PARİS'TE HER ŞEY "AİLE ARASINDA"

Yaşar İÇEN 30 Ara 2022

Yaşar İÇEN
Tüm Yazıları
"Aile Arasında" filminin repliği gibiydi Fransa PKK ateşine teslim olurken Sezai Temelli'nin atıp sonra sildiği tweet…

“Aile Arasında” filminin repliği gibiydi Fransa PKK ateşine teslim olurken Sezai Temelli’nin atıp sonra sildiği tweet…

HDP Eski Genel Başkanı Sezai Temelli attığı tweetle şu özeti bırakmıştı PKK-HDP-Fransa (AB ülkeleri ve ABD) aşkına; “Paris yanıyormuş! Bırakın ateşimizle yanıp kavrulsun Paris kime ne!”

Paris sokakları teröre teslim olmuştu ve günlerce süren olayları bizimle birlikte tüm dünyada hayretle izliyordu.
Sadece Paris’te kalmadı olaylar. Kısmi olarak Almanya başta olmak üzere birkaç ülkeye daha Paris’in ateşi sıçramıştı.
İnsan yönümüzle üzüldük yaşanan olaylara çünkü teröre onlarca yılda onbinlerce şehit veren bir ülke olarak terör denen başlığın yaşattığı acılara ve travmalara vakıfız maalesef. Evet insan olarak üzüldük o görüntüler karşısında fakat bir yönümüzde yıllar önce “terör yılanı birgün sizi de ısıracaktır” dediğimizi anımsadık ve anımsattık…

Paris’te 3 kişinin hayatını kaybettiği Ahmet Kaya Kültür Merkezi’ne yönelik gerçekleştirilen saldırı neydi, nasıldı, kim yapmıştı, neden yapmıştı, gerçekten hastalıklı bir zihniyetin saldırısı mıydı sorularının cevaplarını bir çatı altında aramaya başlayalım hemen…
Öncelikle belirtmek istiyorum bu saldırı uzaktan bakınca akıl sağlığı yerinde olmayan bir Fransız’ın gerçekleştirdiği ırkçı bir saldırı olarak görülse de bana “Türkiye karşıtı” algıyı Avrupa’da yeniden uyandırmaktı asıl amaç.
Türkiye son yıllarda elde ettiği diplomatik atakla ABD ve bilhassa Avrupa ülkelerinde ciddi bir yaptırım gücü elde etti.
Türkiye’nin elde ettiği bu gücü Ukrayna-Rusya Savaşı iyice perçinledi çünkü ABD ve Avrupa Ülkeleri, Rusya karşıtı suçlayıcı bir tavır ile Rusya ya yönelik ambargoları bir bir hayata geçirirken sadece Türkiye her iki ülkeye de uzlaşıdan yana tavrıyla eşit mesafede yaklaşıyordu.
Dünya Rusya’ya sırtını dönmüşken Türkiye her iki ülkeyi Antalya da buluşturdu. Sonrasında bu görüşmelerin devamının gelmesiyle önce mahsur kalan siviller güvenli bir şekilde çıkarıldı sonra da tüm dünyanın yüzleştiği gıda krizini açılan “tahıl koridoru” ile Türkiye çözdü. Ve yine devam eden-güven veren diplomatik görüşmeler sayesinde “Türkiye’nin enerji lojistik merkezi” olması yönündeki projeler dünya gündeminde zikredilmeye başladı. Türkiye’nin kendi doğal gaz ve petrol rezervlerini keşfetmeye başlaması çok önemli bir gündem oluşturdu.
Ve daha nicesiyle Türkiye nin aktif ve etkin olduğu bu süreçte gelelim bugünkü başlığımızla bağlantılı olan yere. Ukrayna-Rusya Savaşı NATO çatısına dahil olma ihtiyacı uyandırdı. İsveç ve Finlandiya NATO ya üye olmak için Türkiye’nin onayını almak istiyordu… Bu isteğe karşılık Türkiye’de başta terör örgütü PKK olmak üzere tüm terör-suçlu mücadelesinde Avrupa ülkelerinden iş birliği ve talep ettiği suçluların iadesini istiyordu…
Türkiye’nin bu kararlılığı İsveç ve Finlandiya’nın iş birliği açıklamaları yapmasına sebep olmuştu… Avrupa ülkelerinde yuvalanan tüm PKK unsurları bu başlangıçtan büyük rahatsızlık duydu elbette.Çünkü korku şuydu;iyice zayıflayan AB ülkeleri Türkiye’nin elde ettiği güç karşısında PKK’ya karşı Türkiye ile birlikte hareket edecek miydi? Hatta bu korkuyla Avrupa meclislerinden tehdit içeren konuşmalar dahi yapıldı PKK listesinden seçilen vekiller tarafından…

Ve gelelim Ahmet Kaya Kültür Merkezi saldırısına. HDP’nin ve PKK’nın Ahmet Kaya’ ya olan mesafesini ve sevgisizliğini bilmeyen yok. Ahmet Kaya yı “Türkiye Sevdası” yüzünden hainlikle suçlayan bu kesim hep bir ağızdan “Paris yanıyormuş yanarsa yansın” diyerek sokakları yakıp yıktılar.
Özetle PKK’nın Avrupa’nın göbeğinde yaktığı ateşin üç sebebi var; birincisi Türkiye’nin elde ettiği küresel güç ile Avrupa ülkelerinin “şimdilik sadece görüntüde” de olsa terörle arasına mesafe koymaya mecbur kalmasıyla PKK’nın Avrupa’ya gözdağı vermesi, ikincisi Türkiye’nin kararlı terörle mücadelesine karşı Avrupa’dan sergilediği “yıkılmadım ayaktayım” mesajı, üçüncüsü de yıllardır içlerinde tuttukları “Ahmet Kaya öfkesini” alenileştirmek…