RAMAZANDA YEDİKLERİMİZE DİKKAT!

Fehmi KETENCİ 20 May 2018

Fehmi KETENCİ
Tüm Yazıları
Her Müslüman'ın her gencin ve her çocuğun büyük heyecanla beklediği, İslam Alemi için "Onbir ayın sultanı" olarak adlandırılan Kutsal Ramazan Ayı başladı.

      İlk sahuruna geçtiğimiz salı gecesi kalkılan ve ilk oruç günü olarak çarşamba günü ile başlayan mübarek Ramazanın ilk günü her zaman olduğu için toplumda özel bir heyecanla karşılandığı her an belli oluyordu.

Bunu, dersler için gittiğim Kocaeli şehir merkezinde yoğun olarak hissettim. En çok göze batanın ise, yemek yenecek bir çok yerin Ramazanın birinci günü nedeniyle kapalı olmasıydı. Birinci gün nedeniyle diyorum; o kapalı olan yerlerin bir çoğunun ikinci gün normal hayatına devam ettikleri ve açık olduklarındandı.

      Bunu bir diyabet hastası olarak her zaman olduğu gibi pek doğru bulmadığımı söylemeliyim. En çok diyabet (şeker) hastasının olduğu bir ülke olarak çok zor durumda kaldığımızı, ben kendi yaşadıklarımdan biliyorum. Bilindiği üzere diyabet hastaları oruç tutamazlar. Bu doktorların üzerine basarak dile getirdikleri bir tavsiyedir. Diyabet hastaları ara öğünleriyle, günde en az beş öğün yemek yemek zorundalar. Yoksa gün içinde şekerleri ani düşmeler gösterebilir.

      Zaman zaman bazı Ramazanlarda, şehirler merkezlerinde yemek yenecek bir çok yer, tüm Ramazan ayı boyunca kapalı olurdu ama, bu kez benim olduğum Kocaeli şehir merkezinde birinci gün kapalı olan birçok yer, ikinci gün normal yiyecek hizmetlerini devam ettirdiler.

      Ramazan ayı tüm İslam alemi için çok önemli bir aydır ve özlemle beklenir, oruçlar tutulur ve otuz günü sona erdikten sonra özellikle sevgi paylaşımının yaşandığı, kırgınlıkların ortadan kaldırıldığı, küslüklerin unutulduğu, üç günlük Mübarek Ramazan Bayramı, diğer bir adıyla Şeker Bayramı coşkusu yaşanır.  

      Bu vesileyle de tüm Türkiye’ye, vatandaşlarımıza hayırlı Ramazanlar dileriz.

      Tabii ki konumuz Ramazan üzerine uzun uzun fetva vermek değil. Her Müslüman “Onbir Ayın Sultanı” Ramazan ile ilgili olarak yeterince bilgi sahibidir.

      Burada benim sözünü etmek istediğim ve dikkat çekmek istediğim konu, Ramazan ayının beslenme konusunda özellikle dikkat edilmesi gereken bir ay olmasıdır. Oruç tutanların, beslenme düzenlerine dikkat etmeleri, sahurda ve özellikle iftarda yiyeceklerine dikkat etmeleri yönündedir.

      Ramazanda oruç tutanlar, normal zamanlarda üç öğün olan yemeklerini oruç nedeniyle ikiye indiriyorlar ama bu kez, özellikle iftarda iki misli fazla yiyorlar. Ramazanda iftar sofralarının diğer zamanlara göre daha zengin ve çeşidi bol tutulduğunu göz önüne alırsak, oruç bozma aşamasında çoğu zaman kontrolü kaçırabiliyoruz.

      O çok zengin iftar sofralarına oturup da kendini kontrol edebilene az rastlanır. Hem çok yediğimizden şikayetleniriz hem de aynı tempomuzu Ramazan sonuna kadar sürdürürüz.

      Bu nedenledir ki beslenme ve diyet uzmanlarının yanı sıra doktorlar da Ramazan ayında yediklerimize dikkat etmemiz konusunda bizi uyarırlar.

      Bu nedenle özellikle iftar sofralarında; tavuk, hindi gibi beyaz etler, sebze yemekleri  ile birlikte bol salata ve meyve tüketilmesi gerekiyor.

      Ramazan ayı normal beslenme alışkanlıklarından uzaklaşılan bir dönem olması nedeniyle yaşam biçiminde de önemli değişimler olabiliyor. Burada önemli olan, normalde üç öğün olarak yenilen yemek, Ramazanda iki öğüne inmiş, farkında olmadan üç öğünü, hatta daha da fazlasını bu iki öğünde, özelikle de büyük bölümünün iftarda alınmasıdır.

      Aman dikkat, Ramazan ayı şişmanlama ayı…

      Sağlıklı yaşama engel olarak görülen ve “Aaaa yine kilo almışım!…” diye şikayetlenme yerine Ramazanda kendimizi kontrol edip beslenmemize dikkat edelim. Unutmayalım kendimize de en büyük iyiliği yapmış oluruz…