​KURBAN KESMEK

Cemalnur SARGUT 31 Ağu 2017

Cemalnur SARGUT
Tüm Yazıları
Bugün günlerden arefedir.

Bugün günlerden arefedir. İnşallah yarın da Kurban Bayramının birinci gününü idrak etmiş olacağız. Tekbirler getireceğiz. Bayram namazlarımızı eda ettikten sonra tekbirlerle kurbanlarımızı keseceğiz. Hac’da bulunanlarımız da kurbanlarını keseceklerdir. Kurban kesmek aynı zamanda nefsini kesmek demektir. Mutlaka artık hacca giden, kendi nefsinden kurtulup, eski hâlinde dönmemesi gerekir. Yani eski hâlinde dönmemesi sadece şeklî değil, asıl mânâ olarak, nefsani zaaflarından kurtulması demektir. Allah’ın yasakladıklarını terk etmesi ve böylelikle dönmesi şarttır. Kurban hepimizin bildiği gibi, Kurban Bayramı günlerinde ibadet niyetiyle, belli hayvanlardan birini keserek yapılan bir ibadettir. Kurban, Allah Tealâ'nın ihsan buyurduğu varlığa bir teşekkürdür. Nefsin arzu ve isteği kesilmiş olan kurban üç bölüme ayrılarak dağıtılmalıdır. Bir bölümü kendine kalacak ve ailecek kurbandan istifade edilecek. Bir bölümü etrafa verilecek; yani yakın akrabalara verilecek ve ikram edilecek. Bir bölümü de fakire verilmelidir.

Bu da şu demektir; sen nefsinin istek ve arzularını terk edersen, mânevî fakirler, senin o hâlinden yararlanırlar. Senin bu halin aynı zamanda akrabalarının arasında kurbiyet, yakınlık sağlar. “Akraba” ile buradaki asıl kasıt; mânevî akrabalıktır ki; bu çok önemlidir. Kendinin faydalanması da; kendi kendine nefsin zaaflarından kurtulmanın zevkini yaşamaktır. Kurban etinin üçe bölünmesinin mânâsı budur.

Kurban kesmek şarttır ve kurban kesmeden olmaz. Çünkü Allah’ın emri olduğu için ve hakikaten hayvana insanlık makamı vereceğin için; hayvana çok büyük bir hizmet yapıyorsun. Hayvana hizmet yaparken; kendi nefsine de hizmet ediyorsun, nefsini tekâmül ettiriyorsun. Nefsini kötülüklerden alıkoymakla, “Nefsime eziyet ettim” den kurtuluyorsun. Çünkü kurban, Hazreti İbrahim olayından başlıyor. Hazreti İbrahim’in oğlunu kesmesini filan istemedi Allah; o, şeklen yorumladı. Orada oğluna olan aşırı düşkünlüğünü kesmesini istedi. Bu anlamda kim nefsinin aşırı isteklerini keserse; ona Allah, “Seni tebrik ederim. Sana böyle bir lütuf verdim, bir hayvanı kendi vücuduna katma fırsatını sana verdim” müjdesini gönderiyor. Burada hem hayvan için çok büyük iyilik var; katılması açısından… Elbette  kurbanın kesilişi çok önemli; hiç eziyet edilmemelidir. Aynı zamanda kurban kesen için de çok büyük hizmet var, mükâfat görüyorsun. Yani nefsine yaptığın her şeyde, her sıkıntı ve belada zaaflarını durdurduğun için Allah sana maddî ve mükâfat da verecek demektir; bu bir müjdedir. Nefsinle yaptığın her mücadele, senin için bir bayramdır. Bir bayram müjdesidir.

Aslında kestiğin şey, tamamen kendi nefis Bakarandır. Sen nefis Bakaranı kesiyorsun demektir. Onun dışarıdaki sembolik ve simgesel olan kunbanlık hayvanı kesiyorsun demektir.  Mesela Hazreti Fatma’ya “Kendin kes” demiş Peygamber Efendimiz, “Kendin kes de, ondan da kurtul… Yani “Kesemem” lafından da kurtul!..”  Hazreti Fatıma bir vuruşta hayvan nasıl kesilir ve kurban edilir doğal olarak hayvana eziyet vermeden kurban kesme usulünü de öğrenmiştir. İnsan nefsi de hazır olursa, bir vuruşta kurban usulüne göre kesiliyor. “İsmail” olursan; “Baba ben hazırım!..” dersen, o zaman bir vuruşta kesiliyor. İnsan kurban kesmeye hazır olacak. Önce Berat yaşayacak, sonra Ramazan yaşayacak, Ramazan’ın bütün sıkıntılarını yaşayacak, kendi nefsini yerden yere vuracak. En son o nefis hazırlıklı olunca, artık egodan geri dönmemek üzere egoyu kesiyorsun, egonu yani kendi benliğini kesiyorsun. Kendi benliğin derken enaniyetin ve bencilliğindir. Artık Mutmainneye yükseliyorsun; nefret ettiğin kimse kalmıyor, “Ben bundan intikam alacağım!..” dediğin kimse kalmıyor. Her sene kurbanlar kesiliyor, bizler de her sene bencilliğimizden, zaaflarımızdan kurtulmaya çalışıyoruz. Çünkü her sene bozuluyoruz, her sene yeniden başlıyoruz. Her sene bir fırsat ve imkan buldukça kurban ibadetini yerine getiriyoruz.

Hazreti Peygamber “Kim imkân bulur da, mal genişliği yerinde olur kurban kesmezse namazgâhımıza yaklaşmasın.” buyurarak imkânı olduğu halde kurban kesmeyenleri ağır bir dille uyarmıştır. Bu açıdan Müslümanlar için Kurban kesmek kazalardan ve belalardan kurtulmanın da bir bir karşılığı olarak da düşünülmektedir. Bu inanç ve bu ibadet bütün dünyada yerleşik bir kültür haline gelmiştir. O halde tekbirlerle kurbanlarımızı keselim. Bayram günlerimizi de sevinçle, güler yüzle ve coşkuyla kutlayalım. Bayram günlerimizi bir tatil anlayışıyla geçirmeyelim; bilakis bayram günlerimizi birbirimizle kaynaşmanın vesilesi olarak görelim. Bayramımızı akraba, komşu, dost ve arkadaşlarımızla geçirelim. Çünkü daha çok birliğe ve kardeşliğe ihtiyacımız var. Allah ibadetlerimizi ve keseceğimiz kurbanlarımızı kabul buyursun. Hayırlı Bayramlar.