Vakıf Katılım web

NASIL YOZLAŞIRIZ, NASIL KAYBEDERİZ?

Mehtap DEMİR 05 May 2019

Mehtap DEMİR
Tüm Yazıları
Bir toplumun temelini oluşturan kültürü nasıl yozlaştırırsınız; -En önemlisi belki de bu- medya eliyle…

Günümüzde defalarca, çok kez, fazlasıyla

Ve hatta her gün her dakika…

Düşünmek gerektiğine inandığım iki kavram var…

Biri kültür, diğeri yozlaşma…

Yan yana getirildiğinde ortaya çıkan anlam yüzümüze bir tokat gibi çarpar, ayrı ayrı bakıldığında önemi daha iyi anlaşılır…

Nedenini anlatmak için önce en basit karşılıklarıyla kavramları verelim

Kültür;

“Tarihsel, toplumsal gelişme süreci içinde yaratılan bütün maddi ve manevi değerler ile bunları yaratmada, sonraki nesillere iletmede kullanılan, insanın doğal ve toplumsal çevresine egemenliğinin ölçüsünü gösteren araçların bütünü”

Yozlaşma;

“Bir şeyin gerçek özelliklerinden uzaklaşması, "özünden ayrılma", doğasındaki iyi şeyleri yitirme. Sonraki nesillere iletmede kullanılan araçların kaybedilmesi ya da bunların yerine yeni ve yabancı unsurların katılması süreci”

 Bir toplumun temelini oluşturan kültürü nasıl yozlaştırırsınız;

-En önemlisi belki de bu- medya eliyle…

Daha açığı, TV’lerin, gazetelerin, sosyal medya ve kitle iletişim araçları bütününün, “para kazanma amaçlı” şımarması ile…

Şu televizyon dizilerinin, evlilik-kadın programlarının haline bir bakın, sonra da ‘Kerimcan’ları vs. tartıya koyun…

Ölçün, biçin, düşünün ama çocuklarınıza belli etmeyin…

----------------------------------------------------------------------------------------------

ANADOLU’NUN DİRENİŞ SEMBOLÜ: NENE HATUN

"Birçok millet kahramanlarını sadece kahramanlık sanatı olan orduların içinde arar ve ancak bu şekilde bulur. Türklerde ise hakiki kahramanlar, akla gelmeyen mütevazı köşelerin iddiasız sakinleridir. Mamafih kahraman olmaya ihtiyaçları da yoktur; çünkü kahraman olarak yaratılmışlardır. Nene Hatun'un elini bu duygularla öpüyor, onu tanımış olmakla iftihar ediyorum."

NATO Orduları Başkomutanı Amerikalı General Matthew Ridgway'in sözleriydi bunlar…

O’nun için söylemişti, Nene Hatun için…

**********

1877’de patlak veren 93 harbi tam bir felaketti…

Rus saldırıları akın akın geliyor, Osmanlı topraklarındaysa büyük bir direniş sergileniyordu.

Anadolu zor günlerden geçiyor, ülkenin kilidi ise Erzurum sayılıyordu.

1877-1878 yılları arasındaki Osmanlı-Rus savaşı, Osmanlı açısından büyük bir mağlubiyetle sonuçlanmıştı.

Ama o savaşta öyle bir hikâye vardı ki, General Ridway’in o sözleri direnişin nasıl bir ruhla sergilendiğini ortaya koyuyordu…

Erzurum’da Rus ordusunun aldığı Aziziye tabyalarının, geri kazanılış hikâyesiydi bu…

Savaşın da en önemli başarılarından biriydi oradaki mücadele.  

*****

Düşmanın vatan topraklarına girdiğini öğrenince üç aylık çocuğunu geride bırakıp direnişe katılan Nene Hatun bölge halkıyla birlikteydi, o günlerde…

Aziziye tabyaları Ruslardan geri alınırken tarihe, cesaret ve onuru yazdıran bir Türk kadını olarak geçiyordu.

Tam beş yüz çocuk, anne, dede, nene şehit düşmüştü o gece.

Bir kahramanlık destanı yazılmıştı…

Nene Hatun ise Erzurum’daki halk direnişinin simgesi haline gelecekti.

64 yıl önceydi, gözlerini kapadığında…

Bugün, hala, Erzurum Aziziye Şehitliği’ndeki kabrinde Anadolu’nun onuru ile yol gösteriyor bizlere

Ruhu şad olsun…