Vakıf Katılım web

RAHATLADINIZ MI?

Fehmi KETENCİ 27 Şub 2020

Fehmi KETENCİ
Tüm Yazıları
Geçen haftaki spor yazımızda bu hafta oynanacak karşılaşmaların, ligin gidişatını önemli şekilde etkileyeceğini ve konunun çok daha önemle ele alınması gerektiğini yazmıştım.

      Uzunca bir süreden beri “futbolumuz iyi yönetilmiyor” diye hep yazdık. Yazdık ama ne oldu? Görünenlere ve de yaşananlara göre yazdıklarımız hiçkimsenin umrunda değil. Bunu neden yazdım? Hiç abartı değil, futbolumuzun ne durumda olduğunu, son oynanan Fenerbahçe-Galatasaray derbi karşılaşmasında yaşananlardan gördük.

      Ayrıca, bu yaşananlara nasıl geldiğimiz konusunda yazacak ve söylenecek fazlaca bir şey kalmadı. Yine bildiklerini okuyorlar.

      Geçen haftaki spor yazımızda bu hafta oynanacak karşılaşmaların, ligin gidişatını önemli şekilde etkileyeceğini ve konunun çok daha önemle ele alınması gerektiğini yazmıştım. Ligin sonuna onbir hafta gibi bir hafta kalmıştı, elde hiç bozulmamış 33 puan vardı ve bu 33 puan kalan karşılaşmaların oldukça zorlu geçeceğini gösteriyordu. Öncelikle, bu karşılaşmalara atanacak hakemlerin; hem bu maçlarla ilgili deneyimleri olanların, hem de futbol kamuoyu ve futbolcuların tarafsızlığına güvenecekleri, otoriter, hiç bir şeyden etkilenmeyecek hakemlerin tercih edilmesi gerekirdi. Ligin en önemli karşılaşmalarından ikisi oynanacak, yaptığınıza bakın. Hiç derbi yönetmemiş genç bir hakemi, en kritik karşılaşmaya atadınız. FİFA kokartı olan hakem olması Halil Ümit Meler’in bu stres yüklü maçın altından kalkabileceği özgüvenini vermezdi, vermedi de.

       Derbide neler olacağı, karşılaşmanın ilk dakikalarından itibaren kendini göstermişti. Sahada her hareketinden çok tedirgin olduğu, çok net belli bir hakem vardı. Çaldığı her düdükte son derece güvensizdi. Olayları iyi süzemedi. Oldukça eyyam kararları vardı. Futbolcular üzerinde etkili değildi. Oyunun kontrolünü birçok kez kaçırdı. Bazı futbolcuların provakasyonlarını göremedi. Gerektiği yerlerde değil, gereksizce kartlarına başvurdu. Kartlarda kontrolü kaçırınca eyyam dengeler kurmaya çalıştı.

        Tek doğru ve cesur kararları olarak, her iki takım lehine verdiği penaltıları gösterebiliriz ama bir iki penaltılık hareketi de görmezden geldi. VAR’ı unuttu. Aslında kolay olan işini, sahaya yansıttığı kendine güvensizliğiyle iyice zorlaştırdı. Kartlarını kullanmada hiç güven vermedi. Olayları hiç süzemedi.

      İki teknik direktör, uzun süredir oynatmadığı iki futbolcusunu sahaya sürdü. Fatih Terim’in Belhanda’nın rakibi bozma özelliğinden yararlanmak tercihini anlamak çok zor değildi ama Ersun Yanal’ın Tolgay tercihini anlamak mümkün değildi. Oyun sürecinde Belhanda görevini yaptı. Deniz Türüç ile kenarda oyun durmuşken yarattığı olayda ikinci sarı kartla oyun dışı kaldı ama hakemi de kandırdı ve olayı başlatan olmasına karşın, Deniz Türüç’ün direkt kırmızı kartla oyun dışı kalmasına neden oldu. Karşılaşmanın hakeminin buradaki yanlış kararı pek iyi niyetli bir karar gibi gelmedi bize. Gözünün önünde olayı başlatan Belhanda olmasına rağmen, ikinci sarıdan kırmızı kartla ihraç etmek gibi idareyi maslahat bir kararı tercih etti. Bu olayı hiç de iyi süzemedi. Cezayı haksız yere Deniz Türüç’e kesti ve direkt kırmızı kartla oyun dışına attı.

      Karşılaşma, 3-1 Galatasaray’ın galibiyetiyle sonlandı. Yanlış kartlar, yanlış değerlendirmeler, oyun içindeki sertliklerde hiçbir şekilde standart yakalayamaması oyunun sonucuna etki etti diyemeyiz. Karşılaşmada, Ersun Yanal’ın sahaya sürdüğü kadrosuyla Fenerbahçe çok kötü oynadı, Galatasaray’ın, kendi sahasında yirmi yıllık yenememezliğine son vermek için elinden geleni yaptı. Galatasaray’da özellikle Onyekuru, girdiği pozisyonları golle sonuçlandırabilseydi Fenerbahçe’yi ummadığı bir skorla yenebilirdi. Kısacası Fenerbahçe, Galatasaray’a yenilmek için elinden gelen kolaylığı sağladı. Galatasaray da çok kolay ve hakettiği bir galibiyet aldı.

      Sahada tel tel dökülen Fenerbahçe ve bu durumdan kolayca yararlanan Galatasaray, Fenerbahçe’yi 3-1 yenerek, hem sahanın en kötüsü olan hakemi, hem de karşılaşmanın ağırlığı altında ezilen, böylesine acemi bir hakemi derbiye atayan MHK’yı da kurtardı.

      Gidişat hiç de iyi değil. Umarım hakemlerimizin yanlışlarının konuşulmadığı haftalar yaşarız.

      Yazık! Futbolumuz ne hale gelmiş.