MESELE BAŞKA

Aslı SERTDEMİR 16 Mar 2019

Aslı SERTDEMİR
Tüm Yazıları
Emily O'Connor, 2 Mart'ta İngiltere'nin Birmingham kentinden Kanarya Adaları'na uçmak için havalimanına gidiyor.

Thomas Cook Havayolları şirketinden bilet alan kadın, hiç beklemediği bir davranışla karşılaşıyor. Mürettebat, Emily O’Connor’ın kıyafetini uygunsuz ve rahatsız edici bulup, uçağa binemeyeceğini söylüyor. Emily bakıyor ki tatil yalan olacak, kuzeninin ceketini giyiyor ama intikamını da çok geçmeden alıyor. Twitter hesabından yaşadıklarını tüm dünyaya duyuruyor. Hava yolları şirketi; “Ne yazık ki çalışanlarımız talimatlarımızı her zaman doğru algılamıyor.” gibi suçu personele atan komik bir açıklama ile özür diliyor.      

Haberi okurken aklıma gelen bir soru oldu. Bu olayı Emily değil de bizim Emel THY ile Antalya’ya giderken yaşasaydı ne olurdu? Uyan Türkiye çığlıkları ile Emel ünlü olup program program gezmeye başlamış olurdu. Emel için fan sayfaları, heykeller ve tişörtler yapılır ideolojik bir simge olurdu. Şeriat çoktan gelmiş bizim haberimiz olmamış olurdu. Özgürlük, laiklik bitmiş olurdu.  Özellikle böyle kritik dönemde, yaklaşan seçim için nasıl da güzel kullanılırdı. El alemin basit personel hatası olarak nitelendirdiği şey bizde vatan, millet meselesi olurdu.

Çok bekledik çok

Çok heyecanlıyım. Geri sayım başladı. Nasıl özledim nasıl. Geçen yaz Alamanya’dan Türkiye’ye gelemeyen akrabalarımı bekler gibi bekliyorum. O nemrut Cersei’yi bile özledim valla. Minnak Tyrion Lannister’ın sallana sallana yürüyüşü gözümün önüne geldi şimdi. Bıcırık Arya özlenmez mi? O kız elimizde büyüdü. Ahh o Snow’un kıvır saçları. Garibim Targaryen de az çekmedi. İnşallah kızın yüzü bundan sonra güler. Sapık gibi dizi karakterlerinden böyle bahsedeceğim aklımın ucundan geçmezdi. Dizide olup biteni yan komşusunun yaptıklarını anlatıyormuş gibi konuşanlara döndüm. Hiç haz etmez bir de hafiften aşağılardım geçerdim. İşte neyi kınarsan başına geliyor. Allah’tan benden beterleri hala var da azcık teselli oluyorum. Millet çoluğuna çocuğuna dizideki isimleri koyuyormuş. Birçok Amerikalı kızlarına Khaleesi ve Arya adını koymuş. Hatta bazı ülkelerde Game of Thrones kasabaları, köyleri falan varmış. Dizide kullanılan aksanları kullanıp onlar gibi konuşuyorlarmış. Neyse kınamıyorum artık ama ben yine de bir tövbe diyeyim. İyi de şimdi 15 Nisan sabah saat 04.00 nasıl olacak. Geçmek bilmez şimdi bu vakit. Şu eski bölümleri 3. kez izleyip bir daha bakayım gözümden kaçan var mı diye…

Sonraki bölüm…

Her şey ne güzel başlar oysa. Heyecanın hiç bitmeyecekmiş gibi gelir. Her iki tarafta ne kadar da kibar ve düşüncelidir o ilk zamanlarda. En sinir bozucu konuları bile karşılıklı alttan alınır. Kıyamadığın parfümü boca edip, saçına, tırnağına bakmadan evden çıkmazsın. Adamın nabzına göre kıyafetler özenle seçilir. Randevularda kapılar açılır, sandalyeler çekilir. Hiç sevmediğin restorana gider, hiç sevmediğin yemeği bile onun için yersin. Biraz romantik görünmek için yapamayacağın maymunlukları yaparsın.Aradan günler geçer ve ipler yavaş yavaş salınır. Artık daha az parfüm kokman, çıkan ojen, gelen ense tıraşın seni eskisi kadar rahatsız etmez. Artık sevmediğin o saçma esprilere gülmez, hatta afiften rahatsızlığını bile göstermeye başlarsın. Konuşacağın konular tükenir, yenisini bulmak içinde kendini hiç sıkıştırmazsın. İşin aslı astarı, “cebimde” dediğin gün ipleri koy verirsin. “Beni doğal halimle sev” sloganın olur. Bencilce seçimler yapar, hareket edersin. Telefonda vakit geçirmek, sohbet etmekten daha fazla haz vermeye başlar. Hiçbir şey için savaş vermez kendini zorlamazsın, koy verir gidersin yokuş aşağı. Sonra bir de bakarsın ki en güzel bölüm bitmiş ve sen bir sonraki bölüm için hiçbir şey yapmamışsın. Biten bitmiş, giden çoktan gitmiştir.