NEDEN HATAY'I HEDEF ALDILAR?

Ekin GÜN 03 Mar 2020

Ekin GÜN
Tüm Yazıları
Dedim ki, "Barış, İdlib'de 34 askerimizi şehit vermişken bu operasyonel makalenin bir anda dünya kamuoyuna servis edilmesi tesadüf olabilir mi?"

Biliyorsunuz, Rusya’nın resmi yayın organı Sputnik Ajansı’nın yabancı diller bölümünde tarihsel gerçeklerden uzak, son derece art niyetli, çarpıtılmış, operasyonel bir “makale” yayınlandı: “Çalınmış şehir: Fransa 80 yıl önce neden Suriye’nin köşesindeki şehri Türkiye’ye verdi”

Anlaşılan, Kırım’ı haksızca, hukuksuzca ilhak edenlerin, zorba “yeşil adamlarıyla” Kırım Parlamentosu ve hükümet binalarını ele geçirenlerin, 80 yıl önce kapatılan bir hesabı kötü niyetli bir şekilde “açma istekleri” gelmiş.

Açalım o zaman ama tarihsel gerçeklerle ve hedeflenen asıl niyetlerle konuşalım.

Bu “makaleyi” okur okumaz, İstanbul Teknik Üniversitesi Tarih bölümünden dostum Dr. Barış Ertem’i aradım.

Dedim ki, “Barış, İdlib’de 34 askerimizi şehit vermişken bu operasyonel makalenin bir anda dünya kamuoyuna servis edilmesi tesadüf olabilir mi?”

Barış’ın cevabını aynen aktarıyorum:

“Rusya'nın 80 yıl önce devletler hukuku açısından kapanmış olan Hatay meselesini, Rejimin tezlerini savunur şekilde gündeme getirme çabasının, Türkiye'nin sınırlarındaki göçmen çıkışını gevşetmesiyle bağlantılı olduğunu düşünüyorum. Türkiye'nin sınırlarındaki denetimi gevşetip AB ülkelerine göçmen geçişini hızlandırması, AB ülkelerinin NATO üzerinden ABD'ye konuya daha çok müdahale etme baskı yapmasıyla sonuçlanacaktır. ABD ve NATO'nun Suriye konusunda denkleme girmesiyle dengenin kendisine karşı değişeceğini gören BMGK üyesi Rusya, bir diplomatik engelleme hamlesi ya da Türkiye'ye bir şantaj denemesi olarak Hatay konusunu masaya koymayı denedi.”

HEDEF BAŞINDAN BERİ TÜRKİYE TOPRAKLARI

Merakımı yeterince gideremeyince bu sefer kitabın tam ortasından sordum, “E Barış, İdlib’de Rusya’nın desteğiyle Şam rejimi saldırgan tutumunu sürdürerek tam bir etnik temizlik amacı güdüyor, bu durum sınırımıza göçmenlerin akın etmesini beraberinde getiriyor, o zaman İdlib düşerse hedefin Hatay, dolayısıyla Türkiye toprakları olabileceğini söyleyebilir miyiz?”

Barış’ın cevabı şu şekilde oldu:

“Aslında hedef başından beri Hatay ya da Türkiye toprakları olduğundan dolayı biz Suriye'de, İdlib'deyiz. Türkiye, 1980 ve 1990'lı yıllarda terör dalgasını kendi topraklarında karşıladığı için çok büyük insan kayıpları ve güvenlik krizleri yaşadı. 2010'larla birlikte, özellikle hendek terörü sonrası, terörü topraklarında değil kaynağında karşılamaya karar veren Türkiye, Suriye topraklarında Zeytin Dalı, Fırat Kalkanı ve Barış Pınarları Harekâtlarıyla, sınırlarında kurulmak istenen PKK-YPG terör koridorunu yok etti ve yaklaşık 40 km derinlikte bir güvenli tampon bölge oluşturarak İdlib'e kadar indi. Dolayısıyla, Türkiye İdlib'de tutunamazsa, bu terör koridoru tekrar denenecek ve sonuçta Türkiye toprakları yine hedef olacaktır. Zaten Cumhurbaşkanı Erdoğan da bunu açık şekilde ifade etti.”

KURGU TARİH OLUŞTURMAYA ÇALIŞIYORLAR

Ve en son dedim ki “Barış, bize Hatay’ın tarihteki yerini anlat da şunların gözlerine sokalım, bal gibi bildikleri ama çarpıtarak operasyona giriştikleri şu gerçekleri bir kez daha görsünler.”

Bana göre geleceğin Mete Tunçay’ı, Cemil Koçak’ı olmaya aday Barış Ertem’in cevabını aynen paylaşıyorum:

‘Hatay, 1918 yılına kadar, yaklaşık 400 yıl Osmanlı toprağı olarak kalmıştır. Osmanlı Devleti'nin 1.Dünya Savaşı'nı kaybetmesi sonucu Kasım 1918'de Fransız işgali altına giren bölgede, Millî Mücadele dönemi sırasında yaklaşık 3 yıl boyunca direniş gerçekleşti.

Kurtuluş Savaşı'nın diğer cepheleri, özellikle Sakarya Muharebesi'nde zafer kazanılması ve Hatay'daki direnişin kuvvetlenmesi sonucu Fransızlar Ankara Hükümeti ile anlaşmaya karar verdi ve Türkiye adına Ankara Hükümeti ile Fransa arasında 20 Ekim 1921 tarihinde Ankara Antlaşması imzalandı. Bu antlaşmayla Fransa Türkiye topraklarından çekildi ve Türkiye'nin güney, yani Fransız mandası altındaki Suriye ile olan sınırı belirlendi. Belirlenen sınırla, Hatay bölgesi, Şam'a bağlı olmayacak özerk bir yapı olarak Suriye tarafında kaldı.

1936 yılında Fransa'nın Suriye üzerindeki mandasının sona ermesi üzerine Türkiye'nin Milletler Cemiyeti'ne yaptığı başvuru ve yoğun diplomasi sonucu bağımsız bir devlet olma hakkı kazanan Hatay, 2 Eylül 1938'de Hatay Cumhuriyeti adını alarak bağımsız bir devlet oldu. Cumhurbaşkanlığını Tayfur Sökmen'in yaptığı ve parlamentosunu çoğunluğu Türk olan Hatay Devleti, ertesi yıl, 29-30 Haziran 1939'da Türkiye'ye katılma kararı alarak, iltihak talebini bildirdi. 23 Temmuz 1939'da da TBMM'nin onayıyla Hatay'ın Türkiye'ye iltihakı gerçekleşti. Yani, Hatay Türkiye'ye katıldığında Fransız ya da Suriye toprağı değil, bağımsız bir devletti.

Bu bağımsızlığı da kendisine Fransa ya da Suriye tarafından değil, Milletler Cemiyeti tarafından verilmişti. Rusya, bu tarihi gerçeği saptırarak, Hatay'ın Fransa tarafından Suriye'den koparılıp ya da "çalınıp" Türkiye'ye verildiği kurgu bir tarih oluşturmaya çalışıyor.’