEDİYECİLİĞİ BAŞARILI OLACAK MI?

Erol ERDOĞAN 19 Kas 2016

Erol ERDOĞAN
Tüm Yazıları
Belediyelere kayyum olarak atanan başkanlar, üç açıdan eksiklik yaşayabilir.

Farklı tasnifler olmakla birlikte, yerel yönetimle ilgili analizlerimde, bugüne kadarki Türkiye’deki belediyeciliği, zaman ve tarz bakımından, bürokratik belediyecilik, hizmet belediyeciliği, kültürel ve sosyal belediyecilik olarak üçlü tasnife tabi tutmaktaydım. PKK terör örgütüne destek sağladığı için bazı HDP-BDP’li belediyelere ‘kayyum başkan’ atanmasıyla birlikte şimdi ‘kayyum belediyeciliği’ modelinden de bahsetmek durumundayız.

Konuya çok yönlü mercek tutmak mümkün olmakla birlikte, bu yazımda, “Kayyum belediyeciliği başarılı olacak mı?” sorusu üzerinde duracağım. Bu soruya ikinci bir soru ile cevap aramaya başlayalım. Örgütün seçimler sonrasında belediye başkanlarını PKK kayyumu olarak yönlendirmesine bakarak, devletin belediye başkanı olarak görevlendirdiği kayyumların her şartta başarılı olabileceğini düşünebilir miyiz?

Öncelikle şu tespiti yapmalıyız. Kayyum atanan illerdeki HDP’li seçmenler başta olmak üzere tüm halkın belediyeden hizmet beklenti eşiği artmış durumdadır. Kendi seçtiği belediye başkanının başarısızlığına, kızsa bile, ideolojik ve psikolojik gerekçelerle fazla ses çıkarmayan seçmen kayyum başkandan hizmet, yatırım, halka ilişkiler, yardım, ulaşım gibi pek çok alanda daha fazla beklenti içinde olacaktır. Çünkü onlara göre, kayyumun arkasında devlet ve hükümet vardır; hizmet için engeli yoktur, maddi sorun yaşamayacaktır. Dolayısıyla, hükümet, devlet ve kayyumlar, beklenti yükselmesinin farkında olması gerekir.

Belediyelere kayyum olarak atanan başkanlar, üç açıdan eksiklik yaşayabilir.

Birincisi: Başkan olarak görevlendirilenler genelde bürokrasi kökenli. Hepimiz biliyoruz ki, belediye başkanlığı ile bürokratlık, halk nezdinde farklı algılara sahip olduğu gibi bu iki grubun yönetim, ilişki, hizmet etme refleksleri de farklı. Bu farklılık, otoriterlik bakımından işe yaramakla birlikte hizmet eksikliğine ve halka ilişki hatalarına yol açabilir. Daha açık ifadeyle kayyumların yerel yönetim ve siyasi tecrübe eksikliklerinin farkında olunmalı, bunun telafisinin nasıl olacağı üzerinde düşünülmelidir.

İkincisi: Belediyelere kayyum atananların, bölge insanı olmaması, yerel dinamikleri yeterince bilmemesi, yerel kültüre vukûfiyetinin az olması, yöresel aktörleri tanımıyor olması da bu süreçte, bir şekilde, giderilmesi gereken bir eksiklik olarak gözüküyor.

Üçüncüsü: Belediye personelinden bazılarının halen örgütle devam eden ilişkileri, hem güvenlik sorunu oluşturacak hem de bazı hizmetlerin aksamasına, yanlış raporlanmasına, bilgi gizlenmesine yol açacak niteliktedir.

“Kayyum belediyeciliği başarılı olacak mı?” sorusuna “Üç konuda telafi mekanizmaları oluşturulursa mümkün” diye cevap verebilirim. Şu aşamada, halkın hizmet taleplerini, beklenti eşiğini aşacak biçimde karşılamak önemlidir. Bunu sağlamak devlet olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, hükümet olarak Başbakan Binali Yıldırım’ın öncelikleri arasında olmalıdır. AK Parti genel merkez yönetimi ile AK Partili belediye başkanları da süreçte dayanışma sorumluluklarını yerine getirmeli, kayyum başkanlar ile tecrübe ve hizmet paylaşımı yapmalıdır. Çünkü bölge insanının gözünde, kayyum belediyeleri, AK Parti belediyeciliğinin temsilcileri olarak kabul görecektir. Başarısız olunursa, sadece kayyum değil, hükümet ve AK Parti de başarısız sayılacaktır. Başarılı olunursa, başarı, devletin yanı sıra AK Parti’ye de yazılacaktır.