KÖTÜNÜN ÖTESİ…

Mehtap DEMİR 30 May 2021

Mehtap DEMİR
Tüm Yazıları
Hitler Yahudilerin sol göğsünün üzerine sarı yıldız taktırıyor.

Yıl 1941

Önce Almanya,

Ardından Fransa…

Hitler Yahudilerin sol göğsünün üzerine sarı yıldız taktırıyor.

Zorunlu kılıyor bunu.

Sarı yıldız kararını Goebbels’in tavsiyesi ile alıyor Hitler.

Hani şu meşhur Goebbels…

Hitler’in propaganda bakanı Joseph Goebbels.

1939’da başlatılan ve farklı bölgelerde uygulanana sarı yıldız,

1 Eylül 1941’de çıkarılan kanun ile standart hale getiriliyor…

Yahudi kaynakları bu iğrenç ayrıştırma olayının 1942 ile başlamadığını, ayrıştırmanın daha eskilere dayandığını söylüyor.

Diyorlar ki,

“Antisemitizmin en yaygın uygulaması olan Yahudileri sokaklarda diğer toplumdan ayrıştırmaya yarayan bu tip uygulamalar Nazilerin bir icadı değildi. Tarih boyunca ne ilk ne de son kez uygulandı. Bu uygulamanın en yaygın kullanıldığı dönem ortaçağ Avrupa’sı idi. Yahudileri diğer toplumlardan ayrıştırma ilk başlarda giydiği kıyafetler vasıtasıyla gerçekleşti. 1227 yılında ise papalık yayınladığı bildiride Yahudilerin kalplerinin üzerinde bir rozet takmaları gerektiğini belirtti. Bu kural başta İber Yarımadası’nda olmak üzere İngiltere ve Fransa’da yaygın bir şekilde uygulandı. Almanca konuşan toplumlarda ise ayrışma Yahudilerin “Judenhut /Yahudi şapkası” denilen yüksek konik şapkalar giymesi şeklinde gerçekleşti. 1555 yılında Papa 4. Paul, Yahudilerin sarı şapka takmasını emretti. Osmanlı İmparatorluğu’nda da benzer kıyafet yönetmelikleri olsa da imparatorluğun çok kültürlü, çok toplumlu yapısından dolayı uygulama Yahudilere özgü değil, Müslümanlar da dahil her toplum için yapılmaktaydı. 18. ve 19. yüzyılda, Fransız Devrimi’yle birlikte bu tip ayrımcı uygulamalar seyrekleşti. Ta ki 1935 yılındaki Nüremberg kanunlarına kadar…”

“Tarihin kara lekesi” nedir?

İşte sorunun yanıtı: Nüremberg kanunları.

1935’te açıklanan Nüremberg kanunları Alman Yahudilerini tam anlamıyla ölüme itecekti...

“1938’de çıkardıkları bir kanunla bütün Yahudilerin ikinci bir isim olarak Yahudi ismi almalarını mecbur tuttular… Yine aynı dönemde, kimlik ve pasaportlar toplatılarak üzerlerine ‘Yahudi’ anlamına gelen kalın siyah bir “J” harfi bastırıldı. Böylece isim ve resmi belgelerde Yahudilerin kimliklerini gizlemeleri imkânsız hale geldi…”

Dahası düşünün ki,

Bir Yahudisiniz ve bir Alman ile evlenmeniz yasaklanıyor.

Ve sonrası…

Yine Yahudi kaynakları anlatıyor:

“Fakat hâlâ bir sorun devam etmekteydi. Yahudiler Siyah tenli olmadıklarından veya alınlarında ‘J’ harfi bulunmadığından dolayı sokaklarda dolaşırken kimlik kontrolü yapılmadan insanların Yahudi olup olmadıkları anlaşılamıyordu. Bunun üzerine yerel yönetimler kendi başlarına bazı kol bandı uygulamaları yapmaya başladılar. Olayın gittikçe karmaşıklaştığını gören Naziler 1 Eylül 1941’de çıkardıkları bir kanunla Alman kontrolündeki bütün topraklarda Yahudilere kamu alanlarında sarı kol bandı takma zorunluluğu getirdiler. Yahudiler artık sokaklarda çok kolay bir şekilde fark edilip aşağılanıyor ve hatta işkence ediliyordu. Onlar için artık tek güvenli yer evleriydi. Ta ki 13 Mart 1943’te Gestapo Yahudilere ait bütün evlerin işaretlenmesini emredene kadar.

Artık güvenli hiçbir yer kalmamıştı. Yahudiler sokaklarda ve evlerinde her an toplanılmaya hazır hale gelmişti. Nihai çözüm adım adım yaklaşmaktaydı…”

“Kötünün ötesi” nedir?

İşte bu Nüremberg kanunları örnektir, kötünün ötesine

Bir topluluğu din, ırk, kültür ya da farklı yöntemlerle ötekileştirmek yok etmek, kötünün ötesidir.

Bugün Afrika’da, Asya’da Ortadoğu’da Gazze’de…

Her yerde,

sömürgeleştirme,

üzerine çökme,

toprak işgal etme,

kültürünü, dilini yok etme

kaynaklarına el koyma…

Her nasıl yaşatılıyorsa bu siyasi-ekonomik-kültürel zulüm,

Elbet tarih tekerrürden ibarettir, karşılığı görülür…

Olan ise kalana oluyor.

Kalanlar,

bırakılan kötü mirasın gölgesinde yaşıyor.

Her Alman’ın Hitler gerçeğiyle anıldığı gibi…

 

***

Önce soykırım, sonra özür!

Önce Fransa Cumhurbaşkanı Macron çıktı,

Ülkesinin 1994'te işlenen Ruanda Soykırımı'ndaki rolüne ilişkin sorumluluğunu kabul ettiklerini açıkladı.

Ardından Almanya'dan da soykırım itirafı geldi.

Almanya ilk kez sömürge işgali sırasında Namibya'da soykırım yaşandığını kabul etti.

Alman sömürge yerleşimcileri,

1904-1908 katliamlarında on binlerce yerli

Herero ve Nama halkını öldürmüştü.

Dışişleri bakanı Heiko Maas açıkladı Almanya’nın soykırım kabulünü.

Peki ne oldu şimdi?

On binlerce insanın canından sorumlu olanların koltuğuna yıllar sonra gelince bir özür ile bu acının kapanacağını mı düşünüyorlar?

Ben bu özürlerin de sahte olduğuna inanıyorum.

İş güç politika, kandırmaca…

***

 

Birden fazlası…

“Faşizm, hem Avrupa içinde hem de dışında ulus-aşırı bir fenomendi. Modern bir karşıdevrimci oluşum olarak aşırı milliyetçi, anti-liberal ve anti-Marksistti. Özetle, gerici bir duruştan fazlasıydı. Başlıca amacı demokrasiyi içinden yıkmak ve yerine yukarıdan aşağı doğru modern bir diktatörlük inşa etmekti. Kapitalizmin ekonomik krizinin ve ona eşlik eden demokratik temsil krizinin bir ürünüydü”

Federico Finchelstein

***

"İnsan değil midir
Bir fidanı büyüten, ağaç olmasını bekleyen..
Ağaç olduktan sonra kesen ya da bir ip
Bağlayıp kendini asan…"

Jonathan Glover

***

“İnsanlar savaşa savaş açmadıkları sürece

hiçbir şey savaşları ortadan kaldırmayacaktır…”

Albert Einstein