​RUHUN SIĞINAKLARI..

Funda ÖZKALYONCU
Tüm Yazıları
Eminönü'ndeyim.

Eminönü'ndeyim.

Ruhum sığınak aradı biliyorum, kalktım geldim.

Sırt çantam sırtımda.

İçine neler neler dolduruyorum, ama hala sırtımda bir ağırlığı yok.

Niyeyse kalabalıklar da yok.

Omuz omuz değdiğimiz, sırtından iteklediğimiz insanlar yok.

Artık pek de erken olmayan çocukluğumu düşünüyorum.

Özlüyorum çok.

Ahhh ahhhh diyorum, anılarımın sahipleri nerelerde kim bilir?

Ara sokaklar da dolaşıyorum, işportacıların sattığı, tanıdık ama hiç almadığım ıvır zıvır şeylere bakıyorum.

Yok olmuyor, oyalamıyor beni.

Tahta tabureli bir kahve de oturuyorum bir kahve söylüyorum.

Dur diyorum Funda, kendini bir seyret, kendine bir şeyler de diyorum.

Kendimle arkadaşlık kuruyorum.

Çok sevdiğin bir yakının öldü, biliyorum için çok acıyor.

Her kayıpta içinde açılan yaraları, kanamaları, görmesinler, bilmesinler istiyorsun.

Yalnızlık ve içine korku girmesinin nedeni bu diyorsun.

Bugün, buraya, kendi içinde yok olmamak için geldin değil mi, diyorum.

Hangimizin bu ölümlerden, bu kayıplardan kaçma sansı var ki, diyorum.

Ölümleri ve acılarını kaybetmekten yoruldum biliyorum.

Sözlerimi de tükettim.

Bugün buraya susmak için gelmedim mi sanki, diyorum 

Kendimi yakalamış gibi oldum.

Başka bir şeyler düşün bakalım aklına ilk gelen ne olacak, diyorum.

Şu hikaye aklıma geliyor.

Kadın, bir başka kadına dedi ki..

Yarın öğlene doğru seni arayacağım, akşam üzeri beraber yemek yeriz.

Ama bir şeyler yeme..

Tamam dedi, diğer kadın.

Arayacağım diyen kadın aramadı.

Aranmayı bekleyen kadın da yahu nerelerdesin diye aramadı.

Sonra öğlen araması gereken kadın, akşam aradı, 

Hani dedi... 

Bir yıl önce bir kadın arkadaşım ile karşılaşmıştık, sende tanışmıştın, sonra kadın senin yakın olduğun, ama onun hiç tanımadığı, birileri hakkında ileri geri konuşmuştu.

Sen de bundan pek hoşlanmamış, cevabını vermiştin ve küçük bir tartışma olmuştu ya.

Eeee dedi kadın.

İşte ben dedi kadın, onunla yemeğe gittim, seni bu nedenle arayamadım.

Kadın bu kocaman ayıp karşısında, bu ne geçersiz, bu ne yersiz bir hikaye, demedi.

Dedi ki..

Bir yıl önceki bu hiç tanımadığım kadını ve hikayeyi ve tartışmayı hiç hatırlamıyorum.

Ben kötü anıları içselleştirmiyorum bence çok değersiz..

Sen de unut tatlım, taa bugüne hatıralarında taşıman hiç olmamış, dedi.

Yorucu değil mi, dedi, başkalarına ait tuhaf hiç de anlamı olmayan şeyleri unutmamak..

Dünyaya güvenimi sizin gibiler yüzünden kaybettim, dedi içinden kadın.

Ve bu dünyaya hiç alışmamışken, ayak uydurmaya çalışırken, ölümle, kaybedişlerle üzülürken, başa çıkamazken..

O kadar hafif kaldınız ki.

Ne kadardınız.

Ne kadarınız kaldı. 

Belki de hiç yoktunuz.

Boşver düşünme dedim.

Hele kadın hikayeleri mi hiç yazma dedim. 

Karanlığı görmenin bir tek yolu vardır dedim kendi kendime, o da dışına çıkmak.

Kahvede peçeteyi aldım ve karaladım, SEN, sonrasız SEN, şimdiki SEN, yarınki SEN, öncesi yine SEN.

İçe vurmuş bir gözyaşının yürek saçaklarına sızması gibi.

Kendime sarıldım.

Canım dostum diye diye, ara sokaklarda..

Hayat işte!, dedim.

Funda'ya takılanlar...  

... Haber kanalları, gazete ilk sayfaları, köşe yazarları, Zarrab’ı yazıyor çiziyor ve konuşuyor.. Ben ne oldu, ne olacak diye Reza'yı merak edecek halim yok, yorgunum ben. Bana ne, ne hali varsa görsün diyecek, durumdayım.

Şaşkınlığım magazin basınına.. Bu adamın ünlü mü ünlü şarkıcı bir karısı var..

Hani bir zamanlar, bilmiş dudaklarını devirerek Reza bey bana uzayı alacak demişti.

Gidin evinin kapısında bekleyin, Kıbrıs'ta sahne aldığı otelde yakalayın, girişte çıkışta sorun, kocandan haber alınamıyormuş, sen biliyor musun, nasıl napıyor diye.

Hani magazin bize nefes aldırıyordu, iyiydi, şarttı.

Bu galiba nefesinizi tıkadı.

... Kadın kocasının kendisini aldattığını öğreneli iki yıl, boşanalı bir yıl olmuş.. Gerçekten ayıplı bir boşanma oldu. Kadın gerçekten iki çocuğu ile aşık olduğu kocasından boşandı.

Arsız diğer bir kadın bu kadının kocası ile sokaklarda öpüşe öpüşe boşattı.

Ama tatlım.. Gecen yıl seni Bodrum'da gördüm. Kocan sana, boşanma karşılığı 1 milyon TL değerinde ev aldı, içini döşemen için para verdi.

Sen iyi bir kızsın, biliyorum.

Ama, şimdi o kadına yuvamı yıktı davası açmak niye?

Ben biliyorum, magazin programı yapmaya başladın ya, ses getir, gazetelerde haber ol diye.

Oldun tatlım, tebrik ederim.