ÖLSEM GAM YEMEM

Aslı SERTDEMİR 20 Tem 2019

Aslı SERTDEMİR
Tüm Yazıları
Sana sesleniyorum, gitme! Bil ki o masadaki tek ana yemek, sensin!

 Onunla ilgili bizi şok eden ilk haber, Metin Hara ile beraberliğiydi. İlişkileri başladığı günden, bittiği güne kadar herkese dert olmuştu. “Neden, niye bu adam? Ne buluyor bu adamda?” sorularını sorup durduk. Bu ilişki için kafa patlatıp, teoriler ürettik. Kesin reklam diyenler vardı. Metin Hara tarikat lideri Adriana da onun müridi diyenler oldu. “Büyü yaptılar kıza” gibi gibi bir dolu tez ürettik. Hiç ama hiç kimse çıkıp da Adriana, Metin’e aşık olmuş olabilir demedi. Kız bizim kızımız ya bir türlü oğlanı yanına yakıştıramadık. Neyse uzatmayayım ve bir gün beklenen oldu “ayrıldılar” haberini aldık.

Türk erkeklerinden ağzının payını aldı. Artık Türkiye’ye bile uzun süre gelmez dediğimiz Adriana, yine bir T.C. vatandaşı bulmuş. Tabi ki yeni sevgili kim, kimlerden, nedir, necidir? Hemen ortaya döküldü. Adı Emir Uyar. Mesleği “iş insanı” (Artık o ne demekse?) Yani efendim şöyle açıklayayım… Emir’in babasının İtalya’da oteli falan varmış. Bayağı varlıklı bir ailenin çocuğu anlayacağınız. İlginçtir Emir Uyar’ın sicili temiz. Daha öncesi çıkan dedikodusu sansasyonu yok. Emir; ya çok zeki o malum tayfadan uzak durmuş ya da şansı yaver gitmiş, adı çıkmamış. Onunla ilgili tek haber İspanyol bir kadın ile uzun süredir beraber olduğu. Ve dedikoduya göre İspanyol sevgilisini Adriana için terk etmiş. Uyar ailesi tüm bu olup biteni basından öğrenmiş. Özellikle anne Sevim Uyar, 38 yaşında 2 çocuk annesi Adriana Lima haberinden hiç hoşnut olmamış. Bilmem ne kadar doğru ama Sevim Hanım, Emir’in yeni sevgilisi ile tanışma talebine de pek sıcak bakmamış. Duyda inanma! Vay bee! Kim derdi ki Adriana Lima istenmeyen gelin olacak.

 

Belgesel tadında

Caretta Carettalar; her sene mayıs ayından temmuz ayının sonuna kadar yumurtlamak için aynı kumsala gelirler. Ne yazık ki nesilleri yok olma tehlikesi altında olduğundan, korunma altına alındılar. Belgeselcilerin de ilgisini çeken bu canlı için birçok belgesel yapıldı. Zoologlar için de Caretta Carettaların yaşamları hala merak konusu. Onlarla ilgili cevaplanamamış bir dolu soruyu hala araştırıyorlar. Mesela, neden her yıl illa aynı kumsal? Hadi birkaç ay yumurtlama kumsal falan peki ya sonra ne yapıyorlar? Nasıl yaşar ne yer ne içerler? Kaplumbağaya benziyorlar ama tam da değiller. Mutasyona uğradılar mı? Hiçbir sorunun tam yanıtı yok.         

Şimdi şu soruları art arda okuyunca Süreyya Yalçın geldi aklıma! Şeytan işi yok ya dürtüyor işte. Halbuki ne güzel kamu spotu tadında Carreta Carettaları yazacaktım. Şimdi gel de tut içinde sorma Süreyya’ya… Sen neden her yıl taaa Amerikalardan kalkıp illa Bodrum’a geliyorsun ki? Hadi bu hayvancağızların bir amacı var. Senin amacın ne? Buralarda iken gözümüzün önündesin görüyoruz. Ya yokken ne yapıyorsun ne yiyor, içiyorsun, nasıl yaşıyorsun? Her yıl bir önceki yılını aradığımız o tarzın nedir yaa? Caretta Carettaları bilmem ama Süreyya sen bildiğin mutasyona uğruyorsun. 40 derece de bikini altına, çizme giymek nedir? Ayakların terden eriyip 35 numara olacak. Araştırma konusu olamana az kaldı. Unutmadan şunu da söylemeliyim… Bir süre daha üremezsen seni de koruma altına alacaklar. Neslinin tek ve son örneği olarak. Ve demedi deme belgeselciler yakında Süreyya Süreyya belgeseli de çekerler.                                                                                                                                                              

Eceline gidenler…

Sevgisinden ayrılıp arkadaş kalanları hayatta anlamış değilim. Hadi boşanırsın çoluk çocuk vardır görüşürsün anlarım, ki bence o da arkadaşlık boyutunda olmamalı. Zaten o görüşmelere de kısaca “zaruri istişare görüşmeleri” diyorum. Benim için bunun bir tık ötesi bile normal değil. Bana istediğinizi deyin. Bunun adı eski kafalılıksa, evet eski kafalıyım! Ne yapayım eski diye beni bu günlere getiren kafamı mı kesip atayım.  İyi kötü bir ilişki ne gerektiriyorsa yaşayıp, sonunda da anlaşamayıp ayrılmışsın. Eee adı üstünde “anlaşamayıp ayrılmak” daha niye ara ara yemek yiyip, kahve içmek istersin ki. Zaten onu doğru düzgün yapabilsen, ilişkin sürerdi. Arkadaşlarına kıran mı girdi. Git onlarla konuş, dertleş. Bir yerde şans eseri görüp ‘’merhaba’’ de, hadi hal hatır da sordun, tamam yeter. Görüşmek konuşmak geçin bunları eğer başka bir amacınız yoksa istediğinizi anlatın, ben anlamıyorum. Kanlı bıçaklı ayrılanlar var. İşin aslını astarını anlatmadan, bitti deyip, helalleşmeden ayrılanlar var. İşte esas o büyük çoğunluk için yazıyorum. Siz hiç kasmayın! Sizden arkadaş markadaş olmaaaz, olamaz! Erkek kafası; aradan onca zaman geçti, her şey değişti unutuldu diye bakabilir. Kadın bilirim unutmaz! Sadece tatlı tatlı sohbet edip yemek yiyeceğini sanan, su katılmamış saf erkekler hala varsa… Eyyy safların en önünde saf tutanı! Eyyy yemek öncesi selası verilmiş ama duymamış gariban... Sana sesleniyorum, gitme! Bil ki o masadaki tek ana yemek, sensin!