Zaman zaman bu köşedeki bazı yazılarımda çok ayrıntılı olmasa da internetin haber mecrası olarak kullanılması konusunda aklıma takılanlardan söz etmiş, eleştirilerimi dile getirmiştim. Bu konuyu, fırsat bulabildiğim zamanlarda, yakınımdakiler veya üniversitedeki derslerim sırasında öğrencilere sorular soruyor ve yanıtlarını istatistiki olarak değerlendiriyordum. Genelde, büyük oranda benim şikayetlerime yakın, hatta, daha da sert eleştirilerle kaşılaşıyordum..

      Bu araştırmalarım sırasında sorduğum ve yanıtını aldığım soruların en başında olanı, “internet haberlerini, nereden ve nasıl takip ediyorsunuz” şeklindeydi. Beraberinde; “sosyal medyayı ne kadar, ne şekilde ve hangi mecralardan takip etklerini” soruyordum. “Özellikle internet haberciliğini bilgi kaynağı olarak kullanıp kullanmadıkları ve ne sıklıkta kullandıkları” sorduklarımdandı. “Kaynak olarak kullandıkları bu internet haber ve bilgilerine ne kadar güvendikleri. Ne sıklıkla kullandıkları ve internet izlemede karşılaştıkları zorluklar ve yaşadıkları olumsuzluklar ve özellikle de, internette, sosyal medyada yayınlanan ilan ve reklamları ne kadar izledikleri” şeklindeydi.

      Tüm bu sorduklarıma gelen yanıtlardan yüzde yüze yakın memnuniyetlerini yansıtanlara neredeyse hiç rastlamadım. Her zaman yazdım. Bu konudaki düşüncelerimde yanıldığımı gösteren herhangi bir değişiklikle karşılaşmadım. Hep söylediğim, iletişim teknolojisini çok hoyratça kullandığımız ve teknolojiyi yönetenlerin, özellikle iletişim araçlarını üretenlerin bilerek yarattığı olumsuzlukların var olduğu ortamlara yönlendirilmemiz, iletişimi sağlayan araçların, amacı dışında, kullanılması, sürekli olumsuzluğa sürükleyen bir uygulama biçimine esir edilmemizdir...

    Özellikle, adına akıllı telefonlar denilen cep telefonu kullanıcılarının kendilerini kontrol edemeyecek yoğunlukta internet, sosyal medya kullanma alışkanlıkları, teknolojinin ne kadar kötü kullanıldığının en belirgin örneklerindendir..

      Haber takibi için kullanılan internet, sosyal medyada haberlerini takip edebilmek neredeyse imkansızlaştırıldı. Oldukça sorumsuzca bir yayın tercihinin uygulandığı bir dönemi israrla sürdürüyoruz. İnterneti, sosyal medyayı kullanan takipçilerin en çok şikayetçi oldıkları olumsuzluklar da, internet yayınlarındaki haberlerin yayın akışlarının kötü kurgulanması kötü uygulamalarıdır. Reklamların plansız, yasakları hiçe sayar takipçileri umursamaz şekilde kullanılması, başta gençler olmak üzere herkesi bıktırmış durumda. İnternet haberciliğini belirleyen yasalar yeterli ve caydırıcı olmadığı için, sorumluluk ve takipçilere saygıdan yoksun bu yöntem habercilik neredeyse kapanın elinde kalmış durumda. Yayınlanan haberlerin başı, sonu belli olmadığı gibi çoğunlukla inandırıcılıktan çok uzaktalar. Yazım kurallarının çok uzağında olan haberi okuyabilmek iyice imkansızlaştırılmış. Haberi takip edemiyorsunuz. Haber içindeki tekrarlar, yazım hataları, bozuk cümleler, özensiz Türkçe kullanımı, haber yazma tekniğinin çok uzağındaki kurgu, haber takibini olabildiğince zorlaştıran bir durumda.  İnternet, sosyal medya ulaşım araçlarının en çok kullanılanı cep telefonlarından haber takip edenlerin bu konudan çok şikayetçi olduklarını söylemeden geçemeyeceğim. Yaptığım araştırmalarda, soruların finalinde bu konuyla ilgili ağır eleştirilerin başı çektiğini, rahatça görebiliyorum.

      İnterneti, sosyal medyayı kullanan reklam verenlerin bundan ne kadar memnun veya rahatsız oldukları konusunda da geniş bir arşatırma yapıyorum. Bu araştırmadan çıkacak sonuçları oldukça merak ediyorum.

      Asıl merak ettiğim ve şaşırtıcı olanı, internetteki, sosyal medya ağırlıklı haber taşıyıcıların neredeyse tümünün, günlük gazetelere, televizyonlara ait web sayfaları olmasıdır. Yapılan bu bıktırıcı hataların, amacının çok dışındaki uygulamalarının öyle kolay düzelebileceğini düşünmüyorum. Bu uygulama biçim bilinmeyen bir yerden yöntilen tekele dönüşmüş durumda. Yöntem ve kalıp aynı. Bu kötü uygulamalar ancak internet yayıcılığının öne çıkanı olan sosyal medyayı denetleyen sıkıca kontrol eden yasalarla bir hale yola sokulabilecektir.

BİR TUTAM TEBESSÜM

İSTANBUL’UN FETHİ

      Akşemsettin ve Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’un Fethi Günü yanlarında Fatih’in hocaları, Molla Güranı, Molla Hüsrev’de olduğu halde törenle İstanbul’a giriyorlardı.

      Bizanslılar yolun iki yanına dizilmişler şehrin Fatihine çiçek vermek için yarış halindeydiler.

      Şehri fetheden kişinin bu ak sakallı hocalar arasında genecik Fatih’in olacağını düşünemdiklerinden, çiçekleri ak sakallı Akşemsettin’e uzatırlar.

      Akşemsettin hemen atını geri çekerek beyaz at üzerindeki 21 yaşındaki

genç padişah Fatih Sultan Mehmet’i gösterir;

      - “Padişah ben değilim, o’dur” der

      Fatih Sultan Mehmet;

      - “Ona gidiniz ona. Padişah benim ama, o da benim hocamdır”.