​SAHTE EVETÇİLER

Doç. Dr. Can CEYLAN
Tüm Yazıları
Bu yazıyla ilgili fikrî hazırlık sürecindeyken ne gibi somut örnekler verebilirim diye düşünüyordum.

Bu yazıyla ilgili fikrî hazırlık sürecindeyken ne gibi somut örnekler verebilirim diye düşünüyordum. Fakat birilerinin at izi ile it izinin karışmasından fazlasıyla memnun olduğu bir dönemde böyle örnekleri bulmak çok da zor olmuyor. 

Evet Cephesi on sekiz madde ile nelerin değişeceğini anlatmaya çalışırken, Hayır Cephesi, şizofrenik bir niyet okunmasıyla öküz altında buzağı aramaya hatta bulduğunu iddia etmeye devam ediyor. Almanya ve Hollanda’daki skandallardan sonra “bir kısım medya” Avrupa ile ilgili haberlere kasıtlı bir körlük ve sağırlık içine girdi. Bu referandum, iç meselemiz iken, üstüne vazife olmadığı hâlde, rahatsız olan güç odakları geri çekildi. Cumhurbaşkanı’nın “AB üyeliğini tekrar düşünebiliriz” çıkışından sonra, AB üyesi olmayan İsviçre’de PKK’nın yaptığı mitingde Cumhurbaşkanımızın ölümle tehdit edildi. Papa, AB üyesi ülkelerin liderlerinin lideri mesajlı fotoğraf çektirdi. İç basında Avrupa gündeminden boşalan yerlere “yerli yabancılar” geri geldi.

Yazının başında bahsettiğim somut örnek de bu geri gelişin bir ispatıdır. 1 Nisan’da Başbakan Yıldırım’ın Diyarbakır mitingi ile ilgili olduğu iddia edilen ama AK Parti ile ilgisi olmayan “Her evet Şeyh Sait ve arkadaşlarına bir fâtihâdır” yazılı pankart, tam bir “sahte evet” oyunudur.

Kendi savunduğu “hayır” için argüman üretemeyenler, kuzu postuna bürünmüş kurtlar misâli her türlü istismâra başvurmaktadır. FETÖcü bâzı isimlerin sosyal medyada “sözde evet” paylaşımları yapması aynı aklın oyunudur. İşlerine gelince çevre sorunu, işlerine gelince yolsuzluk, işlerine gelince laiklik veya dini kullanma konusunda en yetkin “ahlaksızlık ehliyeti”ne sâhip olan bu zihniyet, hedefe giden yolların mübahlığında Machiavelli’yi bile şaşırtacak durumdadır.

Bir sonraki yazımda ele alacağım “kripto hayırcılar”dan daha sinsi ve zararlı olan bu sahte evetçiler, kaybedecek hiçbir şeyleri kalmayan FETÖcüler gibi, zehirlerini yazılı, görsel ve sosyal medyada akıtmaya son sürat devam etmektedir. Bu sahte evetçiler, pirincin içindeki beyaz taş gibidir. Diş kırılana kadar fark edilmeleri neredeyse mümkün değildir. 

16 Nisan yaklaştıkça bu ahlaksız zihniyet, şeytandan rol çalmaya devam edecektir. Referandumun sonucu konusunda birçok hayırcı, kendilerini darı ambarında zannetmekten çoktan vazgeçti. Ama modern münâfıklığın en son modeli olan sahte evetçiler, her an her türlü kalleşlik için köşeden çıkıp çelme takabilir. Bu sahte evetçiler, son hafta PKK’nın evet yönünde propagandasını bile devreye sokabilirler. 

Evet Cephesi’nin sosyal medya tarafı, on sekiz maddeyi anlatmaktan çok, kimin hayır dediğini ön plâna çıkaran paylaşımlar yapmaktadır. Buna gerek yok, çünkü Haçlı zihniyeti artık gemi azıya almış durumdadır ve her şey meydandadır. Sayın Cumhurbaşkanımız’ın “16 Nisan’dan sonra sizinle masaya oturacağız” sözü gerçekleşene kadar, Türkiye’yi ne kadar yalnızlaştırırlarsa, masada o kadar elleri güçlü olacaklarını düşünüyorlar. 

Ancak 16 Nisan’da kimin hayır diyeceğinden çok, neden evet dememiz gerektiği üzerinde durulmalıdır. Bunu yaparken Kılıçdaroğlu’nun ürettiği “restaurantlar bile kapanacak”, “Cumhurbaşkanı’nın beş yüz tâne yardımcısı olacak”, “Bütün milletvekilleri 18 yaşında olacak” türündeki uydurmalarıyla uğraşmak, bataklıktaki sinekleri öldürmek gibi zaman kaybıdır. Millete bataklığın kurutulması için evet denmesi gerektiği daha açık anlatılmalıdır.