KENDİNE YABANCI

Mehmet Arif DEMİR
Tüm Yazıları
​Önce, Aziz YILDIRIM'ın Sn. Cumhurbaşkanımız ile yaptığı özel görüşmede dile getirdiği, daha sona Futbol Zirvesi'nde Sn. Cumhurbaşkanımızın da üzerinde durduğu "Yabancı Oyuncu Sınırlaması" konusunda; Finlandiya maçı öncesi basın toplantısında Fatih Hoca'nın yaptığı "muz ortayı" Federasyon Başkanı Yıldırım Bey değerlendiremeyip taça attı.

Önce, Aziz YILDIRIM’ın Sn. Cumhurbaşkanımız ile yaptığı özel görüşmede dile getirdiği, daha sona Futbol Zirvesi’nde Sn. Cumhurbaşkanımızın da üzerinde durduğu “Yabancı Oyuncu Sınırlaması” konusunda; Finlandiya maçı öncesi basın toplantısında Fatih Hoca’nın yaptığı “muz ortayı” Federasyon Başkanı Yıldırım Bey değerlendiremeyip taça attı. (Aslında taça çıkan yabancı sayısı mıydı? Fatih Hoca mıydı? Pek anlaşılamadı.)

Bu sezon öncesinde; dört sezon boyunca -belli şartlar altında- yabancı oyuncu istihdamı ile ilgili kural değişikliği, Türk Futbolunun bileşenleri tarafından genel kabul görmüş ve kulüpler planlamalarını ona göre yapmışlardı. Bu yeni dönemin bir olumlu yansıması da Enes ÜNAL ve Emre ÇOLAK gibi genç oyuncularımızın Avrupa’nın muhtelif kulüpleri tarafından transfer edilerek enternasyonal ortamda var olmaya çalışmaları olarak görüldü. OsmanlıSpor ve KayseriSpor gibi kulüplerimiz yabancı oyuncu oynatma serbestliğini belki de en iyi şekilde değerlendirerek, ucuz maliyetlere güçlü kadrolar kurarak yarışa tutundular.

Şimdi ise “Türk Tipi İtibarsızlaştırma Operasyonunun” yeni bir örneği olarak bu sistemden çark ederek gene eski günlerdeki sınırlı sayıda yabancı futbolcu rüyaları,  bazı derin uykuları süslemeye başladı. Demokrasinin ve seçim sisteminin en temel niteliklerinden olan “Yönetimde İstikrar” olgusu (“Temsilde Adalet” olmadığı için) topal ördek konumunda maalesef. “Dört sene ben bu şekilde bir uygulama yapacağım” demenizin üzerinden 6-7 ay geçmeden tornistan yapmak için manevralara başlamanın bir örneğini bizim güzel ve yalnız Ülkemizden başka yerde göremezsiniz. Maalesef.

Geçmişte yapılan savruk ve plansız transfer harcamalarının ve kötü yatırımların getirdiği noktada tıkanan “Mahallenin Ağır Abileri” bu uygulamadan en çok rahatsız olanlar oldu. Milyar TL barajını aşalı çok olan borç yükü ve UEFA Finansal Fair Play kısıtlamaları sebebiyle zor durumda olan iki Asırlık Çınar, aklını kullanıp elindeki kısıtlı imkânları verimli kullanmaktansa, bu yeni rejimin getirdiği avantajları iyi yönde değerlendiren diğer rakiplerinin “ekmeğiyle” oynuyor. Kişisel kapris ve hırslarıyla talan ettikleri mirası yitirmenin acısıyla, mahallede kimsenin mutlu olmasını istemeyen “Perili Konak” sakinleri gibi davranıyorlar. Maalesef

Hâlbuki aynı durumdaki diğer kardeş, daha basiretli davranıp bazı şeyleri “Feda”, bazı şeylere veda ederek belli bir noktada ayağındaki prangalardan kurtuldu ve gelinen noktada onlardan daha iyi durumda. İyi bir planlama ve doğru tercihlerle (Hoca-Sistem-Stadyum) farklı olunabileceğine dair iyi bir örnek olarak futbol sahnesinde yer alıyorlar gururla. (Şampiyonlar Ligi’nden gelen 32 Milyon €uro birçok yarayı sarmaya yetti ziyadesiyle.) Maşallah.

Altyapı ve amatör branşlara ayrılan bütçelerin finans yükleri gibi haklı fakat görece basit bir konunun arkasına saklanarak kendi kusurlarından kaynaklanan devasa borç yükünü kamufle etmeye çalışmak aklımıza deve kuşlarını getirdi. Hayvanlar Âleminin bu nâdide kanatlıları da uçmakla kaçmak arasında zorda kalınca; kafalarını kuma gömüp saklandık sanırlarmış. Allah iyiliğinizi versin !

Bırakın da Türk Futbolu bir kez olsun aldığı uzun vadeli bir kararın arkasında dursun, sonunda kazanan gene Türk Futbolu olacaktır merak etmeyin.

İyi bir hafta diliyorum..